English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Sameer

Sameer tradutor Turco

309 parallel translation
Eu sou o Sameer, podes chamar-me de Sam.
Ben Sameer, Sam diyebilirsin.
Avó, eu sou Sameer.
Büyük anne, ben Sameer.
A avó tinha razão, Sameer, uma brisa de ar!
Lütfen! Büyük anne haklı Sameer, soğuk rüzgâr gibi.
Sameer, és um doce falador.
Sameer, sen çok tatlı konuşuyorsun?
Pára, Sameer!
Kes şunu Sameer!
Sameer comeu bastante picante, deve-lhe arder a boca, dá-lhe um pouco de mel.
- Sameer çok acı yedi. Ağzı ateş gibi oldu, ona biraz bal ver.
Sameer organizou tudo e Bharat está à tua espera.
Sameer her şeyi hazırladı, ayrıca Bharat'ta bekliyor.
Sameer diz que o pai gosta dele, Tenho a certeza que o aceitará,
Sameer babamı sevdiğini söyledi, onun da kabul edeceğinden eminim.
Nandini, Sameer vai embora!
Nandini, Sameer gidiyor.
Sameer vai embora para sempre.
Sameer sonsuza kadar gidiyor.
"Teu Sameer - a brisa que parou de soprar"
"Sameer."
Me arruinarei a mim tambem. Até mesmo Sameer...
Kendimi de mahvedeceğim, Sameer'i de...
Há várias cartas de Sameer.
Sameer'den birkaç mektup var.
Cartas de Sameer?
Sameer'den mektup mu?
- Isso significa que Sameer estava lá então.
- Bu da o hala burada ve sen bana söylemiyorsun.
- Mas Sameer não se encontraria contigo...
- Ama Sameer seninle görüşmeyecektir.
Então é preciso dizer que aspecto tem Sameer.
Mutlaka buraya gelmiş olmalı. Sameer'in nasıl göründüğünü bilmiyorsun.
Não me estava a rir de ti, nem de Sameer, esse músico...
Ben ne sana ne de Sameer'e gülmedim. Ben sadece o müzisyene gülüyordum.
Sim, estou a ficar louca! Eu perdi Sameer por tua culpa hoje!
Ben çıldırdım, senin yüzünden Sameer'i kaybettim.
Porque é estás a fazer este jogo, ajudando-me a encontrar Sameer?
Neden Sameer'i bulma oyunu oynuyorsun?
"Sameer, uma brisa de ar"
"Sameer, gaz fırtınası."
Sameer disse que virias com toda a certeza e estava certo.
Sameer senin mutlaka geleceğini söylemişti.
Sameer pode chegar, o esperaremos.
Sameer gelebilir, bekleyelim.
Sabia que escolherias Sameer.
Sameer'in olduğunu biliyorum.
Mesmo que tivesses escolhido esta mão... terias escolhido Sameer.
Sen bu eli tutsan bile hep Sameer'e ait olacaksın.
- Sou a mãe de Sameer.
- Ben Sameer'in annesiyim.
Sameer está á tua espera.
Sameer seni bekliyordu.
Tu amavas-me e foi por amor que cruzei os sete mares, Sameer.
Sen beni sevdin, ben de seni. Sonra da aşkım için 7 deniz aştım.
Sameer, estou casada.
Sameer, ben evliyim.
Agora eu tenho que cumprir o meu dever. Devo voltar para ele.
Şimdi bana izin ver ona döneyim Sameer, görevimi yerine getirmeliyim.
Por favor, perdoa-me. Permite-me que vá ter com ele, Sameer.
Lütfen affet beni Sameer, bırak gideyim.
Sameer tem uma namorada... - Para com isso, Vicky.
Kes şunu Vicky, ne yapıyorsun?
Sameer e...
Samir ve...
Sameer e...?
Samir ve...?
Sameer é um amigo de infância, Raj. Eu conheço-o bem Que culpa tenho eu de não nos conhecermos desde a nossa infância?
Sameer, benim çocukluk arkadaşım Raj onu çok iyi tanıyorum çocuklukta bir araya gelemediysek benim suçum ne o zaman
Priya vai-se casar com Sameer e apenas com Sameer Tia, a Priya não será feliz no casamento E eu entendo-a perfeitamente.
Priya SAMEER'le evlenecek ve SAMEER yalnız hala Priya evlendikten sonra mutlu olmayacak ben bunu anlamıyorum ama Sameer hayır, evliliğimizin fedakarlık üstüne olsun istemiyorum
Sameer, eu vim por causa do noivado Mas como é que podia imaginar que todas estas coisas iriam acontecer?
Sameer, buraya nişan için geldim ama nerden bilebilirdim ki gelirken tüm bunların başıma geleceğini
Eu entendo, Priya. - Não entende nada, Sameer E por quê esta tão calmo?
anlıyorum, Priya sen hiç bir şey anlamadın Sameer sen neden susuyorsun?
Sameer faz questão de nossa presença. Eu sei, pode ir à frente. Eu vou até à garagem do Irfan
Sameer devam edelim biliyorum, gidebilirsin, sonra gideceğim İrfan buralarda parti bitince ara beni, gelip seni alırım
Onde eu e o Sameer andávamos de barco o dia todo
Sameer'le nehir boyunca gezintiye çıktığımızda
Sameer, aqui fala o Raj. Onde estás?
Sameer, ben Raj, neredesin?
É o Sameer. Eu liguei-lhe
arayan Sameer gelmesini söyledim
Sameer!
Sameer!
Sameer, isto é pecado, é pecado.
Bu günah.
Sameer?
Sameer mi?
Onde está o Sameer?
Sameer nerede?
Lembra-te do que disse a mãe de Sameer.
Hatırla, Sameer'in annesi dedi ki...
- Sameer.
Samir.
Lembra, Sameer?
ailelerimize ısrar etmiştik, o evi istiyorduk hatırlıyorum, o şart yerine geldi hangi? Hatırlıyor musun Sameer?
Eu te digo o quê é Eu sempre tive a sensação que a sua familia.... não está muito contente com o nosso casamento. É isso que eu acho
sana ne olduğunu söyleyeceğim her zaman ailenin bizim evliliğimizden dolayı mutlu olmadıklarını hissediyordum öyle hissediyorum onlara göre belki de Sameer'le evlenmiş olsaydın benim veremediğimi o verebilirdi bu doğru, konu sadece itibar meselesi değil
Vou ligar ao Sameer e pedir-lhe para vir cá
Sameer'i arayıp gelmesini isteyeceğim pekala, kim bu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]