Translate.vc / Português → Turco / Saná
Saná tradutor Turco
367,675 parallel translation
Resumindo, "avisei-te".
Özet olarak "Sana böyle olacağını söylemiştim."
Acabei de dizer-te.
Sana şimdi söyledim ya.
Tenho uma coisa para te mostrar.
- Sana göstermek istediğim bir şey var.
Ouve, assim que souberem que estás com isto serás desafiada.
Dinle. İnsanlar onun sende olduğunu öğrendiklerinde sana meydan okuyacaklar.
Vou danificar-te a ti se não fechares a boca.
Eğer çeneni kapatmazsan sana zarar vereceğim.
Trouxe-te uma coisa, já que estás aqui a modos que por minha causa.
Sana bir şey getirdim bu işe bulaşman kısmen benim yüzümden olduğu için.
- A sério? Bem, talvez eu não vá com calma desta vez.
Belki bu sefer sana kıyak geçmem.
Eu devo-te desculpas.
Sana bir özür borçluyum.
Lembra-te das posições que o Ezra te ensinou.
Ezra'nın sana öğrettiği formları hatırla.
Tu é que decides se vais ajudá-los a sair de lá.
Onları oradan kurtarmaya yardımcı olmak sana kalmış.
Aonde irás a partir de agora é contigo.
Buradan sonra gideceğin yer sana kalmış.
Ajuda-me e eu dou-te o nome do assassino da tua esposa.
Bana yardım edersen sana karını öldürenin ismini vereceğim.
Eu digo-te o que aconteceu.
- Bırak beni! - Sana neler olduğunu anlatacağım.
Eles tinham outros seguidores.
Sana başka takipçileri olduğunu söylemiştim.
- Fugir para onde?
Nereye? - Ben sana yardım ederim.
- Não te vou ajudar.
Sana yardım etmeyeceğim.
Eras bom. Rittenhouse matou a tua família, eu acredito em ti.
Rittenhouse aileni öldürdü, sana inanıyorum.
Está tudo bem! Não estou a tentar magoá-lo!
Sana zarar vermeye çalışmıyorum!
O que é que o Edison lhe fez?
Edison sana ne yaptı ki?
Por isso o abordei, para que me pudesse ajudar.
Bu yüzden sana geldim, bana yardım edebilirsin diye.
Posso ajudá-lo.
Sana yardım edebilirim.
Dinheiro, poder, posso ajudá-lo a ter isso tudo.
Para, güç... Hepsi için sana yardım edebilirim.
Acordámos que se me ajudasses a apanhar o Benedict Arnold, dava-te o nome do assassino da tua esposa.
Bir anlaşma yapmıştık... Benedict Arnold'ı bulmama yardım edersen, sana karını öldürenin ismini söyleyecektim.
A Rachel está a oferecer-lhe tudo o que lhe foi tirado.
Rachel, senden alınan her şeyi sana sunuyor.
Agora está tudo nas tuas mãos, Sarah.
Hepsi sana kalmış, Sarah.
Já vos disse que o Donnie não ligou.
Sana dediğim gibi Donnie henüz aramadı.
Ninguém pode ajudar-te mais do que a nossa irmã Cosima.
Tamam mı? Ve sana Cosima'dan başka yardım edebilecek kimse yok.
Não te vou bater, Ferdinand.
Sana vurmayacağım, Ferdinand.
Eu digo-te, mas pela dor do teu coração devorado pela Baba Yaga, só a Sarah pode saber onde estou escondida.
Sana söyleyeceğim. Ama Baba Yaga tarafından yenilen sulu kalbinin üzülmesi pahasına sadece Sarah nereye saklandığımı bilebilir.
- Eu disse-te. Estou cansada, Sarah.
Sana söyledim ; artık yoruldum, Sarah.
Depois dos anos todos que investi em ti?
Bunca yıldan sonra sana yatırım yaptım.
Precisa de um conselheiro muito sério porque há imensas armadilhas.
Sana çok ciddi bir danışman lazım çünkü bu iş tuzaklarla dolu.
Envio-lhe tudo o que vou tomar?
Kullanacağım her şeyi sana mı yollayayım?
Isto vai causar-lhe...
Sana bir sıkıntı...
O Grigory, o cientista de Moscovo que lhe estava a mostrar, que fez todos os testes de Sochi e está agora no centro deste grande escândalo de dopagem russo.
Soçi'nin testlerini yapan sana gösterdiğim Moskovalı bilim insanı Grigory, şu anda büyük bir Rus doping skandalının merkezinde. SPOR FİZYOLOĞU
Há alguma forma de podermos testar isso aqui nos EUA, ou tem de voltar para si para testar as urinas congeladas?
Burada, Amerika'da test etmenin bir yolu var mı yoksa donmuş idrarın test için sana mı gelmesi lazım?
Se calhar, devíamos arranjar-lhe uns pompons.
Aynen. Sana ponpon verebiliriz belki.
A AMA está aí a incomodá-lo?
WADA sana rahat vermiyor mu?
Tenho vodca para si.
Sana votka getirdim.
- Tenho-a para si.
- Sana votka getirdim.
E quando eu disser... "Como está o tempo em Los Angeles?" ou alguma coisa relacionada com o tempo isso significa que falaremos daí a 15, 20 minutos.
Sonra sana "Los Angeles'ta hava nasıl?" ya da havayla ilgili bir şey dersem anla ki 15, 20 dakika sonra konuşacağız.
Vou enviar-lhe...
Sana gönderirim...
Vou arranjar-lhe um voo, agora mesmo.
Sana hemen bir uçuş ayarlayacağım.
Eu estava a pensar em começarmos... Eu faço-lhe perguntas e o senhor responde "sim" ou "não".
Sana "evet" ya da "hayır" olarak cevaplayacağın sorular sorarak başlamayı düşünüyorum.
Eu mostro-lhe.
Sana göstereyim.
Tenho uma notícia triste para te dar.
Sana üzücü bir haberim var.
Grigory, passei o dia preocupada e, como se não bastasse, tentei contactar-te.
Grigory, bütün gün seni merak ettim, sana ulaşmaya da çalıştım.
Meu, está a sorrir para ti.
Dostum o sana gülümsüyor.
Casey, trouxe-te um bolo de chocolate!
Merhaba Casey. Sana çikolatalı pasta getirdim.
- Não olhes!
- Sana bakma dedim.
Não, diz-me como estão ótimos.
Sadece sana göre neden harikalar, merak ettim.