Translate.vc / Português → Turco / Shore
Shore tradutor Turco
436 parallel translation
ela é a minha cantora favorita :
Dinah Shore en sevdiğim şarkıcıdır.
Oh, céus, não creio que alguém esteja a salvo afora os parentes da Rainha e os mensageiros da noite que percorrem a distância entre o Rei e essa senhora Shore.
Tanrı şahittir, bence kimsenin güvenliği yok Kraliçenin yakınları ile geceleri Kralla Bayan Shore * arasında mekik dokuyan gizli ajanlar hariç.
A obstinidada e ciumenta rainha e a senhora Shore, Desde que nosso irmão as transformou em nobres damas, são comadres poderosas neste reino nosso.
Ağabeyimiz, o kıskanç ve geçkin dul Kraliçeyle Bayan Shore'a asalet bahşettiğinden beri * ikisinin de cakasından geçilmez oldu ülkede.
dizemos que a senhora Shore tem um pé bonito, lábios de cereja, olhos encantadores, uma voz agradável, e que os parentes da Rainha agora são nobres.
Diyoruz ki, Shore'un karısı zarif ayaklı, kiraz dudaklı, şirin gözlü ve pek tatlı dillidir. Kraliçenin yakınları da asil insanlardır, diyoruz.
Nada, nem a senhora Shore?
- Yani Bayan Shore'la ha?
E diz ao senhor que, no regozijo destas boas novas, dê à senhora Shore um beijo mais.
Ayrıca dostuma söyle, bu iyi haber şerefine Bayan Shore'a fazladan güzel bir öpücük versin. *
E foi a mulher de Eduardo, essa bruxa monstruosa, de parelha com essa manceba mundana, a prostituta Shore, que assim me marcaram com seus feitiços.
Edward'ın karısı olacak korkunç cadıyla o sokak sürtüğü kahpe Shore birlikte büyü yapıp beni bu hâle getirdiler.
Nunca havia esperado nada de bom de suas mãos, depois que ele esteve em companhia da Senhora Shore.
Zaten Bayan Shore'la ilişkisinden sonra ondan daha iyi bir davranış beklemiyordum.
Tão bem ele escondia seu vício sob virtuoso aspecto, que, afora esta aparente e clara culpa, falo de suas práticas com a mulher de Shore ele vivia longe de toda a suspeição.
Tüm kötülüğünü iyilik kisvesi altına öyle ustaca gizlemişti ki malum kusurunu, yani Shore'un karısıyla olan ilişkisini bir yana bırakırsak, hiçbir zaman bir kuşku gölgesi düşmemişti üzerine.
Nunca de suas mãos esperei boas ações, depois que ele esteve em companhia da Senhora Shore.
Zaten Bayan Shore'la ilişkisinden sonra ondan daha iyi bir davranış beklemiyordum.
Disse, e seu caso com a senhora de Shore e seu outro contrato, França por embaixador.
Bayan Shore'la yaptığı antlaşmayı, vekilinin Fransa'daki temaslarını da söyledim.
Anda lá. "Prima-Dona"!
Haydi, Dinah Shore.
Jess Hahn, Willian Kearns... Madeleine Robinson, Jeanne Moureau...
Madeleine Robinson, Jeanne Moreau, Maurice Teynac, Naydra Shore...
Esquerda...
To shore...
Vamos regressar à East Shore Road.
Doğu sahil yoluna gidelim.
- East Shore Road.
- Doğu sahil yolu.
Em East Shore Road.
- Doğu sahil yolunda.
Ao cimo de East Shore Road!
Doğru, doğu sahil yoluna! Doğu sahil yolu!
Isso faz-me lembrar quando era treinador em Omaha, em 1948, e o Eddie Shore envia-me um tipo que se masturbava o tempo todo.
Bu bana bir şey hatırlattı. 1948'de Omaha'da hocaydım ve Eddie Shore bana ha bire eli çalışan bu herifi göndermişti.
Sargento, eu conheci o Eddie Shore.
Komiser, Eddie Shore ile çalıştım.
O Toe Blake, o Dit Clapper, o Eddie Shore, esses foram os grandes.
Toe Blake, Dit Clapper, Eddie Shore, bu adamlar müthişti.
- Como o Eddie Shore.
- Eddie Shore gibi.
- Eddie Shore!
- Eddie Shore!
- O Eddie Shore?
- Eddie Shore?
- Que se lixe o Eddie Shore.
- Boş ver Eddie Shore'u.
Vai usar barcos camaroeiros para trazer a coca para as ilhas, depois lanchas para a trazer para o continente.
Kokaini adalara taşımak için karides gemilerini kullanıyor, oradan da off-shore teknelerle ana karaya getiriyor.
Cheira-me a uma pequena lavagem de dinheiro.
Bu işte off-shore para aklama kokuları alıyorum.
Em um barco, é contrabando. Em Lake Shore Drive, é hospitalidade.
Gemideyken içki kaçakçılığı oluyor, Sahil Boyu Gölünde ise misafirperverlik.
Charles Lee Ray, o famoso Estrangulador de Lake Shore... foi baleado e morto logo antes das 3h da manhã na Avenida Wabash.
Ünlü Lake Shore Katili Charles Lee Ray... bu sabah saat 3 civarlarında Wabash Avenue'de vurularak öldürüldü.
O Estrangulador de Lake Shore.
Lake Shore Katili.
Tenho uma entrevista na Rua Shore.
Sahil Yolu'nda bir randevum var.
Companhias de Offshores, varias contas bancárias, empresas.
Off-shore kuruluşlar, sayısız hesaplar, güçlü şirketler.
O Pat Boone, a Dinah Shore e o meu pai.
Pat Boone, Dinah Shore ve babam.
" Emergindo vitorioso com Anna Rodriguez,
" North Shore konfeksiyon fabrikasının terzisi...
"uma costureira empregada da fábrica North Shore."
"Anna Rodriguez'i taşıyarak zaferle dışarı çıktı."
É a palavra do Sr. Matthews contra a do hospital East Shore, não é?
Bay Matthews'un sözüne karşı East Shore Hastanesi'ninki, değil mi?
Se o Maxwell ligar, diga-lhe que ganhamos o caso do East Shore, e que me deve 50 dolares.
Maxwell aradığında, "East Shore" davasını kazandığımızı, ve 50 papel borçlu olduğunu söyle. Bunu şimdi bana verme.
Matthews v. Hospital East Shore.
Matthews-East Shore Hastanesi. "Kafi" deyin.
A-a mais alguma coisa so-sobre Matthews v.Hospital East Shore?
Matthews-East Shore Hastanesi davası hakkında daha fazla kayıt var mı?
M-Matthews. Hospital East Shore, o teu famoso ultimo caso.
East Shore Hastanesi davası, senin en ünlü, son davandı.
Há muitos judeus nas artes... incluindo Lauren Bacall, Dinah Shore, William Shatner... e Mel Brooks.
Şöhret yapmış birçok musevi komedyen var mesela Lauren Bacall, Dinah Shore, William Shatner... ve Mel Brooks.
Estamos a reclamar a Hoover e South Shore. Já temos 32 gajos.
Hoover, South Shores, hapishane falan yani.
É como uma empresa de lavagem de dinheiro.
Off-shore para aklama gibi bir şey.
Meu nome é Barbara Shore.
Ben Barbara Shore.
Procurar um rapaz no liceu é tão inútil como procurar um sentido... num filme do Pauly Shore.
Lisede iyi bir erkek aramak Pauly Shore filmlerinde anlam aramak kadar anlamsız.
Ele mora em North Lake Shore.
Kuzey Lake Shore'da yaşıyor.
Há a questão das contas off-shore.
Dış ülkedeki banka hesapları var.
Um barco partirá do porto Old Shore para vos levar à ilha esta tarde.
Öğleden sonra kiraladığımız feribot sizi adaya götürmek için limandan kalkacak.
Vamos sair de East Shore Road.
Doğu sahil yoluna gideceğiz.
Parece uma lancha.
Off-shore teknesine benziyor.
Vai a Cast Iron Shore, Kev?
Cast Iron Sahili'ne mi gidiyorsun Kev?