Translate.vc / Português → Turco / Snapple
Snapple tradutor Turco
46 parallel translation
- Queres um Snapple?
- Snapple alır mısın?
- Queres um Snapple?
- Snapple?
- Quer um Snapple? - Não.
- Buzlu çay?
Hoje de manhã, a preparar o almoço do papá... dei-lhe o meu Ice Tea de limão e fiquei com este café italiano horrível.
Babamın yemeğini hazırlarken ona kendi limonlu Snapple'ımı verip, İtalyan kahvesini almışım.
Roswell [3x02] michael, The Guys And The Great SnappIe Caper
Michael, Çocuklar ve Büyük Snapple Aşırması
Alguém entrou na cafetaria da companhia e saiu com uma quantidade substancial de Snapple de pêssego.
Birisi şirketin kafetaryasına girmiş ve oldukça çok şeftali aromalı Snapple çalmış.
Então alguém tira a porcaria de uma caixa de Snapple e o que eles fazem?
Yani biri bir kasa iğrenç Snapple çalıyor ve onlar ne yapıyorlar?
- Todos nós bebemos do Snapple.
- Hepimiz Snapple içiyorduk.
- Espera, "Beber do Snapple"?
- Bekle, "Snapple İçiyorduk"?
Então vais devolver os Snapple?
Snapple'ları geri mi vereceksin?
Tu roubaste o Snapple, Michael.
Snapple'ları sen çaldın, Michael.
Porque não é justo arruinar a vida de alguém por causa de umas garrafas.
Çünkü bir insanın hayatını bir kaç şişe Snapple yüzünden mahvetmek adil değil.
Vou entrar sorrateiro e colocar o Snapple de volta no lugar.
İçeri girip Snapple'ları geri koyacağım.
E quando eles perceberem que ninguém roubou o Snapple não têm alternativa senão devolver-nos os empregos.
Ve hiçkimsenin Snapple çalmadığını farkettiklerinde..... işimizi geri vermekten başka çareleri olmayacak.
- Porque tu roubaste Snapple, meu.
- Çünkü sen Snapple'ları çaldın, dostum.
Quem é que despede um turno inteiro por causa do Snapple?
Kim Snapple yüzünde tüm bir vardiyayı kovar ki?
Sim, nós roubámos o Snapple, mas sabem uma coisa? Fazíamos o trabalho bem!
Evet Snapple çaldık ama biliyorsunuz işimizi de iyi yaptık.
Queres um Snapple?
Snapple ister misin?
Posso beber uma Snapple?
Snapple alabilir miyim?
- Snapple de pêssego.
- Şeftali suyu.
Só tinha dinheiro para um Snapple.
- Sadece şeftali suyuna yetecek param var.
Vinho de maçã, uísque de maçã, gim de maçã, martínis de maçã ; sumo de maçã com vodka, acetona de maçã.
Elmalı şarap, elmalı viski, elmalı schnapps, elmalı martini, içinde Snapple olan votka, elmalı aseton.
Vai buscar-me uma Snapple e um pacote de fritos de caranguejo.
Bir Snapple ile biraz cips alırmısın şu köşeden.
Eu li uma tampa de Snapple que dizia que o nome mais popular para animais de estimação nos Estados Unidos é Max.
Bir yerde okumuştum. Max, ABD'deki en yaygın hayvan adıymış.
Pensei numa decoração tipo Snapple, mas Deus disse : "Coca-Cola!"
Aklımdan Snapple geçiyordu ama Tanrı "Kola!" dedi.
Volto já com os álbuns das fotos e uma lata de Snapple.
Sabıkalıların albümüyle bir de Snapple getiririm.
Mais uma vez, peço desculpa por a demonstração não ter funcionado, mas já sabemos o que acontece, quando derramamos Snapple de pêssego sobre um laser de hélio e néon.
Bir kez daha, tanıtım gösterisi yolunda gitmediği için özür diliyorum ama şimdi hepimiz helyum neon lazerin üzerine yanlışlıkla şeftalili buzlu çay döküldüğünde ne olduğunu biliyoruz.
Todas as pessoas deram o leite como garantido, e disseram, "pode dar-me um Gatorade?" Se trabalhas com a Nike, ou com a Snapple,
Herkes süte, süt diyor ama diger içecekleri adiyla söylüyordu.
Tens oportunidade de apresentar novos sabores, novas garrafas, novas embalagens, novos tenis,
Nike veya Snapple gibi firmalar yeni aromalar, yeni siseler, yeni paketler, yeni ayakkabilar üretebilir.
Dois brownies e um Snapple de pêssego.
İki parça çikolatalı kek ve Ice Tea şeftali.
Snapple.
Ice Tea şeftali.
Sonhei com limonada Snapple.
Snapple limonatasını aklımdan çıkartamıyordum bir türlü.
A sério que não tens Snapple nessa mochila?
- Cidden çantanda hiç Snapple yok mu?
Uma Snapple e batatas.
Bir tane Snapple yanına bir tane de cips.
São $ 2 pela Snapple.
- Snapple iki dolar.
- Diet Snapple?
- Diyet Snapple?
Dr. Pepper é inacreditavelmente satisfatória.
Tadı aynı normal Snapple gibi değil mi? Dr. Pepper's inanılmaz derecede tatmin edici.
Eu trouxe-te flores e a limousine tem sumo light.
Sana çiçek aldım ve limuzinde Diyet Snapple var.
Se conseguires ler também, vou tratar com sumos.
Okuman da varsa, kendime bir Snapple alacağım.
Ele não... anda a mijar em garrafas de Snapple no cenário, o que é... uma coisa completamente verdadeira.
Sette * Snapple şişelerinin içine işemedi, aslında, bu, tamamen gerçek.
Sei que é improvável, mas nunca pensei vir a fazer o som de frascos a abrir com o teu olho.
Biliyorum, inanılmaz görünüyor ama bir gün karımın gözünden Snapple kapağı gibi ses çıkaracağım da aklıma gelmezdi.
Snapple.
Snapple.
- Sim, sabe como a Snapple original.
- Biliyorum!