Translate.vc / Português → Turco / Sonu
Sonu tradutor Turco
14,489 parallel translation
Sempre que vimos aqui, vocês juram que não vai durar o fim de semana inteiro, mas...
Buraya ne zaman gelsek, bütün hafta sonu sürmez diye yemin ediyorsunuz, ama hep..
Parece que vais acabar cheio de buracos.
İşin sonu delik deşik olacak gibi.
Este sítio nunca deixa de me surpreender.
Burasının insanları dumur etmek adına yaptığı sürprizlerin bir sonu yok mu?
Se o desafiar diretamente, nós estaremos em tal desacordo em frente aos homens que será o fim desta tripulação de um modo ou de outro.
Eğer ona doğrudan meydan okursam adamların önünde kötü koşullara düşeriz. Öyle ya da böyle tayfanın sonu gelir.
Por qualquer razão, quando eu e tu falamos com a mesma finalidade, parecemos ser capazes de os obrigar a fazerem qualquer coisa.
Konu ne olursa olsun, eğer tek bir ağızdan konuşursak onlara her türlü sonu kabul ettirebiliriz.
Todas com a mesma finalidade.
Hepsinin de sonu aynı.
Aceitar o que parece ser inevitável e deixar que isto seja o fim do Capitão Flint.
Kaçılmaz olanı kabul edip bunun Kaptan Flint'in sonu olmasıysa?
Nesse caso, a coisa mais sábia que eu poderia fazer seria deixar que fosse o fim do capitão Flint.
ve yapabileceğim en iyi şey bunun Kaptan Flint'in sonu olmasına izin vermek mi?
Um fim para esta conversa.
Bu görüşmenin sonu.
Se não devolverdes o valor completo do tesouro, quem ficará com a culpa será Nassau.
Takas edilen ürünleri iade etmezseniz Nassau'nun bu sebepten sonu gelecek.
Mas queria que soubesses que o fim disto pode bem não ser o que pensas que será.
Lakin belki bunların sonu düşündüğün gibi bitmez.
Exigiram que o governador o recupere e o devolva e, se ele não o fizer, será o fim de Nassau.
Vali'nin ele geçirip iade etmesini talep ediyorlar. Üstelik başarısız olmanın sonucunun Nassau'nun sonu olacağını ifade ettiler.
Capitão, se perdermos a nossa meta por pouco que seja, pode ser catastrófico.
Kaptan geminin bu uzunluğuyla işareti kaçırısak sonu felaket olabilir.
Neste fim-de-semana?
Hafta sonu boş musunuz?
A secretária dele vai mostrar-me a cidade no fim-de-semana.
Sekreteri de bana bu hafta sonu etrafı gezdirecek.
" Obrigado pelo fabuloso fim-de-semana...
Muhteşem bir hafta sonu için teşekkür ederim.
Pode ser o fim da minha carreira.
Kariyerimin sonu olabilir.
Eu avisei, esta é a história de como o mundo acaba, uma que começa no final, e acaba no início...
Size söylemiştim. Bu hikâye dünyanın sonu hakkında. Sonda başlayan ve başta biten bir hikâye.
O FIM DO MUNDO!
DÜNYANIN SONU!
O que te traz ao mundo dos encontros?
YALNIZ OLMAK DÜNYANIN SONU DEĞİL!
Bem, por falar nisso, eu ia ficar no fim de semana.
Ben hafta sonu, kalacaktım.
Refeições, ingressos de eventos, fins de semana com golfe...
Yemek ısmarlamalar, davetlere özel biletler, hafta sonu golf maçları.
Não é o fim do mundo.
Dünyanın sonu değil ki.
Talvez os leve a um jogo no fim de semana.
Belki bu hafta sonu onları oyuna götürürüm.
- Num fim de semana?
- Hafta sonu mu? - Evet.
O fim do mundo...
Dünyanın sonu olur...
Porque é que seria o fim do mundo se abrisse?
- Açılsaydı neden dünyanın sonu olurdu?
E não acabou bem.
Sonu iyi bitmemişti.
A vida que estás a escolher só acaba de uma forma.
Şu an yaşamayı seçtiğin hayatın tek bir sonu var.
Testemunhei o ódio inqualificável que parece não ter fim.
Sonu olmayan mutlak bir nefrete tanık oldum.
Fim-de-semana difícil?
Hafta sonu çok mu dağıttın?
Quem quer que esteja de serviço este fim de semana?
Bu hafta sonu kimler çalışsın istersiniz?
Na verdade, porque não dá o fim de semana a toda a gente?
Aslında, neden hafta sonu herkesi izne çıkarmıyorsun?
Se calhar vamos para a casa da praia e, se não, será bom ter um fim de semana a sós.
Yazlık eve gidebiliriz, gitmezsek de sakin bir hafta sonu geçirmek güzel olabilir.
Até onde é que isto vai?
Nereye gidecek bunun sonu?
Pode ser até ao fim do mês.
Ayın sonu da olur.
Acho que devia tirar o fim de semana.
Hafta sonu izin almalısın bence.
Seja como for, preciso do fim de semana para preparar o testemunho do Pell.
Zaten hafta sonu Pell tanık ifadesine hazırlanmam gerek.
Tire o fim de semana.
Hafta sonu izin al.
Começaram a filmar a primeira temporada no final de maio, início de junho de 1966.
İlk sezonu 1966'da Mayıs sonu, Haziran başında çekmeye başlamışlardı.
Era um conceito totalmente novo, esta reunião de fãs para celebrar o Trek por um fim de semana.
Hayranların bir hafta sonu Uzay Yolu'nu anmak için toplanmaları yepyeni bir konseptti.
Hey, er, pessoal, eu - eu sinto que estamos ir por um caminho muito pouco produtivo. Fiz tabbouleh.
Millet, sonu tahmin edilemeyen yola doğru girdiğimizi hissediyorum.
Leva-me a jantar este fim-de-semana.
Beni bu hafta sonu yemeğe çıkar.
Acabam no próximo fim de semana.
Gelecek hafta sonu bitirirsiniz.
- Acabou a conversa.
- Tartışmanın sonu.
Fim da história.
Hikâyenin sonu.
Eu e a Barb demorámos o fim de semana todo.
Barb ile tüm hafta sonu aramıştık.
Não acaba bem para o rato.
- Fare için sonu pek iyi bitmez.
- "Reade". Com "e" no fim.
"Reade." Sonu "e" ile.
Podes-me vir ver este fim de semana?
Bu hafta sonu beni görmeye gelebilir misin?
Isto é apenas um combate sem fim, sem vencedores e sem esperança.
Bu sadece sonu olmayan kazananı ve umudu olmayan bir savaş.