Translate.vc / Português → Turco / Sáis
Sáis tradutor Turco
2,714 parallel translation
Por isso, ou sais e encontras um outro sítio para viver a tua vida ou sofrerás...
Ya buradan gidip yaşayacak başka bir yer bulursun ya da tıpkı sana benzeyenler gibi acı çekersin.
Se não me sais da frente vais levar uma estalada.
Gözümün önünden çekilmezsen ağzına çakacağım bir tane! Özür dilerim.
Depois, tu sais e eu agarro-o.
Sonra sen gideceksin ben de onu yakalayacağım.
Dizes-me para agir corretamente enquanto sais pela janela!
Pencereden sıvışırken bana doğru şeyi yapmamı mı söylüyorsun?
Juro por Deus, Jerry, se não sais do carro, vou partir o vidro e puxar-te pela porra da janela!
Yemin ediyorum Jerry, eğer arabadan inmezsen camı kıracağım ve seni o lanet camdan dışarı sürükleyeceğim.
Quando o iodo se mistura ao metal, forma sais binários.
İyot metalle karışınca, çift tuz halini alır.
Sais binários... tudo bem.
Çift tuz, öyle desene!
Ainda sais para encontros, certo?
Hâlâ randevulara mı gidiyorsun?
Vamos ver como te sais.
Bakalım başımıza ne işler açacaksınız.
Desculpe, a minha amiga e eu queremos saber a que horas sais do trabalho.
Affedersiniz, ben ve arkadaşım, işiniz ne zaman biter diye merak ediyor?
A que horas sais?
Ne zaman çıkıyorsun?
Quando vires um beco à esquerda, viras para essa rua, sais nessa rua, cinco minutos e estás lá.
Solda küçük bir alan görünce, o caddeye dön, o caddeden çık, 5 dakikada kafede olacaksın.
Sais do edifício, viras à esquerda... Viras à direita duas vezes...
Binanın dışından, sola dön... 2 kez sağa dön...
Viras nessa rua, sais da rua... Cinco minutos e estás lá.
O caddeye dön, caddeden çık.... 5 dakika ve ordasın.
Sais da rua, cinco minutos e escureceu.
Caddenin dışında, 5 dakika ve... Karanlık çöktü.
Se acabares o jogo, sais em paz.
Oyunu bitirince çıkıp gidebilirsin.
Ou sais, ou nós entramos.
Ya sen çık, ya biz gireceğiz.
Quando é que sais de casa?
Evden dışarı ne zaman çıktın?
Esqueci os sais de lavanda.
Lavantalı banyo tuzlarını unuttum.
Em vez de falares com o outro, tu sais dos trilhos, ages sujo e fazes escolhas estúpidas, e foi isso que fiz.
Birbirinizle konuşmak yerine aklını oynatırsın ve pis davranırsın, aptal seçimler yaparsın, ki benim yaptığımda bu.
- Tu já não sais da cave.
Tamam, seni giriş katından çıkartmıyorum hiçbir zaman.
Ou sais daí ou esborrachas-te.
Hemen çıkmazsan ezilirsin.
Eu entro. Tu sais.
Ben geliyorum, sen gidiyorsun.
Sais aqui, Ron.
Sihirli Yasal Yaptırım ve Uygunsuz Büyü Kullanımı Dairesi. Çıkmalısın, Ron.
Agora, promete-me que sais desta casa imediatamente.
Bana, evi terk edeceğine dair söz verdin.
Sais daqui, para poder beijar a minha esposa?
Neden dışarı çıkıp, karımla seks yapmama izin vermiyorsun?
Sais do avião, chamas a polícia.
O uçaktan inip polisleri ararsın.
Não sais das notícias, cabrón.
Televizyonlar senden bahsediyor.
Não sais da porra da televisão.
Bütün kanallarda sen varsın.
Uma festa com um homem de verdade e sais com este parvo.
Partiyi gerçek bir erkekle geçir bu dallamayı boş ver.
- Sais do autocarro?
- Otobüsten iner misin?
Sais e eu mato-te. Fica aqui. Pensemos numa negociação ao vosso lado.
Sen git, ben görüşmeler için kalacağım.
Porque não fazes uma ronda rápida, sais mais cedo e vais jantar com a tua esposa?
Buradan sonra ben ilgilenirim, Ray. Sen de hızlı bir tur atıp, işten erken çıkıp hanımınla akşam yemeği yersin.
Só sei dizer que... quando te colocam naquela cela, nunca sais de lá da mesma maneira.
Tek bildiğim, seni o hücreye koyarlar, asla eskisi gibi çıkmazsın.
Tudo bem, porque não sais do carro, camarada?
Neden arabadan çıkmıyorsun, ahbap?
Só sais do carro quando me disseres uma palavra nova.
Yeni bir laf duyana kadar arabadan inmene izin yok.
Sais do prédio, viras à direita e segues sempre em frente.
Binadan çık, sağa dön ve devam et.
Quando começar, sais.
Olay başlayınca senin işin biter.
Detesto quando tu sais.
Gitmenden nefret ediyorum!
Agora, por que não ligas este carro de merda, e sais da minha localidade?
Şimdi şu boktan arabayı al ve benim sokağımdan defol.
Cheira-me a um vigoroso, leve acidífero com mistura de minerais, sais, transpiração e almíscar.
Hafif asidik, tuz, mineral, ter kokularıyla karışmış güçlü bir koku. alıyorum.
Em parte, é a sério. Ao menos sais daqui para fora, não é?
Ama gerçekten, hiç değilse buradan çıkmanı sağlayacak, değil mi?
Sais ou não?
Hareket edecek misin?
Vou atraí-los para este lado. Quando o fizer, sais por ali.
Ateşlerini üzerime çektiğimde doğruca şu yöne gideceksin.
Agora promete-me que não sais daqui.
Şimdi bana hiçbir yere gitmeyeceğine söz ver.
Jeff, sais do carro?
Jeff arabadan çıkar mısın?
- A que horas sais daqui?
- Kaçta çıkıyorsun işten?
Não sais daqui.
Burada bekle.
Sais da cidade ensopado em sangue e ainda me partes a cabeça e esperas mesmo que caia nessa?
Kanlar içinden kasabayı terk ediyordun. Ayrıca giderken kafamı ezmeye kalktın ve şimdi buna inanmamı mı bekliyorsun?
Desde quando é que sais com este cabeça ouça?
Ne zamandır bu heriflesin?
Nelson, ou lhes dizes o que é o almoço ou sais do altifalante.
Nelson, ya öğle yemeğinde ne olduğunu söyle ya da duyuru mikrofonunu bırak.