Translate.vc / Português → Turco / Sãs
Sãs tradutor Turco
88 parallel translation
Veremos algumas árvores sãs, relva normal e nuvens sem complexos.
Aklı başında ağaçlar, normal çimenler ve kompleksi olmayan bulutlara bakacağız.
Como a maioria das pessoas sãs.
Çoğu sağlıklı insan sevmez.
A primeira obrigação que temos é de nos amarmos um ao outro, de nos tornarmos marido e mulher e criar crianças sãs e adoráveis, e darmos-lhes o melhor que sabemos.
Ama ilk zorunluluğumuz birbirimizi sevmek. Önce karı-koca olup sonra da temiz, akıllı, sevimli çocuklar yetiştirmek. Ve onlara bildiğimiz en güzel şeyleri vermek.
São uns meninos sãs e normais e umas garotas sões e normais, não?
Onların normal, sağlıklı delikanlılar ve normal genç kızlar olduğunu. Hayır mı?
Para mim, que assumo o comando das forças da ordem no norte do país, aproveito esta ocasião para me dirigir a vós, aos funcionários do Estado : Nós devemos preservar as partes sãs da nossa sociedade! E devemos extirpar as partes doentias!
Kuzeydeki Yasa ve Düzen başkanı olarak, yüksek kamu memurları olan sizlere belirtmeliyim ki, toplumumuzun sağlıklı unsurlarını korumalıyız ve hasta olanları iyileştirmeliyiz.
Se ao menos estivéssemos entre os nossos amigos... Ou pessoas sãs.
Keşke arkadaşlarımızın ya da aklı başında insanların arasında olsaydık.
Não sei como dizer isto, mas talvez, neste mundo confuso, se devesse internar todas as pessoas "sãs", e libertar os psicopatas dos asilos para que governassem o mundo.
Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama belki de bu ters dünyada tüm "akıllı" insanları alıp, bir yere kapatmalı ve tüm psikopatları dışarı çıkarıp dünya yönetimine getirmeli.
Eu enviava as minhas amostras, ele substituía-as por amostras sãs, elaborava os relatórios patológicos, deitando fora o meu material.
Ben kendi doku örneklerimi gönderiyordum... o bunları sağlıklı örneklerle değiştiriyor, patoloji raporları yayınlıyor... benimkileri çöpe atıyordu.
Os estudos mostram que os filhos de pessoas com uma vida sexual sã têm relações sexuais mais sãs em adultos.
Arastïrmalara göre ailelerinin iyi bir seks hayatï oldugunu düsünen çocuklar kendi seks hayatlarïnda daha basarïlï oluyorlar.
"O primeiro barco a chegar ao local" "depois do pedido de socorro..." "resgatou 7 pessoas" "sãs e salvas."
Olay yerine ilk varan sahil güvenlik gemisi 7 yolcuyu kurtarmayı başardı.
Células dos rins, sãs, sem vírus.
Virüsle karşılaşmamış sağlıklı böbrek hücreleri.
Sãs as vítimas dele.
Tüm bunlar onun kurbanları.
Então seria justo dizer... que considera pessoas dementes como sendo sãs em casos de julgamento?
O zaman, mahkemenin çıkarları doğrultusunda... akıl hastası insanlara akıllı teşhisi koyduğunuzu söyleyebilir miyiz?
E, segundo o Livro das Sombras, ele vai desaparecer como uma bolha de gás demoníaco, libertando as suas vítimas, deixando-as sãs e salvas.
Ve eğer Gölgeler Kitabı haklıysa, onun bir çeşit gaz baloncuğu gibi kaybolması, kurbanların serbest kalması, güvenli bir ortam kalması gerekiyor.
Amanhã todos estarão sãs.
Yarın herkes iyileşecek.
Comendo células sãs, o intruso devora o seu anfitrião desde o interior.
Saldırgan hücreler, normal sağlıklı hücreyi içten içe kemiriyor.
Ali estão elas, sãs e salvas.
Oradalar. Sağlıklı ve güvende.
Aconteça o que acontecer, vê se trazes as miúdas sãs e salvas... Sejas tu quem fores.
Ne olursa olsun, her kimsen kızların eve güvenle dönmesini sağla.
Para conseguir órgãos sãs o coração deve pulsar para que haja oxigênio na corrente sangüíneo.
Organların sağlıklı olmas için hastanın kalbi atarken ve kan dolaşımında oksijen varken alıyoruz.
Agora só quero que tu e a mãe voltem para casa sãs e salvas, sim?
Şimdilik sadece sen ve annenin güvenle eve dönmesi için uğraşıyorum, tamam mı?
Gengivas sãs, orelhas bem colocadas!
.. Kulaklar da yerinde..
Não há nada mais que células sãs.
Sağlıklı hücrelerden başka bir şey yok.
Para a inauguração de Sãs Souci, tinha pensado em um trio de Adeus, como despedida do Palácio Real...
Sizin yeni Sans Souci sarayınızın... Yani, açılışı için... Düşünmüştüm ki saraya veda etmek için bir "Trio d'Adieu"...
O próximo concerto será em Sãs Souci.
Bir sonraki konser Sans Souci'de olacakmış.
"Mudança a Sãs Souci." Obra em um ato.
"Sans Souci'ye hareket" Tek perdeli bir oyun.
Informaram-nos de que está fazendo as malas para ir a Sãs Souci conosco.
Tası tarağı topladığını ve bizimle birlikte Sans Souci'ye gitme hazırlığı yaptığını söylediler.
Nenhuma mulher pisará nunca Sãs Souci.
Hiç bir kadın Sans Souci'ye ayak basamaz.
Sãs Souci me espera.
Sans Souci kollarını açmış beni bekliyor.
Vejamos. Um convite a Sãs Souci.
Demek Sans Souci'ye davetlisiniz.
Células sãs e a alastrar-se...
Yayılan sağlıklı hücreler...
Nenhuma das mentalmente sãs quis vir comigo!
Aklı başında hiçbiri benimle gelmek istemedi!
Ou pode voltá-los sãs.
Veya akıllarını yitirebilirler.
Estão sãs e salvas e prometeram-me ficar lá.
Güvendeler ve yerlerinden kıpırdamayacaklarına söz verdiler.
Eles acham que estão a ficar sãs.
Akıllandıklarını sanırlar.
Faremos tudo o que pudermos para tirar aquelas crianças sãs e salvas, major.
O çocukları sağ salim çıkarmak için elimizden geleni yapacağız binbaşı.
Era para eu manter elas sãs e eu fui embora.
Akıllarını başlarında tutmam gerekirken bırakıp gittim.
Por que há a percepção de que as pessoas sãs são afetadas de maneira distinta e é incapaz de evitar as consequências nefastas, enquanto que uma pessoa com sistema imunológico mais baixo ou com uma doença terminal parecia não experimentar nenhum dos efeitos?
Niçin, sağlıklı insanların farklı etkilenip zararlı sonuçları savuşturamayacağı düşünülüyor da, zayıf bir bağışıklık sistemi ya da ölümcül hastalığı olan biri bu etkilerin hiç birini yaşamıyormuş gibi görünüyor?
No norte da Baía, temos comunidades sãs e respeitáveis.
Kuzeyde güvenilir bir topluma sahibiz.
Pessoal, ... o carro estava parado ao lado da estrada e pensamos que era um bom lugar para nos abrigar,... duas, talvez três pessoas sãs foram mortas,
Çocuklar araba hemen yolun kenarında duruyor düşündüm de burası yatmak için iyi bir yer olabilir tüm bu kötü şans yüzünden iki belki de üç temiz insan öldü.
Ela é a prova que as pessoas sãs podem mudar, mas o House...
O mantıklı birinin radikal değişiklikler yapabileceğinin canlı kanıtı.
Porque depois de algumas coisas que vimos nos últimos três meses o Walter parece-me uma das pessoas mais sãs que já vi.
Çünkü son 3 ayda gördüğüm şeylerden yola çıkarsam Walter tanıdığım en aklı başında insanlardan biri.
Era o que ambas precisavam para saírem sãs e salvas.
Buyüzden de canlı bir şekilde dışarı çıkmalıydılar.
As minhas células sãs foram substituídas por células malignas de enorme virulência.
Sağlıklı hücrelerim yerini, zehirli kötü niyetli hücrelere bırakıyordu.
Vou certificar-me que estão sãs e salvas, está bem?
İyisi mi ben gidip hepsi mutlu ve güvende mi bir bakayım, değil mi?
Faça-as chegar sãs e salvas, sim?
Herkesi kurtar, oldu mu?
Esta coisa partida funciona, para pessoas sãs.
Çürük dediğin düzen aklı başındakiler için gayet iyi işliyor.
As pessoas sãs não se suicidam.
Ruh sağlıyı yerinde insanlar intihara kalkışmazlar.
talvez elas se tenham levantado e o tenham feito : correr e jogar mais, e ficar mais sãs mas a razão pela qual a campanha teve êxito foi porque uma desejável emoção humana, a ideia de que podemos ficar mais saudáveis,
Belki çikip spor yaptilar. Belki daha çok kosup, daha çok oyun oynadilar ve gerçekten saglik kazandilar. Ama kampanyanin basarili olmasinin asil nedeni, insanlara hoslarina giden bir duyguyu, yani daha saglikli olabilecekleri fikrini asilamasiydi.
O rocim esfolado sabe onde o inseto pica, mas nós temos as costas sãs.
Yarası olan gocunsun, bizim yaramız falan yok.
Desfrute de meu Sãs Souci.
Sans Souci'min tadını çıkarın.
Não são exactamente as pessoas mais sãs.
Gördüğüm en düzgün insanlar değillerdi.