Translate.vc / Português → Turco / Tab
Tab tradutor Turco
175 parallel translation
Revela-se a foto e saberemos o que se passou.
Fotoğrafı tab edip karanlığa ışık tutacak.
A que você não entregará o dinheiro até ter revelado as fotos, tê-las examinado e decidido se são autênticas e valem a pena.
Filmleri tab ettikten sonra inceleyip gerçek ve işe yarar olduklarına kanaat getirmedikçe parayı teslim etmeyeceksin.
E quanto à revelação das fotos?
Ya filmlerin tab edilmesi?
Você tem de esperar até que eu o tenha revelado.
Ben filmleri tab edene dek beklemelisin.
- Vai revelá-lo você mosmo?
- Filmi kendin mi tab edeceksin?
Como sempre, pagar-lhe-emos depois de termos revelado o filme.
Ödeme, her zamanki gibi, filmler tab edildikten sonra yapılacak.
Mostra uma parte do documento que von Richter quer comprar.
Moyzisch tab ettiğinde, Albay Richter'in satın almak istediği belgenin bir parçasını göreceksiniz.
- Tab... "pub"?
- Bar mı dedin?
- Não gostamos de baixa qualidade.
- Kaliteli olmayan bir görüntüyü tab etmiyoruz.
É verdade. O Tab, o Rock, o Rip.
Gerçekten.Tab, Rock, Rip.
Revele isto.
Bunu tab et.
Tab Fielding.
Tab Fielding.
- Quero falar com o Fielding.
- Tab Fielding'i görmek istiyorum.
Conheci o Tab ontem, no seguimento de um caso.
Tab'le dün bir vaka dolayısıyla tanıştım.
O Tab trata-se bem, não é?
Tab iyi para kazanıyor, değil mi?
E também salientar que, no ano passado, os americanos tiraram mais de sete milhares de milhões de fotografias, num total de 6.6 milhares de milhões de dólares em rolos e revelação.
Ayrıca geçen yıl Amerikalılar 7 milyardan fazla resim çekti. Film malzemesi ve tabı için 6.6 milyar dolar harcandı.
Na verdade, é uma TAB.
Aslında, bu bir TAB.
Aquí! Coloquei mais umas em exposição esta manhã, mas ainda não as revelei.
Buraya gel, bu sabah başka fotograları da yıkadım ama daha tab etmedim.
Tab!
Tab? Tab!
Sandwich de atum com maionese... uma diet Tab e dois Twinkies.
Beyaz ekmek üzerine mayonezli ton balıklı salata... diyet kola ve kraker.
Tab, se puderes mover lentamente o disco.
Diski yavaşça hareket ettir misin?
Tab, cumpriste a tua missão de busca de planetas à volta doutras estrelas. Obrigado por teres sido a nossa nave espacial interplanetária.
Tab, yıldızlar etrafındaki gezegenleri gözlem görevini tamamladın, uzay aracımız olduğun için teşekkürler.
Posso fazer a revelação na câmara escura.
Tabı karanlık odada yapabilirim.
Se tivesse outro rapaz, chamava-lhe Jason, Caleb ou Tab.
Bir oğlum daha olursa, adını Jason, Caleb ya da Tab koyarım.
Quem é este caçador na minha porta?
Kapımda gizlenen Tab Hunter değil mi?
Uma Diet Pepsi serve.
Diyet Pepsi veya Tab olsun.
Claro que não.
Tabı ki yasak.
Espera aí...
Tab... Dur.
O laboratório deu bronca?
Yoksa tab edilirken mi bir şey oldu?
Não confio em ti, eu revelo-as.
Hayır. Sana güvenmiyorum. Resimleri kendim tab edeceğim.
Morelli, onde e quando revela os filmes dos testes?
Dinle Morelli. Çektiğin film testlerini ne zaman tab ediyorsun?
Não o roubámos, não o matámos e ainda por cima quer que lhe paguemos!
İşe bak! Onu ne soyuyoruz ne de bıçaklıyoruz ; üstüne bir de para mı ödeyecekmişiz? - Filmi tab etmek için para lazım.
Acho que vou encomendar uma Tab.
Sanırım Tab'a basacağım.
Isto é difícil. Onde está a minha Tab?
Nerede benim Tab'ım?
Continua a trazê-las, querida Temos uma viagem longa pela frente
Tanqueray ve Tab. Getir, tatlım. Yolum uzun.
Hugh não gostava de câmera... tinha que pôr filme, mandar revelar, lembrar de ir buscar.
- Hugh fotoğraf makinelerini sevmezdi. Filmi çıkar, tab ettir, almayı akıl et.
Entretanto revelamos isto para ver o que temos.
Bu arada, bunları tab ettirip, neler çıktığını göreceğiz.
Não... não é nada. Pode desligar ou premir "cardinal" para outras opções.
Aaa... hayır, hayır, yok bir kapatabilir ya da daha çok seçenek için'tab'tuşuna basabilirsiniz.
Acho que a loja fez asneira.
Tab eden laboratuvarın hatası sanırım.
Eu disse-te que as minhas 3 escolhas são Tab, Fresca, ou Rite Light.
Sana ilk üç tercihimin Tab, Fresca ya da Diet Rite olduğunu söylemiştim.
Dá-me a ar...
Ver şu tab- -
Tenho um filme cá fora.
Bir kaç film tab ettim.
Não é tão boa como a que tinhas, mas que se lixe, não é?
Biliyorum geride bıraktığın kadar iyi değil, ve tab ettirmek için biraz beklemen lazım, ama sorun değil ha?
- Vocês fazem o processamento de rolos aqui.
- Tab etme işindesin demek.
Vou tirar algumas fotos, e vais processa-las para mim.
Birkaç resim çekeceğim. Ve sen de benim için tab edeceksin.
Foi processado comercialmente.
Ticari bir yerde tab edilmiş.
se achar o local onde foi processado.
Nerde tab edildiyse, orasının numarası..
- Tem que revelá-la.
- Tab etmen yeterli!
O que é isto?
- Tab. Tab mı?
O que é isso? Tab!
Neler oluyor?
Tab! Tab!
Tab!