Translate.vc / Português → Turco / Tecnologia
Tecnologia tradutor Turco
6,970 parallel translation
Desde que o Snowden se rebelou, estas pequenas empresas de tecnologia tornaram-se obcecadas com privacidade.
Peki, o zamandan beri Snowden, haydut gibi olan, .. bu küçük teknoloji firmalarının gizlilikleri saplantı haline geldi..
Estou a acelerar as coisas através da tecnologia.
Teknolojik müdahaleyle bazı şeyleri basitçe hızlandırıyorum.
Um carregamento de mísseis leves e de alta tecnologia foi levado.
Bir parti yüksek teknoloji ürünü, hafif, omuzdan ateşlenen roket çalındı.
A empregada de mesa é especialista em tecnologia, também.
- Demek garson da teknik uzman.
Para mim, é a tecnologia e será, até prova em contrário.
Benim için aksi kanıtlanana kadar bu hâlâ teknoloji.
Acho que com o seu historial laboral atribulado e estou a ser simpático em relação às coisas que ouvi, não tem muitas opções agora, na tecnologia ou noutras coisas.
Duyduğuma göre inişli çıkışlı iş geçmişinle ve tüm o şeyleri yapmadaki başarınla teknoloji ya da farklı bir sektörde çok da fazla seçeneğin yok gibi.
O Granger deve ter invadido o simulador para roubar tecnologia para a concorrência do Jansen.
Granger, Jansen'ın teknolojisini rakiplerine çalmak için simülasyona girmiş.
Porque iria desperdiçar o meu tempo com a tecnologia do meu concorrente?
Neden rakibimin teknolojisini çalmak için vaktimi boşa harcayayım ki?
Não é verdade, miúda da tecnologia?
... değil mi teknoloji dahisi?
O Paquistão vai exigir a tecnologia de drones, para arrasar completamente com a Índia.
Pakistan, Hindistan'ı haritadan silmek için insansız hava aracı teknolojimizi isteyecektir.
Esta tecnologia é Votan.
Bu Votan teknolojisi.
A tecnologia existe. Mas, para conseguir fazer isso, teriam que me perscrutar, e não podem fazer isso sem que eu me aperceba.
Teknoloji mevcut ancak bunun için önce beni taraman lazım ve bunu benden habersiz yapman mümkün değil.
É uma tecnologia de viagem de última geração.
Son çıkan seyahat teknolojisi.
Refiro-me a utilizarmos a tecnologia de transferência, - para vermos aquilo que ele anda a fazer.
Transfer teknolojisini kullanıp peşine düşmekten bahsediyorum ben.
Com a Andróide desactivada, precisamos de ti aqui, és a nossa especialista em tecnologia residente.
Androidin yokluğunda sana burada ihtiyacımız var, sen teknoloji bilginimizsin.
Ocorreram alguns incidentes, apoplexia, ataques cardíacos, alguns aneurismas ocasionais, mas, uma ligação directa com esta tecnologia nunca foi estabelecida.
Bir elin parmağını geçmeyecek sayıda felç, kalp krizi, anevrizma oldu ama bu olayların teknolojimizle olan bağlantısı saptanamadı.
Acabamos de utilizar a tecnologia da transferência para seguir o "Seis"... e descobrir aquilo que ele anda a fazer.
Altı'yı, neyin peşinde olduğunu anlamak için bu uzay istasyonuna kadar takip etmek için transfer teknolojisini kullandık.
Não fazia a mínima ideia que esta tecnologia sequer existia.
Böyle bir teknolojinin varlığından bile haberdar değildim.
É um verdadeiro talento em mecânica e tecnologia.
Mekanik ve teknolojiden anlıyor.
O incidente, que reclamou as vidas de todo o pessoal no local, foi provocado pela investigação ilegal àquilo que se denominou "A Arma do Apocalipse" associada à tecnologia do "buraco branco".
Tüm yaşayan personeli öldüren bu patlamaya beyaz delik teknolojisiyle bağlantılı yasal olmayan Kıyamet Günü silahı adı altındaki araştırmanın sebep olduğunu gösteriyor.
Ela é "tecnologia ilegal".
O yasadışı bir teknisyen.
Desculpe, entrei por algum buraco espacial para um universo onde esta cafetaria não possuí tecnologia para aquecer a minha tradição outonal favorita a 98ºC?
Pardon bir solucan deliğine girip, bu kahvecinin en sevdiğim sonbahar içeceğini 98 dereceye ısıtacak teknolojiye sahip olmadığı alternatif bir evrene mi geldim?
Bilionário da tecnologia.
Milyoner teknoloji devi.
Entendem de tecnologia.
Teknolojiden anlıyorlar.
Mas devido à falta de tempo, precisamos de separar-nos, recolher a tecnologia necessária
Fakat zaman kısıtımız yüzünden ayrılmamız, gerekli teknolojik cihazları edinmemiz...
Ou é uma oportunidade de impressionar um magnata da tecnologia com amigos ricos?
Yoksa bu, zengin arkadaşları olan kalantor teknoloji devinin gözünü boyama fırsatı mı?
É equipado com comando de voz, gráficos de alta definição, tecnologia que vibra com as impressões digitais, possibilitando que sintas o coice de qualquer arma virtual que disparares.
Sesli komut yeteneği, yüksek kalite grafikler ateşlediğin her tür sanal silahtaki tepmeyi hissettiren parmak izi titreşim teknolojisi ile bezenmiş bir alet.
A tecnologia anal deles deve estar a anos-luz da minha.
Onların anal teknolojileri benimkinin ışık yılı kadar önündedir.
Aceitaremos a vossa tecnologia e dinheiro, disse - mas devem deixar a nossa fé intacta.
Biz sizin teknolojinizi, paranızı alacağız, dedi - ama inancımıza karışmamalısınız.
Tal como o Columbia em que pensamos que representa as maiores aspirações do homem no campo da ciência e tecnologia, o mesmo ocorre com a luta do povo afegão que representa as mais altas aspirações de liberdade.
Bize göre Columbia'nın bilim ve teknoloji alanında insanlığın en üstün arzularını temsil etmesi gibi Afgan halkının mücadelesi de özgürlük için insanlığın en üstün arzularını temsil etmiyor mu?
Tecnologia abandonada da IMA
Terk edilmiş A.I.M. teknolojisi.
Acham que a tecnologia vos vai melhorar?
Teknolojinin sizleri daha iyi mi yapacağını düşünüyorsunuz?
A tecnologia do Falcão salvou a tua aljava.
Ne de olsa okluğunu Falcon'un teknolojisi kurtardı.
A minha tecnologia é a minha habilidade.
Teknolojim benim yeteneğim.
Então vocês não tem tecnologia,
Yani sizin teknolojiniz yok...
Sem tecnologia.
Teknoloji yok.
Sem tecnologia?
Teknoloji yok mu?
O Falcão? Ele não faz muito sem tecnologia.
Teçhizatı olmadan pek bir şey yapamaz.
A magia é só tecnologia que não entendemos.
Büyü bizim anlamadığımız bir teknoloji sadece.
Pensei que a tua força estava na tua tecnologia.
Gücünün sadece teknolojiden geldiğini sanırdım.
Mas a tecnologia só mostra a tua habilidade real, reconhecer e resolver problemas.
Ama teknolojin gerçek yeteneğini gösterdi, tanımlama ve problem çözme.
Aquela coisa sobre roubar de um génio, é que a tua tecnologia jamais será melhor que a minha.
İş bir dâhiden bir şey çalmaya gelirse, teknolojin asla benimkinden iyi olamaz.
Eu apanhei o Oleg Burov, por traição, o chefe da Ciência e Tecnologia, na Rezidentura.
Mesken'in Bilim ve Teknoloji Bölümü'nün başı Oleg Burov'un vatana ihanetini yakaladım.
Sabes que esta área da tecnologia está a explodir, certo?
Teknolojinin bu alanında patlama yaşandığını biliyorsun değil mi?
Tem um programa com tecnologia imersiva.
-... sanal çevresel yazılım teknolojisi.
No mundo da tecnologia, é preciso mostrar-se que se é bem-sucedido para se ter uma plataforma.
Yani teknoloji sektöründe bir yer edinebilmek için başarılı olduğunu göstermelisin.
Por isso fazia parte da tecnologia que ligava o mundo.
Ama dünyaya bağlı olan teknolojinin bir parçasıydı.
Mais do que como um presidente, ele posicionava-se como um oráculo, um homem que podia ver o futuro da tecnologia.
Bir CEO'dan fazlasıydı. Kendisini bir kahin ve teknolojinin geleceğini bildiren bir adam olarak konumlandırdı.
Reuni uma pequena equipa para ver o que seria preciso para o fazer e concluímos que a tecnologia ainda não estava pronta.
Ben de bunu yapmak için neler gerekeceğini anlamak üzere küçük bir ekip oluşturdum. Ve sonuç olarak teknoloji henüz hazır değildi.
O sector de informática quer esquecer o lado humano e centrar-se na tecnologia, mas acreditamos que existe um outro lado da moeda :
Bütün bilgisayar sektörü insani yönü unutmak istiyor ve sadece teknolojiye odaklanıyor. Ama bizce madalyonun bir de öbür yüzü var.
Acabou por se tornar uma tecnologia que nos isola.
Tecrit edici bir teknoloji haline geldi.