Translate.vc / Português → Turco / Tele
Tele tradutor Turco
442 parallel translation
Havia um mágico, Te - Tele - Não me lembro como se diz.
Başka bir fikrim var!
Se soubermos de alguma coisa, tele - - fonamos-lhe.
- Evet. Bir gelişme olursa sizi ararız.
Pergunte-lhe se permitiria que 10 dos seus guerreiros mais fortes segurassem a língua do cabo que canta.
Ondan on cesur savaşçısının dillerini... çıkartıp şarkı söyleyen tele tutmaları için izin vermesini iste... bu onlara ne kadar zararsız olduğunu kanıtlayacak.,
Se precisar de pôr uma corda?
Bir iki tele dokunmak ister misiniz?
Passei a manhã a olhar para... para... nunca me lembra do nome daquela invenção.
Tüm sabah gelecek olan Tele... Tele... Bu yeni şeye ne deniyordu?
Reparem no cabo eléctrico pendurado no pulso dele.
Yaratığın bileğine bağlı olan tele dikkatinizi çekerim.
Mas a resposta que procuro deve estar a pingar.
Hayır, kuşkusuz, kanıtlamaz. Fakat, biliyorsun, çektiğim tele yakın zamanda bir yanıt alacağım, ve o zaman belki de bileceğim...
Usa o arco, ou só dedilha?
Yayla mı, tele vurarak mı çalıyorsunuz?
Atende o tele... fone.
Telefon. Telefona... bak.
Tocará nos dois fios e produzirá um contacto.
Bu iki tele çarpınca devre tamamlanacak.
Bom... lembras-te da primeira vez, quando estava a ficar sem os calções? Estavam todos enrolados... e não consegui desprendê-los.
Şey... hani başta pantolonumu çıkarırken... pantolonum tele dolanmıştı... ve kurtaramıyordum.
Tele...
Tele...
Detesto chibar, linda, mas puseste toda a gente do ramo em maus lençóis.
İspiyonculuktan nefret ederim, hayatım ama tele kızların hepsini tehlikeye attın.
O meu jornal tele-reservou um quarto para mim :
Çalıştığım gazete bana bir oda ayarlamıştı :
Para tele-comunicar.
Tele-İletişim.
Preciso de tele-comunicar.
Tele-İletişim yapmak istiyorum.
Quero tele-encomendar um pequeno almoço.
Kahvaltı tele-siparişi vermek istiyorum.
Os Países Exteriores... quero telecomunicar-me.
Dışülkeler... Tele-iletişim kurmak istiyorum.
... as telecomunicações estão suspensas por uns dias.
... tele-iletişim hizmeti birkaç günlüğüne askıya alındı.
Me agarram porém não é como.... uma pontada quente.... como quando cortei a sobrancelha com arame farpado.
Beni çimdikliyorlar. Hayır, bu sanki daha çok... şey gibi... bir dakika, biliyorum, bu aynı dikenli tele takılıp kaşımı kestiğim zamana benziyor.
Temos o orb, o tele-écran, o orgasmatron...
Küre ve Orgazmatron var. Daha ne istiyorlar?
BATA NO ARAME FARPADO ANTES DE ENTRAR
GİRMEDEN ÖNCE DİKENLİ TELE VURUN
Não sei por que não contrata um serviço de mensagens.
Niye bir tele-sekreter almadığını anlamıyorum.
Como a carta em papel timbrado do Muskie... dizendo que o Senador Humphrey saía com prostitutas?
Yani, Muskie'ye Senatör Hubert Humphrey'nin tele kızlarla görüştüğünü yazan bir mektup gönderdiğiniz gibi mi?
Fui atendido por um gravador.
Tele sekreter çıktı.
Porque quero uma entrevista... cansativa, o que tu podes... assegurar a todos os nossos tele-espectadores.
Çünkü tüm izleyicilerimizi rahatlatacak kapsamlı bir söyleşi istiyorum.
Uma prostituta que foi à minha casa.
Aslında bir tele kız. Evime geldi.
Acompanhantes de luxo.
Pahalı tele kızlar.
Desde que acertes naquele arame... com o gancho, a precisamente 140 km / h, na altura em que o relâmpago atingir a torre,
Tam olarak saatte 140 km hızla bağlantı çengeli ile tele çarptığın anda yıldırım Saat Kulesi'ne düşerse
Ele usa mesmo prostitutas para as recolhas?
Emanetlerini alması için tele-kızları kullandığı doğru mu?
Ela tinha alguns clientes importantes.
Tele-kız işine girdikten sonra, paralı sporcu tiplerle takılıyormuş.
Com certeza que na parte de cima, onde está ligada ao fio e não 7 cm abaixo.
Tam tepede tele bağlanmış. Tepeden itibaren üç inç yok.
Fui uma tonta, não trouxe a teleobjetiva.
Tam bir aptalım, tele objektifi getirmemişim!
Vamos ver se consegue trepar a vedação, rabo gordo!
Kolaysa tele tırman da beni yakala bakalım şişko!
As raparigas do sexo por telefone não vêm ter ao carro, querida...
Hayatım. Tele kızlar kamyonetine gelmezler. Onlar evine...
- Mude para tele-visão.
- Tele-görüntüye ayarlayın.
Bem eu vi o seu teletipo imagino se terá algo a ver com isto.
Şimdi, tele mesajını gördüm bununla bir ilgisi olabilir diye düşündüm.
Falo-Ihe sobre o tele...
Ona telepodla ilgili birşey...
É só tocar num só cabo e não tocar no chão.
Bir tele dokunup, yere basmazsan, güvencedesin.
Referes-te às prostitutas. Sim.
Sen tele kızları ima ediyorsun.
Ou a filha do Billy Botsky também é uma prostituta?
Ya da Billy Botsky'nin kızı da mı bir tele kız yoksa?
Tenho mais que fazer do que ser teu moço de recados!
Senin tele-sekreterin olmaktan daha önemli işlerim var!
As minhas calças, ficaram presas em arame farpado!
pantolonum dikenli tele takıldı.
Programei este transporte para isolar as células neurógliais com os padrões do Vantika. E tele-transportá-las do Julian para este campo de micro-contenção.
Bu ışınlayıcıyı Vantika'nın sinirsel yapısındaki gliyal hücrelerini ayırması... ve onları Julian'dan bu mikro-koruma kabına ışınlaması için programladım.
Ouve lá, deixei mesmo mensagem!
Hey, dostum, tele sekreterine not bıraktım ben, tamam mı?
É a voz da mulher do Mark, mas na segunda-feira era a voz de um homem.
Tele sekreterde Mark'ın karısının sesi var, ama Pazartesi bir erkek sesi vardı.
Alguém tem tudo gravado num atendedor de chamadas.
Birinin tele sekreterinde olup biten her şey kayıtlı.
Maldito gravador de chamadas.
Lanet tele-sekreter.
Agora prende a bateria e liga-a ao fio principal.
Pili mandalla ve akımı kurşun tele geçir.
Deve ser tele...
Dür...
Grava a telemetria de curto alcance.
Kısa menzil tele ölçüm yapalım.