Translate.vc / Português → Turco / To
To tradutor Turco
7,400 parallel translation
Se queres perdão... Tudo bem, eu dou-to.
Af istiyorsan, tamam, affediyorum seni.
"CRISIS" - S01E03 - What Was Done To You -
Çeviri :
Mas confesso, Bill, que tive dificuldade em convencer as pessoas a dar-to.
Her ne kadar karşı gelsem de Bill, huzuru mümkün olduğunca bozmadan hallettim.
Ouve, comigo, nem sequer é jogar, porque eu elaborei um sistema muito científico. E gostava de to mostrar.
Benimleyken, bu kumar sayılmaz çünkü bilimsel bir sistem kurdum ve bunu sana göstermekten memnuniyet duyarım.
Um a um, fi-los sofrer até à morte apenas para to poder atirar à cara.
Tek tek ölene kadar acı çektirdim onlara, hepsini yüzüne tükürebileyim diye.
Sei o que queres. - E posso dar-to.
Ne istediğini biliyorum ve aradığın şeyi sana verebilirim.
You just got to give me more time.
Sadece bana biraz daha zaman vermen lazım.
Somos completamente So-Mo-Lo.
Ve biz tamamen To-Mo-Ye'yiz.
- E somos Mo-Lo-So.
- Biz Mo-Ye-To'yuz.
- Somos Lo-Mo-So, mano.
- Biz Ye-Mo-To'yuz, kanka.
Éramos So-Lo-Mo, mas agora somos Mo-Lo-So.
Önceden To-Ye-Mo idik ama şimdi Mo-Ye-To'yuz.
Não, Mo-So-Lo.
Hayır, Mo-To-Ye'yiz.
Nunca esquecerei o dia em que encontrei
# CHARLIE WORSHAM - YOUNG TO SEE #
Aquele molho de chaves, era um par de asas
# CHARLIE WORSHAM - HOW I LEARNED TO PRAY #
Tira-o ou arranco-to do pulso.
Çıkar şunu yoksa bileklerinden ben çıkarırım.
... to.
... canım!
Eu tenho uma coisa para ti, mas antes de to dar quero saber se estás bem.
Sana bir şey vereceğim ama vermeden önce iyi olduğundan emin olmalıyım.
É por isso que to vou tirar, - porque não o mereces.
Bu yüzden bunu elinden alacağım çünkü bunu haketmiyorsun.
O dinheiro não seria problema, posso emprestar-to.
Para sorun değil, sana kefil olabilirim.
Ela saberá administrar-to.
Kız onu kullanmasını öğrenecek.
( Original Queens Of The Lab ) Castle 6x14 Dressed to Kill
Castle 6x14 Öldürmek İçin Giyinmek Çeviri :
Está bem. Eu entrego-to.
Pekala, hazırlarım.
- Vou endossar-to.
- Sana ciro edeyim.
Sei que já devias suspeitar, mas estava na altura de to dizer.
Muhtemelen şüphelendin ama benden duymanın vakti gelmiştir herhalde.
Deu-to porque quer que te vás embora.
Parayı verdi çünkü gitmeni istiyordu.
Ninguém se atreveu a dizer-to.
Kimse sana söylemeye cesaret edememiş.
Toda a minha vida, I try to take care of my han dais, honra Guan Gong, riqueza acumulada e poder, mas ninguém perto me diria é por fraude ou por engano.
Hayatım boyunca han dailerimi kontrol altında tutup, Guan Gong'u onurlandırmaya çalıştım, muazzam bir güce ve servete kavuştum, ama, yakınımda olan hiç kimse bana bunların hile ve aldatmayla elde edildiğini söylemedi.
Nunca to devíamos ter tirado.
Onu senden asla almamalıydım.
Bem, queres que eu puxe o gatilho e to prove?
Tetiği çekip bunu sana kanıtlamamı ister misin?
- Eu empresto-to e tu vais ver.
Sana ödünç vereceğim. O zaman hissedeceksin.
Voltas a cantar à capela e eu arranco-te esse vestidinho e enfio-to pela boca abaixo.
Yanımda bir daha şarkı söylerek konuşursan o aptal elbiseni parçalayıp sana yediririm. Tamam, çok korktum.
Fiz um esforço para ficar a par de crimes famosos em outros países, mas confesso que perdi o hábito durante o meu "hábito".
Diğer ülkelerdeki meşhur suçlarla temas halinde kalmaya çalışıyorum. but I confess to falling out of the habit during my habit. ama bu alışkanlığım sırasında alışkanlığımdan geri kaldığımı itiraf etmeliyim.
Ele teria de saber que estava a arriscar a vida ao dizer-to.
Bunu sana söyleyerek hayatını riske attığının farkında olacak.
Pensa em mim como um Arthur Dent no "Hitchhiker's Guide to the Galaxy", deitado em frente às escavadoras para proteger a sua casa.
Şimdi beni Arthur Dent olarak düşün. Otostopçu'nun Galaxy Rehberi'nde, evini korumak için buldozerlerin önüne yatmıştı.
Queres algo? Ele vai buscar-to.
Sen de istersen sana da getirsin.
Ou podia dar-to a ti.
Belki sana verebilirim.
Foi o meu marido que to deu?
Bu kitabı o mu sana verdi?
Então eu compro-to outro móvel.
O zaman yeni bir eğlence merkezi de alırım.
- Depois, alugava-to até arranjares outro.
Ve sonrada yeni bir yer buluncaya kadar sana kiralayabilirim. Ne?
Estou a dizer que podia arrendar-to barato, pois seria a tua senhoria.
Diyorum ki, ev sahibin olacağım için sana adil bir kira sunabilirim.
O que fizeste hoje quando to tiraram? " " Eu fui à cantina e falei com o meu amigo Angel, ele deixou-me usar o telemóvel dele e liguei à minha mãe. "
"Bugün telefonunu aldıklarında ne yaptın?" "Ben kafeye gittim."
O Elvis será propriedade do estado, a menos que te apresentes, então, poderás convencê-los a que to entreguem.
Öne çıkıp onu sana vermeleri için onları ikna edemezsen Elvis devletin malı haline gelecek.
Vou perder. O Elvis será propriedade do estado a menos que te apresentes, então, poderás convencê-los a entregar-to.
Öne çıkıp onu sana vermeleri için onları ikna etmediğin takdirde Elvis hükümetin gözetimine girecek.
- S02E06 To Hound Nature in Her Wanderings... insanos...
Orphan Black 2. Sezon, 6. Bölüm
Temp. 1, Ep. 4 - Close To The Metal -
Khons İyi seyirler.
Rkocheckers 2x17 - 06 / 03 / 2014 Ears To You
Çeviri : hakanali İyi seyirler.
Tô cheio de viver uma mentira.
Yalanlarla yaşamaktan bıktım.
Não tô mentindo pra você.
Sana yalan söylemiyorum ki.
" Tô na sua cama com minha namorada, Bonnie.
" Kız arkadaşım Bonnie ile senin yatağındayım.
- This Wasn't Supposed to Happen -... UndergroundSubs... "CRISIS"
Evet değildi ama bu kontrolün onda olmadığı anlamına gelmez.
Talvez deva dar-to.
Belki de onu sana hediye etmeliyim.