Translate.vc / Português → Turco / Trailer
Trailer tradutor Turco
369 parallel translation
Casas Trailer são uma coisa do futuro.
Karavanlar geleceğin işi.
Estacionarei no meu reboque de dois cavalos...
# I'll park my two-horse trailer
Todo o brilho é posto no trailer de mídia lá fora.
Medya tanıtımına yeteri kadar para yatırılıyor biliyorsun.
Na estrada, onde seu trailer?
Nerede, aracınızın olduğu yolun oradalar mı?
- Ao lado do trailer, sim.
Evet, aracın orada.
Podia dizer-me qual é o trailer da maquilhagem?
Um, hangisinin makyaj karavanı olduğunu söyleyebilir misiniz?
Não era o trailer que devia ser mais robusto...
Römorkun daha ağır olması gerekmiyordu.
Tenho um trailer.
Bir römorkum var.
Onde está o trailer?
Römork nerede?
Tenho um trailer.
Benimki bir karavan. Onunla ne yapabilirim?
Então, assumo que eles estão a tentar arranjar uma roulotte... da Mark Trailer Rental na Est. Carpenter.
Galiba şu anda telefonla, Carpenter Yolu'ndaki Mark Tır Kiralama'dan bir tır kiralamaya çalışıyorlar.
Aluguei um trailer no Spider Lake.
Bu sabah Örümcek Gölü'nde bizim için bir karavan kiraladım.
Bem velho, morando num trailer ou algo assim, em algum lugar.
Çok yaşlanmış olmalı. Bir yerde, bir karav an parkında yaşıor olmalı.
Eu acabei indo morar no trailer dele, com ele porque eu achei que ia ser meio legal.
Sonra onun karav anına taşındım.
Bem velho, morando num trailer, ou algo assim, em algum lugar.
Gerçekten yaşlanmış, bir karav an parkında yaşıyor olmalı.
Eu estava no trailer, noite passada.
Dün gece karavandaydım.
Envie os médicos ao trailer dos Sway.
Buraya ilk yardım gönderin.
Nosso trailer.
Karavanımızı...
Desde que se envolveram nosso trailer pegou fogo meu filho foi preso e agora desapareceu.
İşe karıştığınızdan beri evimiz yandı oğlum hapse girdi, şimdi de kayıp.
Venha ao meu trailer, tenho sua roupa ali.
Gel, karavanıma gidelim. Eşyaların orada.
Isto faz sentido para alguém aqui? Ela está lá, no trailer preto.
Oradaki siyah karavanda.
- Minha mae mora num trailer.
Hey, annem karavanda yaşıyor.
Como um trailer, tem razão.
Bir meraklandırma filmi.
É um trailer!
- Evet. - Meraklandırma filmi.
A semana passada, vi um trailer e gritei : "Tenho de o perder!"
Geçen hafta bir fragmandan sonra, "Kaçırmalısınız!" diye bağırdım.
Isso mesmo. Sou só o trailer.
- Haklısın, öylesine söyledim.
Nós vamos falar sobre D'Argo. Grande sujeito, a voz do trailer do filme.
Bir radyasyon dalgasına denk geldim ve bir solucan deliğinin içine düştüm.
- Vou pegar algo no meu trailer.
Karavanımdan bir şey almalıyım.
Esquece. Vamos perder o trailer de "Northanger Abbey".
Boş ver şimdi. "Kuzey öfke manastırı" nın fragmanını kaçıracağız.
O trailer parecia muito estúpido.
Tanıtımı aptalca görünüyor.
Muito Obrigado por nos emprestar o seu trailer.
Karavanını bize ödünç verdiğin için çok teşekkürler.
O trailer!
Karavanın!
Deve haver neste exato momento Um Pai espacial que foi chutado fora De seu trailer espacial e está olhando aqui pra baixo pra gente.
Oralarda bir yerlerde bütün bu yıldız ve gezegenlerden birinde... tam şu anda... uzay karavanından henüz kovulmuş... bir uzaylı baba... aşağıya bize bakıyor olabilir.
Bem, você ve, nos não tivemos chance de... por causa das criança e do trailer...
Şey, anlıyorsun ya, şey yapma fırsatımız olmadı... Çocuklarla birlikte şu karavanın içindeyiz...
Ele está na sala dos nerds no trailer perto da quadra de bola.
"Direk topu" sahasının yanındaki karavanın içerisindeki... Krelboyne'nin sınıfında.
Você vive num trailer.
Bir karavanda yaşıyorsun.
Então, o trailer tem de ser entregue até 1 de Agosto.
Fragmanın teslim tarihi 1 Ağustos.
E se o trailer se atrasar, vais para a rua.
Fragman zamanında hazır olmazsa kovulursun.
Esses tempos no próximo ano, ela vai estar vivendo num trailer com um pequeno macaco de barro no jardim da frente
Belki de önümüzdeki yıl bahçesinde küçük seramik eşeklerle bir karavanda yaşar.
E sei que vai nos tirar do trailer.
Ayrıca, karavan parkı dışında yaşamamızı istediğini de biliyorum.
Você o mandou se esconder no trailer, não?
O karavanda ölmesine sen neden oldun değil mi?
Ele constumava sair com alguns caras no estacionamento de trailer.
Trailer parkında birileriyle takılıyordu.
Eu sou do estacionameto de trailer. Eu fiquei bebada e entrei no carro dele.
Trailer Park'tanım ve sarhoşum üstelikte başkasının arabasındaydım.
Tu não tem grana se tivesse... não ia morar num trailer
Hiç paran yok, olsaydi... karavan parkinda yaşamazdin.
A mãe numa trailer? Ali em pé a segurar a sua mala.
Annem sahnenin önünde, çantasını tutuyor.
Eu soube que a família dela vive na selva num trailer
Ailesinin yağmur ormanında karavanda yaşadığını duydum!
Como em um trailer na praia ou um porão no centro.
Sahildeki karavan.Şehirdeki tavan arası gibi.
É um trailer.
- Bir karavan.
É nosso trailer.
- Bizim karavanımız.
Vamos ficar dentro do trailer.
Sadece taşıtın içinde olacağız.
Curto como um trailer!
Bir meraklandırma filmi.