Translate.vc / Português → Turco / Trair
Trair tradutor Turco
2,827 parallel translation
Assim, ele não poderá trair mais a Sra. Whiney.
Ki Bayan Whiney'i artık aldatamasın.
Bem, como oficial político neste barco e como seu amigo, é o meu dever dizer que, se está a planear trair oficiais de elite da KGB sem provas e motivos adequados, vai ser responsabilizado por acusações de má conduta de acordo com o Código de Justiça Militar.
Hem arkadaşın hem de gemideki parti üyesi olarak söylüyorum, elinde uygun kanıt ve neden olmaksızın elit KGB görevlilerini ihanetle suçlayacaksan, Askeri Mahkeme Kanunlarına göre görevi kötüye kullanmak suçundan yargılanırsın.
Na maior parte das vezes, é algo insignificante, um pormenor, uma pincelada insuspeita com a qual o falsificador acaba por se trair e por revelar as suas sensibilidades completamente autênticas.
Genellikle sadece küçük önemsiz bir ayrıntıdır. Kaçınılmaz olarak kendisini ele veren taklitçinin kuşkulanılmayan tek fırça darbesi kendisinin tamamen özgün duyarlılığını açığa çıkarır.
Ele está a trair-te?
Aylak aylak mı dolaşıyor?
Quantos mais aliados ela trair, quantos mais amigos ela matar, mais as pessoas ficarão a conhecer o seu outro lado.
Müttefiklerine ihanet ettikçe arkadaşlarını öldürdükçe giderek gerçek kimliğini ortaya çıkaracak.
Trair isso é trair tudo aquilo em que acredito no que diz respeito ao fitness e à América.
Buna ihanet, vücut geliştirmeye, Amerika'ya inandığım her şeye ihanet demektir.
E se estás disposta a esperar por um cretino, depois de ele te trair à grande, isso é contigo.
Ayrıca sana ihanet eden serserilerle birlikte takılmayı seçiyorsan bu sana kalmış bir şey. Oh pardon, haklısın.
Ele vai-te trair.
- Sana ihanet edecek.
"a Smurfina, para se infiltrar na aldeia e trair os Smurfs."
İsmi Şirine olacak. Onların köyüne sızacak ve Şirinler'e ihanet edecek.
Por isso é que preferem morrer... do que trair a sua lealdade a mim.
Bu yüzden ölümü tercih ederler... bana ihanet etmektense.
Conheces a frase : "Comer não é trair"?
"Yiyişmek aldatmak değildir" lafını bilir misin?
Não o suficiente para trair Florença.
Floransa'ya ihanet etmeye yetmez.
Em verdade vos digo, um de vós vai trair-me.
Size söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek.
Aquele que mergulhou as mãos na taça, é quem me vai trair.
Ellerini kâseye daldırmış olan bana ihanet edecek.
Alguns podem mesmo trair-nos.
Hatta bazısı ona gidip bize ihanet bile edecektir.
Trair...
Aldatmak mı?
Não quero trair Beifong.
Beifong'un arkasından iş çevirmek istemiyorum.
Quem vos contratou para nos trair?
Bize ihanet etmeniz için kim tuttu sizi?
Estás a trair-me com a doida da tua mulher de quem te ias divorciar antes de ela bater com a cabeça e decidir que era uma profeta de Deus.
Kafasını vurup peygamber olduğuna karar vermeden önce boşanmaya karar verdiğin karınla aldatıyorsun.
Não te irei trair.
Sana ihanet etmeyeceğim.
Um dos presentes vai trair-me.
İçinizden biri... bana ihanet edecek.
Achas que ela está a trair-te?
Ne oldu seni aldatıyor mu?
Por trair teu país, a tua aldeia.
Ülkene, köyüne ihanet ederek mi?
Eu sei que pensas que te estou a mentir, que te estou a trair mas tu é que estás a esconder algo de mim.
Sana yalan söylediğimi, oyun oynadığımı sanıyorsun, biliyorum. Esas sır saklayan sensin.
Nunca ia trair o Jody. Eu perguntava-lhe se tu e eu podíamos divertirmo-nos, por fora.
Jody'i aldatmam söz konusu bile değil ama ikimizin biraz oyuncaklı vakit geçirmesi için izin istemeye hazırım.
Diga-lhe o que ganhou por os ajudar a trair a lei, jovem detective.
Yasayı atlatmalarına yardım ettiğin için ne aldığını anlat genç dedektif.
Não te preocupes. O Hal não é de trair e a Raylene também não.
Hal boş gezen bir tip değil, Raylene de öyle.
Iria para a prisão, morreria, perderia tudo antes de trair o meu país.
Ülkeme ihanet edeceğime gerekirse hapse girerim, canımı veririm, her şeyimi feda ederim.
O Camarada Pyo a trair a República.
Yoldaş Pyo vatana ihanet ediyor.
Anda a trair-me.
Beni aldatıyor.
- O que se passa aqui? Uma vez que estavas a trair-me com a tua bicicleta, decidi fazer para mim uns chilis rellenos, umas tortillas caseiras e o famoso molho da minha mãe.
Sen dışarıda beni bisikletinle aldatırken kendime acılı rellenos, ev yapımı tortilla ve annemin ünlü salsasından yapayım dedim.
Mas como vou trair algo que não existe?
Venezuella cumhuriyetine ihanetten var olmayan birşeye nasıl ihanet edebilirim?
Conspirava consigo para trair o próprio pai.
Babasına ihanet etmek için seninle komplo planları yapıyordu.
Muitos terão medo, alguns poderão mesmo trair-nos.
Çoğu korkacaktır hatta bazıları ona giderek bize ihanet edecektir.
Acabo de trair toda minha família, por ti!
Senin için aileme ihanet ettim!
Para impedir-te de trair a raça humana... e trazer o Apocalipse da Trincheira.
Senin insan ırkına ihanet edip Erişilenler'in kıyametini getirmeni engellemek.
O teu escaravelho teve múltiplas hipóteses de nos trair... e não o fez.
Scarab'ının bize ihanet etmek için birçok fırsatı oldu ama etmedi.
Estão a dizer-me, que o meu pai, Martin, o santo padroeiro da monogamia, estava a trair duas mulheres? Ó meu Deus.
Bana babamın, yani tekeşliliğin aziz müdavimi Martin'in iki kadını birden aldattığını mı söylüyorsunuz?
Trair é genético.
Aldatmak genlerinde varmış.
Não me parece capaz de trair.
Aldatacağını sanmam.
Sei que o Louie anda-me a trair.
Louie'nin beni aldattığını biliyorum.
Fotos dos maridos a trair as esposas, coisas assim.
Karılarını aldatan kocaların resimleri gibi işler.
Então Mr. LaBelle é demitido pelo procurador Chambers e despois descobre que a mulher o está a trair com esse... este miúdo.
Bay LaBelle Başsavcı tarafından kovulur ve karısının bu çocukla kendisini aldattığını öğrenir.
O LaBelle claramente não sabia que a esposa o andava a trair.
LaBelle kesinlikle karısının kendisini aldattığını bilmiyordu.
Aquela idiota com que estás a trair-me, veio cá a casa para dizer-me o quanto vocês estão apaixonados.
Takıldığın o küçük salak dün evimize geldi ve birbirinize ne kadar aşık olduğunuzu bilmemi istedi.
- Achas que ele te anda a trair?
Seni aldatıyor diye mi endişeleniyorsun?
A Peri Westmore está a trair o marido?
Peri Westmore kocasını mı aldatıyor?
Uma vez que lhe contares que quem ele ama o anda a trair, mudará para sempre a vida dele.
Çünkü birine bir kez sevdiği kişinin onu aldattığını söylersen onun hayatını sonsuza dek değiştirirsin.
Olhar não é trair.
- Bakmak aldatmaktan sayılmaz.
Queres trair o nosso país?
- Hayır.
Eu não te ia trair.
Size ihanet etmezdim.