English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Verity

Verity tradutor Turco

86 parallel translation
Mr. Verity.
Bay Verity.
Verity tem tendência para exagerar, por isso, cada valor que ele disser será dez vezes mais elevado.
Bay Verity biraz abartır. Size verdiği her rakam 10 kat fazladır.
E Verity pontua.
... ve Verity'de.
É o terceiro "wicket" de Verity da manhã.
Bu sabah Verity'nin 3. topu.
Ouça. "Verity faz 14" wickets " para 70 voltas,
Dinleyin. " Verity 70 raundda 14 sayı yaparak,
Não é um dia para marcar pontos, não, é um dia para a arte de lançar e o Hedley Verity é o maior expoente vivo.
Dolayısıya sert vuruşların sırası değildi, hayır, falsolu vurmanın zamanıydı. ve Hedley Verity de bunun yaşayan en büyük ustası.
Sim, num dia assim, Monsieur Verity consideraria 14-70 um bom resultado.
Ah evet. Böyle bir günde, Monsieur Verity 14-70'i normal karşılar!
Verity?
Verity?
Quer apostar, Verity?
Bahse girmek ister misin Verity?
Verity, que vai ser a vossa nova mãe, é a mais jovem professora de sempre a ser colocada em Yale.
Verity, yeni anneniz, Yale'daki en genç profesör.
E feliz aniversário, pai e Verity.
Mutlu yıldönümleri, babama ve Verity'e.
Mas esta tarde, pôs a mesma questão à Verity, e estou contente por dizer que ela aceitou.
Bugün aynı soruyu Verity'e soruyorum, - ve kabul ettiği için mutluyum.
- Onde está a Verity?
- Verity nerede?
Porquê? Já andavas a foder a Verity nessa altura?
O sıralar Verity'i beceriyor muydun?
" Hoje, ao passar pelo escritório, vi o pai a acariciar as costas da Verity.
" Bugün, ofisin önünden geçerken, babamı Verity'nin sırtını okşarken gördüm.
Sei sobre ti e a Verity.
Verity ile arandakileri biliyorum.
Não podes culpar a Verity por tudo.
Her şeyde Verity'i suçlayamazsın.
Eu não sou Verity. Sou Margaret.
- Ben Verity değilim, Margaret'im.
Verity.
Verity.
Margaret Lumley pensou que Raeburn a estava chamando de Verity.
Margaret Lumley, Raeburn'ün kendisine Verity dediğini sandı.
E talvez Verity tenha sido o motivo da discussão entre Michael e o Sr. Raeburn.
Belki de Michael'ın, Bay Raeburn'e tartışmasının nedeni Verity'ydi.
Quem é Verity?
Verity kim?
Verity...
Verity.
Eu suponho que nenhum de nós conhece uma Verity.
Sanırım hiçbirimiz Verity diye birini tanımıyoruz.
Verity era filha de uma empregada doméstica na Granja Forrester.
Verity, Forrester malikanesinde çalışan bir hizmetlinin kızıydı.
Verity seguiu sua mãe no serviço doméstico, mas foi pega roubando e fugiu.
Verity annesinin işine devam etti ama hırsızlık yaparken yakalandı ve kaçtı.
Você sabe onde a Verity está agora?
Verity şimdi nerede biliyor musunuz?
E eu acho que ele matou Verity.
Ve sanırım Verity'yi o öldürdü.
E depois na Batalha da Inglaterra, em 1940, o avião de Michael foi derrubado e Verity o encontrou vivo.
1940 İngiltere Savaşında Michael'ın uçağı düşürüldü. Verity, sağ bulmuştu onu.
Verity cuidou dele em segredo, longe dos nossos pacientes oficiais.
Verity, resmi hastalarımızdan uzak bir yerde gizlice baktı ona.
Mas a Madre Superiora estava certa, como sempre, e Verity escolheu Deus acima de sua paixão por Michael.
Ama Baş Rahibe her zamanki gibi haklı çıktı. Verity, Michael'a olan aşkını değil Tanrı'yı yeğledi.
Nunca mais ouvimos falar de Verity.
Verity'den de bir daha haber alamadık.
Granja Forrester, Raeburn, Verity?
Forrester Grange, Raeburn, Verity?
Alguém de nosso grupo é um assassino e até que saibamos por que assassinaram o Sr. Raeburn e, possivelmente, Verity Hunt...
Grubumuzdan biri katil ve Bay Raeburn'le, belki de Verity Hunt'ı niçin öldürdüklerini anlayana kadar- -
" Assombrado por Verity, desesperado pela verdade.
" Verity, aklımdan çıkmıyor. Gerçeği bilmek istiyorum.
Você, talvez, encontrou-se com Verity em algum lugar?
Belki de Verity'yle bir yerde karşılaştınız?
Você contou a ela sobre Verity?
Ona Verity'den söz ettiniz mi?
Sim, Sydney me contou sobre Verity Hunt e, sim, suponho que há uma semelhança.
Evet. Sydney, Verity Hunt'tan söz etmişti. Herhâlde bir benzerlik var.
Como você estava quando o Sr. Raeburn a chamou de Verity.
Bay Raeburn'ün size Verity dediği zamanki gibi.
- Talvez prefira me contar sobre Verity.
Belki bize Verity'den söz etmeyi yeğlersiniz?
Verity não parece uma ladra, pelo que tenho ouvido.
Duyduğuma göre Verity hırsızlık yapacak biri değilmiş.
Você disse que Verity cresceu pensando que seu pai tinha morrido mas suponho que ele fosse o Lorde Forrester.
- Verity'nin, babasının öldüğünü düşünerek büyüdüğünü söyledin. Peki ya Lord Forrester'ın kızıysa?
Quando sua mãe morreu e Verity completou 21 anos, meu tio mudou seu testamento em favor dela porque ela era sua única filha.
Verity, annesi öldüğünde ve 21 yaşına girdiğinde amcam vasiyetnamesini onun lehine değiştirdi. Çünkü tek çocuğu oydu.
Verity deve estar morta.
Verity'nin ölmüş olması gerek.
Você, por acaso, lembra-se de Verity usando um medalhão no pescoço, como ela estava na fotografia?
Verity'nin, bir kolye takıp takmadığını hatırlıyor musunuz? O fotoğrafta olan gibi bir şey.
Ele adivinhou quem eu era, porque Verity contou a ele sobre mim.
Kim olduğumu tahmin etmişti, çünkü Verity benden söz etmiş ona.
Perguntei ao meu pai, aquele campeão da justiça, seu amigo, para ajudar - não a mim, mas para encontrar Verity.
Babamdan, o adalet şampiyonundan, sizin dostunuzdan yardım istedim. Kendim için değil, Verity'yi bulması için.
Ontem à tarde... de pé sobre as pedras novamente... eu senti que Verity estava lá.
Dün öğleden sonra o kayalıklarda dururken. Verity'nin orada olduğunu hissettim.
- Verity.
- Verity.
O nome...
Ve o ad, Verity.
Verity quase me deixa louco.
Beni delirtiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]