Translate.vc / Português → Turco / Via
Via tradutor Turco
7,541 parallel translation
Dirijam-se para a Via Láctea.
Samanyolu'na sapın.
Não via uma mulher há tanto tempo.
Uzun süredir bir kadın görmüyorum.
Quando tinha a tua idade, comprávamos revistas para as minhas irmãs, onde eu via lingerie ou fatos de banho...
Senin yaşındayken... kız kardeşlerime dergiler alırdık... iç çamaşırı ya da mayo...
Na 9ª para a Hamilton e para a Via Rápida.
9'dan Hamilton'a ve çevre yoluna.
Desde que tinha nove anos e faltava à catequese para ver a minha equipa jogar, via pelo menos três jogos por semana.
Dokuz yaşında, pazar okulundan sonra OB'nin maçlarını izlemeye gittiğimden beri Haftada en az 3 maç izlerim.
Podemos, se o piloto deixou o interruptor de ligação via satélite ligado.
Pilot, uydu bağlantısını açık bırakmışsa yapabiliriz, evet.
E não era só o via, mas também o que ouvia.
Sadece görmüydu sayıları, duyuyordu onları.
Voltei a ver o meu pai, já não via há muito.
Babamlada konuşmuyorum, uzun zamandır görüşmüyoruz.
Era a primeira vez que via uma.
Hayatımda ilkez Glock gördüm.
- Já não te via à um tempo.
- Görünmüyorsun ortalıkta.
Bem, eu já não o via à uns dias e, eu estava a pensar... se ele teria ido dormir a casa de um amigo, ou... talvez tenha ido de férias, mas se foi, deveria ter-me dito.
Pekala, Onu bir kaç gündür görmedim. Merak ediyordum da... Eğer arkadaşının evine uyumaya gittiyse ya da tatile falan gittiyse, ki gitseydi bana söylerdi.
Há quanto tempo não te via?
Seni gördüğümden beri ne kadar geçti?
Era a primeira coisa que se via quando se abria a porta da frente.
Giriş kapısını açınca ilk gördüğünüz o olurdu.
Os sensores de movimento são encaminhados via o meu telemóvel por uma rede sem fios 802.11g de 64 giga hertz.
Bir 802.11g, 64 gigahertz KABLOSUZ ile hareket sensörleri, akıllı telefon Aracılığıyla cihazı yönlendiriyor.
Há muito tempo que não te via.
Yüzünü gören cennetlik.
Via-a nas minhas aulas e assim, mas não passava disso.
Sınıftayken görüyordum ama hepsi o kadar.
Via que o James King é uma grande bosta
O James King bok herifin teki
Eu via-a, pelo menos uma vez por mês.
En azından ayda bir onu gördüm.
O meu pai, alguém que via ocasionalmente nos almoços de domingo...
Babam da, Pazar günü akşam yemeklerinde nadiren gördüğümüz biriydi.
Porque todas as vezes que via a tua cara pensava em todas as más decisões que tomei na minha vida.
Çünkü ne zaman suratını görsem hayatımda aldığım onca yanlış karar aklıma geliyor.
Há uma porta de manutenção, extremo norte da via, um nível abaixo.
Bir bakım kapısı var, rayın kuzey ucunda, bir kat aşağıda.
com isso acedes a um terminal, e tens uma linha de comando? acedes via internet e transferes o dinheiro.
Terminalı sızıp, giriş yaptın ve ağa girerek hesabımı doldurdun
- Dawei, Não te via à muito.
- Uzun zaman oldu.
Subia as escadas, via o sangue na parede e pensava nele, porque eu costumava esmurrar as paredes.
Merdivenlerden çıkıp sinirim tepemde o duvarları görünce onu düşünüyordum çünkü hep o duvarları yumruklardım.
Via-se que ela era uma pessoa humilde, mas tinha sido apanhada uma situação tramada.
Alçak gönüllü biri olduğunu görebiliyordum ama kötü bir durumun içine düşmüştü.
As coisas que começam pelo mal fortalecem-se por via do mal.
Kötü başlayan işler güçlenir kötülükle.
Claro, mas por via das dúvidas, que tal apostar numa teoria científica em vez de apostar no São Pedro às portas do Céu?
Elbette, ama bir bahis yapacaksan neden Aziz Peter ve inci gibi beyaz kapıların aksine bilime basmıyorsun paranı?
O duplo do Huggins via-se?
Huggins dublörlü müydü?
Levem-me à Via Veneto!
Beni Via Veneto'ya götürün!
Temos de estabelecer contacto via rádio.
İlk yapmamız gereken, tekrar telsiz bağlantısı kurabilmek... Çan'dan yüzeye.
- Estabelecer contacto via rádio...
Çan'dan yüzeye. Gemi batmış. Telsiz bağlan...
O meu nome foi anunciado, subi ao pódio... Estava a falar para o público, mas não o via.
İsmim okundu ve kürsüye çıktım... insanlara hitap ediyordum ama onları görmüyordum.
Via uma data de coisas assustadoras.
Gözümü kapatınca korkunç şeyler görürdüm.
Era a escola onde via as minhas amigas todos os dias.
Burası her gün arkadaşlarımı gördüğüm okuldu.
Sempre que a via, ela perguntava-me : "Então, onde está o meu pai?"
Onu her gördüğümde bana "Babam nerede?" diye soruyordu.
Pensava que não te via outra vez.
Senin tekrar göreceğimi düşünmezdim.
Pensava que nunca mais te via outra vez.
Seni tekrar göremeyeceğimi sandım.
Há anos que não via comida assim nesta casa.
Bu evde hiç böyle yemek görmedim.
Quando eu era uma criança, mal a via.
Çocukken o kadar az gördüm ki.
Estávamos parados num engarrafamento na via rápida.
Yolda trafikte sıkışmış durumdaydık.
E só se via quando o eléctrico passava por ele, juntamente com um punhado de outros carros de filmes.
Bir grup başka araba fotoğrafıyla birlikte sadece tramvayla önünden geçerken görebiliyordunuz.
Não te via desde que tinhas esta altura.
Dostum, seni son gördüğümde şu kadarcıktın.
Assim, apresentei os pormenores do seu caso como os via...
Davasındaki ayrıntıları görür görmez şekillendirdim.
Via as coisas de forma diferente.
Her şeyi farklı görüyordu.
Da forma que eu via... pontapeie qualquer pedra e eventualmente um desperado irá rastejar e espetar-lhe uma faca no coração se nele existir um dólar.
Bana göreyse, her taşın altı karşılığında para alacak olsa hemen kalbine bir hançer saplayacak gözü dönmüş kişilerle doluydu.
Construirão uma via-férrea.
Bir demiryolu yapacaklar.
Uma via-férrea para a lua.
Aya giden bir demiryolu.
De acordo com os primeiros testemunhos via radio, foi uma bomba.
- Gaz yüzünden mi patlama yaşanmış? Telsizden gelen ilk bilgilere göre bomba yüzündenmiş.
- Não via disso desde...
- O zamandan beri görmemiştik...
Não te via há uns tempos. Estás bem?
Bir süredir seni görmüyordum.
Não a via há dois anos.
Onu iki yıldır görmüyordum.