Translate.vc / Português → Turco / Vive
Vive tradutor Turco
12,526 parallel translation
Vive a senhora Conhecida por Jade
# Yaşarmış Jade isminde bir hanım
Sabes como se diz, "Vive depressa, morre jovem".
Ne derler biliyorsun, hızlı yaşarsan genç ölürsün.
Eu não sei onde é que ele vive.
Ben... Ben nerede yaşadığını bilmiyorum.
Ninguém me trata assim e vive.
Bana böyle davranan kimse sağ kalamaz.
Vivi durante muitos, muitos séculos, e quanto mais tempo a minha espécie vive, mais difícil somos de matar.
Uzun yüzyıllardır hayattayım. İnsanlarım ne kadar uzun yaşarsa öldürülmeleri de o kadar zor olur.
Um ex-FDI que agora vive em Williamsburg.
Şu an Williamsburg'de yaşayan eski bir İsrail ajanı.
O meu pai nem sequer vive nesta casa.
Babam bu evde bile yaşamıyor.
Como é que se vive com uma coisa assim dentro de ti?
İçinde böyle bir şey ile nasıl yaşıyorsun?
Então tu escolhes quem vive e quem morre?
- Kimin ölüp, kimin yaşayacağına sen mi karar veriyorsun?
A outra vida que vive nas sombras da minha vida.
Benim hayatımın gölgesinde yaşayan diğer hayat.
Mas não vive no topo da cadeia alimentar.
Ama besin zincirinin en tepesinde değilsin.
Um parasita que vive dos outros.
Belki asalak gibi diğerlerinden geçiniyordu.
Nesse caso um ex-fuzileiro. Acho que a pessoa que cometeu isto, retirou-se e vive fora das normas da nossa sociedade.
Bir önceki cinayette suçu işleyen kişi içine kapanık ve toplum kurallarının dışında yaşayan biri.
- Vive mais alguém lá? - Sim.
Orada başkaları da yaşıyor mu?
A criatura que vive aqui sente o cheiro de sangue.
Burada yaşayan yaratık kan kokusunu alabiliyor.
Vive em St. Petersburg.
St. Petersburg'lu.
Sei que a escuridão vive dentro de ti, Emma, mas imploro-te, por favor, não procures vingança.
Karanlığın içinde yaşadığını biliyorum, Emma ama sana yalvarıyorum. İntikam isteme.
Vai para casa, vive a tua vida.
Evine git, hayatını yaşa.
Ele vive?
- Yaşıyor mu?
Wessex vive e respira, Wulfhere.
- Wessex yaşayıp nefes alıyor Wulfhere.
Esta cidade vive de um equilíbrio delicado.
Bu şehirde hassas bir denge var.
Vai. Vive um pouco.
Dışarı çık, biraz eğlen.
Ele vive cá há quase um ano?
Neredeyse bir senedir burada yaşıyor.
Quem vive assim?
Yani kim böyle yaşar ki?
Já sabemos quem vive lá?
Orada kimin yaşadığını öğrenebildik mi?
Senhor, o Chao, vive aqui?
Bayım, Chao burada mı yaşıyor?
- Vive sozinha.
Yalnız yaşıyor.
Vejam a forma como ele vive.
Yaşadığı şekilde içine bak.
Vive em Sidon com a mãe.
- Annesiyle Sidon'da yaşıyor.
- Há quanto tempo vive aqui?
- Ne kadardır burada yaşıyorsun?
O meu pai é um bêbado nojento que vive na Irlanda, mas tu tens um pai perfeitamente normal.
Benim babam İrlanda'da yaşayan kokuşmuş bir sarhoş. Ama senin gül gibi bir baban var.
Ei, algum polvo vive aqui?
Burada bir ahtapot mu yaşıyor ya?
E claro, em "O Complexo de Portnoy" tens o... tipo que vive perto da água...
Hem "Portnoy'un Şikâyeti" adlı eserde suya yakın yaşayan bir karakter var...
Além do mais, ele vive distante, na Terra.
Üstelik Son Goku dünyada ve buradan oldukça uzakta.
Samoset vive mais ao norte.
Samoset, kuzeyde yaşıyor.
O que vive, morre.
Yaşayan her şey gün gelir ölür.
Ele vive?
Yaşıyor mu?
A Beckett tem razão, não podemos lutar contra um inimigo que vive na sombra
Beckett haklı. Yüzü olmayan düşmanlarla gölgede savaşamayız tabi ışığa çıkarmazsak.
Vive a três bairros daqui.
Üç blok aşağıda yaşıyor.
Alguém que vive há 4 mil anos deixa rastos.
4 bin yıldır hayatta olan biri mutlaka arkasında biz iz bırakmıştır.
Você sabe que o garoto zumbi vive na sua casa, usa seu chuveiro, comendo seus froot loops.
Ve defalarca benim ayak saplama. Bunu zombi duş beyin çocuk oyuncak farkında mısın , Senin teknenin içinde banyo, evinde yaşıyor Senin Froot döngüler yeme.
Um vive, o outro morre.
Biri yaşar, biri kalır.
- Ele ainda vive.
- Yaşıyor.
É Deus que decide quem vive.
- Kimin yaşayacağına karar veren Tanrı'dır.
O Oswald gere a quinta, vive aqui perto.
- Oswald çiftliği yönetir, yakınlarda yaşıyor.
Pelo que vejo, vive bem demais.
- Gördüğüm kadarıyla çok iyi yaşıyor.
Mas ela está. Ela vive em todos os Negros.
O, bütün Karanlık Olanlar'ın içinde yaşıyor.
Com certeza. Vive fora da cidade.
Aynen öyle.
Onde vive?
Ev nerede?
O tipo de "Super-Homem" vive aqui?
Süpermen'deki adam burada oturuyormuş!
Ela vive no seu inferno pessoal.
O zaman kendi özel cehenneminde.