English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Português → Turco / Walkman

Walkman tradutor Turco

112 parallel translation
" Há rádios portáteis Sony
" Sony walkman ve kulaklıklar
- Partiste o meu Walkman.
- Walkman'imi kırdın.
onde está a minha cassete dos Pretenders ela está no meu walkman usei-a para fazer a minha ginástica
PreRegiment'ın kasedi nerede? Walkman'imin içinde. Onunla aerobik yapıyordum.
Ganhaste o teu walkman ao assinares a revista Time?
Lanet olsun. O Walkmani de nerden buldu? Time dergisine üye mi oldun yoksa?
Alguém roubou o meu Walkman e 10.000 pesetas do Osvaldo.
Birisi kaset çalarımı çalmış. Osvaldo 10,000 peseta arıyordu.
- O meu Walkman.
- Kaset çalarım.
A minha música, o meu walkman, a mala com a muda de roupa, a maquilhagem.
Kasetlerimi, Walkman'imi, gece eşyalarımın olduğu çantamı... Makyaj çantamı.
Uma vez, consegui um Walkman por cinco dólares.
Bir keresinde 5 dolara Walkman satın aldım.
Se eu não o fizesse, o Al ainda vinha de Walkman.
Ben tavrımı koymasam Al hala walkman takıyor olurdu.
- Um walkman.
Kişisel teyp.
Mas estou aqui, onde tentaram matar-me, o meu autocarro capotou, parti o walkman e fui atropelado por um camião.
Bunun yerine, tarafından soyuldum, ateş edildim, 20 takla atan bir otobüsteydim, baştan aşağı cam kırığına bulandım - - Walkman'ımı kırdım, James Brown kasetim kayboldu ve dev bir kamyona çarpıldım.
Devolve-me o walkman.
Walkmanimi geri ver.
Um Walkman, para um homem que anda.
Walkman. Yürüyen bir adam için.
Um walkman!
Bir volkmen!
E prometeu ao grupo não usar o walkman nas sessões!
- ve gruba, bir daha grup içinde walkman dinlemeyeceğine dair söz verdi - - Teşekkürler, Dr. Clark.
- A primeira pessoa que disse uma palavra perde, ok?
- Walkman'imi aldı. - Tek kelime eden kaybeder.
Vou a calmarlas. Estivemos fazendo guerras de walkman todo o mês.
Bütün ay Walkman savaşı yaptık.
Estás com um Walkman.
Walkman'den dinliyorsun.
Por que raio achas que lhe chamam Walkman?
Walkman ne işe yarar sanıyorsun?
Devolves-me o meu walkman!
Walkmanimi geri vereceksin!
Eu nunca te pedi o walkman.
Onu hiç almadım.
Tu emprestaste-me o teu walkman!
Walkmanini aslında ben almıştım!
Ou, ali, o walkman.
Yada Walkman'in olabilir.
Hyun-woo, me dê o...
Young, walkman'i versene.
Mamãe, quero comprar um walkman.
Anne walkman almak istiyorum.
Não pegarei nesse walkman nunca mais.
Bu walkman'e bir daha elimi sürmem.
Se o fizeres, dou-te o walkman que estás sempre a pedir.
Eğer giyersen benden sürekli istediğin o Walkman'i sana vereceğim.
- E que é meu!
- O Walkman benim zaten.
E, a propósito, o walkman estava partido quando mo deste.
Hey bu arada, o Walkman bana verdiğin zaman bozuktu.
Às vezes, subo a casa da árvore com o meu walkman... faço uma ganza e oiço Peter Frampton.
Bazen çocukların ağaç evine tırmanıp Walkman'imi takıp, esrar içerek Peter Frampton'ı dinliyorum.
- Eu vou comprar um walkman.
- Benimkinin yarısıyla walkman alacağım.
Largue o Walkman.
Walkman'i bırak.
Estava toda a gente a falar devagar, como quando o Walkman está a ficar sem pilhas.
Herkes çok yavaş konuşuyordu, walkman'deki pillerin bitişi gibi.
Não te dei um walkman?
Dinle diye walkman verdim ya!
Auscultadores!
Walkman!
"nem auscultadores..."
"Walkman yasak..."
receptor e gravador disfarçados como um walkman.
Alıcı ve kaydedici saklandı. bir walkman'in içine, bir verici.
Esse leitor portátil torna-a inabordável.
Walkman yüzünden kimse sana yaklaşamıyor.
Suponho que não haja um Clube... de Hora de almoço com Leitura e Música a que possa associar-me?
Öğle yemeğinde kitap okuyup Walkman dinleyenlerin kurduğu bir kulüp yoktur değil mi?
Não vejo como possa prejudicar alguém ao ler um livro ou a ouvir música.
Onun kitap okumasının ya da Walkman dinlemesinin kimseye zararı olduğunu sanmıyorum.
Sim, dois "gold runs", material de campismo e um "walkman".
Evet. İki Altın Koşu. kamp malzemesi, walkman.
Disse-lhe para deixar o walkman em casa.
Sana Walkman'i eve götürmeni söyledim.
Agora não o gastes todo num walkman todo apinocado.
Gidip de hepsini işe yaramaz kayıt cihazlarına harcama.
- É o meu novo walkman.
- Benim yeni Walkmanim.
- É só o meu novo walkman.
- Sadece yeni Walkmanim.
- Walkman.
- Walkman.
Desculpa pelo walkman.
Walkman için üzgünüm.
O que se passa?
- Ne oldu? - Walkman'imi ne yaptığımı merak ettim.
Não sei o que fiz ao meu walkman. Pensava que o tinha deixado aqui.
Buraya bıraktığımı sanıyordum.
Talvez seja por isso que tens de usar um walkman.
- Belki o yüzden walkman takıyordun.
Queres que segure no walkman?
Volkmenini tutmamı ister misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]