Translate.vc / Português → Turco / Waterloo
Waterloo tradutor Turco
129 parallel translation
- De Waterloo, futebol ou de chá
- Waterloo kupası mı, futbol mu?
Nas costas tem a Batalha de Waterloo
Waterloo Savaşı vardı sırtında
O Duque, como todos sabem... foi o rapaz que derrotou Napoleão, em Waterloo... e tornou-se um herói da história universal.
Dük, Waterloo'da Napolyon'u bozguna uğratan ve şampiyonluğunu elinden alan adamdı.
O Sr. Craig marcou um ponto ao citar as declarações de Wellington... a respeito da Batalha de Waterloo.
Bay Craig, Wellington'ın Waterloo hakkındaki gözlemini alıntılamış.
Infelizmente, o Sr. Craig não compreendeu que os tempos mudaram... desde Waterloo.
Belli ki Bay Craig, Waterloo'dan beri zamanın değiştiğinin farkında değil.
É a data da Batalha de Waterloo.
Waterloo Savaşı'nın tarihi. İyi geceler.
- O meu pai esteve em Waterloo.
- Babam Waterloo savaşındaymış.
Ringo, esta é a arma com que o meu avô combateu em Waterloo! Apanha-a!
Büyük babam bu silahla Austerlitz'de savaşmış.
É Waterloo.
Waterloo savaşı.
Quando ela me disse o apelido dela. Era a combinação do cofre.
Bana lakabını söyleyince şifre Waterloo savaşının tarihi.
Ficar sentado na sala de espera do Waterloo.
Waterloo bekleme odasında otururken.
Um ano antes de Waterloo.
Waterloo'dan bir yıl önce.
Sabe onde fica Waterloo, não sabe?
Waterloo'nun nerede olduğunu biliyorsun değil mi?
Peço ao Marechal Blucher para vir para Waterloo à uma hora.
Mareşal Blucher'ın saat 1'e kadar Waterloo'ya varmasını rica ediyorum.
"Acho que encontrou a sua Waterloo" pois estava preso no cimento.
"Kendi Waterloo savaşınızla tanıştınız", dedim.
- Após um breve exílio em Elba, voltou a França e iniciou a Guerra dos Cem Dias, até ser derrotado em Waterloo.
- Elba'da kısa bir sürgünden sonra Fransa'ya gitti ve Yüz Gün Savaşları başladı. Waterloo'da yenilinceye dek sürdü.
Usou esta tiquet de conta de restaurante em Waterloo como marcador, não usou?
Waterloo'da yediğimiz yemeğin faturasını kitap ayıracı olarak kullanmışsın, değil mi? Mükemmel, Watson.
Na noite de 23 de Maio, combinara encontrar-se com o Sr. Phelps em Waterloo, para apanharem o trem das 23 horas juntos?
23 Mayıs gecesi Bay Phelps ile Waterloo'da karşılaştığınızda 11 : 00 trenine binmeyi mi kararlaştırmıştınız?
Julgo que um policial me conduziu até Waterloo onde por mera sorte encontrei o Dr. Ferrier, que vive perto de nós e ia apanhar o próximo trem.
Şansımın iyi olduğuna inanıyorum bir polis memuru beni Waterloo'dan götürdü. Bize yakın oturan Dr. Ferrier ile sonraki trende karşılaştım.
Encontremo-nos á uma, por baixo do relógio da estacão de Waterloo.
Waterloo İstasyonu'ndaki saatin altında, saat 1 : 00'de buluşalım.
Ele encontrou o seu Waterloo.
Kendi Waterloo'sunu buldu!
Dançámos a mamushka em Waterloo.
Waterloo'da Mamushka dansını yaptık.
Waterloo, a minha maior batalha.
Waterloo, en büyük savaşım.
Napoleão deu um ultimato depois de Waterloo?
Napolyon, Waterloo'ya ültimatom verdi mi? ÇN : Waterloo :
Deixa para lá isso.É demasiado fácil! E que tal as próprias botas Wellington, usadas mesmo por Wellington, no dia em que ganhou a batalha de Waterloo?
Peki ya Wellington Dükü'nün Waterloo savaşını kazandığı gün giydiği çizmeye ne dersin?
Lady Elizabeth gostaria das próprias botas Wellington, usadas pelo Duque de Wellington no dia em que ganhou a batalha de Waterloo.
Leydi Elizabeth, Wellington Dükü'nün Waterloo savaşını kazandığı gün giydiği çizmelerin hakikisini istiyor.
Os Ingleses chegaram a Waterloo.
İngilizler, Waterloo'ya köprü kurmuşlar. Güzel!
Ele vai intervir miraculosamente e enviar-nos uma grande vitória... neste campo de Waterloo.
Tanrı, mucizevi bir şekilde müdahale edecek ve bu Waterloo meydanında muhteşem bir zafer nasip edecektir.
Desde que o imperador Napoleão ganhou a batalha de Waterloo.
İmparator Napolyon'un Waterloo Savaşını kazandığından beri.
Imagina se Wellington tivesse morrido antes da batalha de Waterloo - seríamos todos franceses.
Mesela, eğer Wellington Waterloo Savaşından önce ölseydi hepimiz Fransız olurduk.
- Waterloo?
- Waterloo mu?
Imagine : vamos até a estação Waterloo, pegamos um trem... e em três horas estamos em Paris para passar o fim-de-semana.
Şunu hayal edin. Waterloo istasyonuna gidiyoruz. Hemen bir sonraki... trene biniyoruz ve üç saat sonra hafta sonu için Paris'teyiz.
Tínhamos os uniformes de papel prontos... ... e depois apareceu este filme, Waterloo.
Kağıt üniformalar ve her şey hazırdı sonra bu Waterloo filmi çıktı.
- Bem, Krusty, este é o teu Waterloo.
- Peki, Krusty yolun sonuna geldin.
Vou cantar uma música Sobre uma batalha chamada Waterloo
# Size Waterloo denen savaşın # # şarkısını söyleyeceğim #
Têm lá uma marca de cigarros com o nome Dien-Ben-Phu. Foi a sua Yorktown, o seu Waterloo.
DEVAM EDİYORLAR
- Comparativamente com o quê? Com os Escoceses em Culloden? Com os Ingleses em Bunker Hill?
Culloden'deki İskoçlara, Bunker tepesindeki İngilizlere Waterloo'daki Fransızlara göre mi?
Plano, triste, sombrio.
- Waterloo?
O meu papá era um soldado, senhor.
Waterloo'da öldü.
Ele caiu em Waterloo. Lamento ouvir isso.
Bunu duyduğuma üzüldüm.
Seguindo a morte prematura de Sua Excelência, o Governador da Ilha Coventry, sabemos que o posto será oferecido ao ilustre veterano de Waterloo, o Coronel Rawdon Crawley.
"Coventry Island valisinin zamansız ölümünün ardından bu görevin, Waterloo gazisi Albay Rawdon Crawley'e önerildiğini duyduk."
- Dominique.
- Bana, Waterloo derler.
- Chama-me Waterloo.
- Neden?
Venha aqui, Waterloo.
Buraya gel, Waterloo.
Amanhã vais ao escritório, Waterloo.
Yarın ofise gideceksin Waterloo. - Hayır.
Está na hora, Waterloo.
Gitme zamanı Waterloo.
Foste muito desajeitada, Waterloo.
Biliyorum, zor olmuştu Waterloo.
Quando compreendeste que Waterloo estava comigo?
Waterloo'nun benimle bağlantısını nasıl anladın?
- E com o pai de Waterloo?
- Ve Waterloo'nun babasıyla?
E quando houve a batalha de Waterloo...
Ve Waterloo'yla karşılaştığında yok oldu.
Até que nos entregue seu próprio Waterloo.
Waterloo'yu verene kadar beklemeliyiz.