Translate.vc / Português → Turco / Yap
Yap tradutor Turco
288,881 parallel translation
Ele está a brincar.
Şaka yapıyor.
O que estás a fazer?
Ne yapıyorsun?
Tu és o produtor que os contratou.
Evet, sen. Onları ayarlayan yapımcı sensin.
Ele é um dos produtores.
Evet. Program yapımcılarından biri.
O que vão fazer agora?
Ne yapıyorsunuz?
Estás a brincar, porra?
Şaka mı yapıyorsun?
O que vais fazer esta sexta-feira?
Hatta cuma ne yapıyorsun, buralarda mısın?
Fazem sempre isto.
Bunu hep yapıyorlar.
Vais ficar com a cara suja de molho.
Suratın yapışkan sos içinde kalacak. Hiç sevimli değil.
Façam-me um favor.
Bana bir iyilik yapın.
Vocês fazem exercício?
Selam. Egzersiz yapıyor musunuz?
Estou a brincar.
Şaka yapıyorum.
Ouve o que estará aquele tipo a fazer?
Baksana, sence oradaki adam ne yapıyor?
Parece que está a fazer ioga.
Yoga yapıyor sanki.
Quando me zango, digo só : "Porque tens de ser assim?"
Ben sinirlendiğimde "Neden böyle yapıyorsun ama?" diyorum.
É a Lisa. É maquilhadora.
Makyajımı yapıyor.
Estás a brincar?
Şaka mı yapıyorsun?
Ela cozinha muito bem.
Lezzetli yemekler yapıyor.
Basicamente, é isso que faço.
Aşağı yukarı bunu yapıyorum.
Como fez aquilo?
Bunu nasıl yapıyor?
Foi o que disse o produtor.
Yapımcın öyle söyledi.
O que se passa aqui?
Ne yapıyorsun?
Vi-o nos bastidores a fazer alguns truques.
Sahne arkasında numara yapıyordun.
- Denise, o que estavam a fazer?
- Denise, yukarıda ne yapıyordunuz?
O que fazem aqui?
Burada ne yapıyorsunuz?
- O que estão a fazer?
- Ne yapıyorsunuz?
Eu sigo as instruções no frasco.
Şişenin arkasında yazanı yapıyorum.
Trouxemos o trabalho para a festa.
Partide iş muhabbeti yapıyoruz.
O que vais fazer esta noite?
Bu akşam ne yapıyorsun?
Queres fazer massa e vemos o filme em tua casa?
Sende makarna yapıp filmi izleyelim mi?
Faz isto.
Böyle yap.
- Estou a fazer bem?
- Doğru yapıyor muyum?
O meu amigo é o DJ.
Arkadaşım DJ'lik yapıyor.
És o DJ!
Sen DJ'lik yapıyorsun!
É só para avisar que ouço tudo o que dizem e parece-me que estão a ter uma conversa bastante íntima.
Haberiniz olsun millet, söylediğiniz her şeyi duyabiliyorum ve özel bir konuşma yapıyorsunuz gibi geldi.
Tenho dias livres. Tenho feito muitos puzzles e visto muita televisão.
Boş günlerim oluyor, sürekli puzzle yapıyorum, televizyon izliyorum.
- Em que estás a trabalhar?
- Sen neler yapıyorsun?
- Tenho um programa com o chefe Jeff.
- Şef Jeff'le bir program yapıyoruz.
- Um dia ficaram a filmar até tarde.
- Gece geç vakitlerde çekim yapıyorlarmış.
Estávamos a filmar aqui perto.
Ne haber? Yakında çekim yapıyorduk.
Nós fazemos tudo juntos.
Gerçekten her şeyi birlikte yapıyoruz.
Não fazemos nada.
Her şeyi birlikte yapıyor sayılmayız.
O meu produtor falou comigo durante o intervalo.
Reklam arasında yapımcım benimle konuştu.
Um leva-a a uma deliciosa paelha e lagosta da ilha de Formentera.
Bir seçenek seni Formentera Adası'nın ıstakozuyla yapılmış paella'ya götürecek.
- O que estás a fazer?
- Ne yapıyorsun?
O bloco de Los Angeles foi agendado para Rendição Total.
Los Angeles bloğunun tam teslim ayarlaması yapıldı.
Mantenham as patrulhas padrão e actualizem novidades nas suas localizações.
Standart takip yapın ve güncel konumlarını bildirin.
Porque estão a fazer isso?
Bunu neden yapıyorlar?
O que... o que está a fazer?
Ne yapı... ne yapıyorsun?
Largue a sua arma, faça-o agora mesmo.
Silahlarınızı bırakıyorsunuz, bunu hemen yapıyorsunuz.
- Fizeste sim.
- Yapıyordun.