Translate.vc / Português → Turco / Yaz
Yaz tradutor Turco
65,535 parallel translation
Vão cantar sobre nós nos próximos mil anos.
Bin yıl boyunca bize yazılan şarkılar söylenecek.
E nem sequer é verdade.
Tembel işi boktan bir yazı ve hiç doğru değil.
Nem sempre sairá coroa.
Hep yazı gelmeyecek.
Vais ver-te num dia quente e húmido de verão a cozinhar nesse calor.
Kendini sıcak, nemli bir yaz gününde o nemli sıcakta pişerken bulacaksın.
Isso que fizeste não dura muito, muito menos no calor do verão
Çünkü bu her neyse, fazla sürmez özellikle sıcak bir yaz boyunca.
A vergonha, sonha com génios, foi o que te impediu de cair do telhado a tempo de chegar à América.
Yazık, "I Dream of Genie" Amerika'ya varmana yetecek kadar süre bir çatıdan atılmanı engelleyen şeydi.
"Infelizmente, Derek e a cria foram mortos por um relâmpago um ano e um dia depois do nascimento."
"Ne yazık ki Derek ve bufalosu doğumundan bir yıl sonra şimşek çakması sonucu öldüler."
- Não lhe dei uma oportunidade.
Orada şansımı denemedim. Yazık.
É uma pena que a sua vida seja desperdiçada na forca.
Senin gibi bir kadının dar ağacında heder olduğunu görmek ne yazık.
Este artigo era escrito por "Iris West-Allen."
Eskiden Iris West-Allen yazıyordu.
Sou melhor com as ferramentas de escrever.
Yazı araç gereçleriyle aram daha iyidir.
Aposto 100 dólares desta Terra.
Bu dünyada 100 dolar neyse ondan yaz işte.
Infelizmente, o município negou o meu pedido de um scanner de imagens 3D que agilizaria o processo.
Ne yazık ki eyalet yönetimi, 3D görüntülü tıbbi tarayıcı talebimi reddetti. - O olsaydı işimiz kısalırdı.
O meu nome estava ali, mas já não está.
Eskiden benim adım yazıyordu ama artık öyle değil.
- Perfeitamente. De agora em diante, sempre que eu olhar nos teus olhos azuis com um pouco de cinzento, como uma tempestade de Verão, e tu beijares os meus lábios... A única coisa que vou pensar é como vou inspirar melhor esse teu cérebro lindo e sexy.
- Şu andan itibaren ne zaman o yaz fırtınası gibi, gri benekli masmavi gözlerine dudaklarımı öpmeye gelirken bakarsam düşündüğüm tek şey, o güzel ve ateşli beynine nasıl ilham verebileceğim olacak.
Mas considerando que Lucifer e eu temos um passado acidentado, temo que ele não acreditará em mim.
Fakat Lucifer ile olan çalkantılı geçmişim yüzünden ne yazık ki bana güvenmeyecek.
Escreve isso também.
Onu da yaz.
Foram "Os Mais Procurados pelo FBI" em 2011, depois morreram num tiroteio com a policia em Ankeny, Iowa.
2011 yılında FBI'ın en çok arananlar listesine girmişler. Sonra Ankeny, Iowa'da polisle çatışırken öldükleri yazıyor.
Mas infelizmente, tem havido alguns percalços.
Ne yazık ki bir kaç aksilikle karşılaştım.
É pena para esse tipo.
Adama yazık olacak.
O Grimoire Negro está escrito em druida antigo.
Black Grimoire çok eski bir Druid dilinde yazıldı.
Vão contar histórias sobre mim.
Hakkımda hikayeler yazılacak.
Não, não vão.
Hayır yazılmayacak.
"O rei dos caçadores de Baton Rouge"? Sabia.
Ne yazık ki biliyorum.
Estive a escrever meu relatório...
Raporumu yazıyordum.
Mas diz aqui... "Um de entre nove sujeitos testados foi curado".
Burada 9 hastadan 1'i iyileşti yazıyor.
Bom, digo... Tipos como nós, não somos bem o tipo de pessoas Sobre quem escrevem nos livros de História, sabes?
Yani bizim gibi insanlar tarih kitaplarına yazılacak tipte insanlar değil.
Nada de bruxas aqui, infelizmente.
Ne yazık ki burada hiç cadı yok.
Aqui diz que posso passar informações para outras agências, se for apropriado.
Burada gerekliyse diğer kurumlarla bilgi paylaşabileceğim yazıyor.
Só preciso que assine aqui, onde diz "nome da vítima".
Şurayı imzalamanı istiyorum Kurbanın ismi yazılmış yere.
Desculpe, não sei porque é que eles têm isso aí.
Bunun için üzgünüm. Neden öyle yazılmış bilmiyorum.
Precisamos de autorização por escrito.
- Yazılı onam vermen gerekiyor.
Gostaríamos de lhe pedir que passasse pela esquadra para assinar o depoimento a confirmar o que nos disse.
Merkeze gelip söylediklerini yazılı ifaden olarak imzalamanı istiyoruz.
Basicamente, diz que se estiver a mentir, vai para a prisão por perjúrio.
Kabaca, eğer yalan beyanda bulunursan yalancı şahitlikten hapse gireceğin yazıyor.
- Todos os ataques aconteceram no verão.
- Tüm saldırılar yaz aylarında olmuş.
Bem, eu... Pesquisei no google.
Yazılımı nasıl yüklediğini anlat bize.
Descarreguei o programa e tinha um instalador, carreguei naquilo e instala sozinho, não tive que fazer mais nada.
'Web kamerası nasıl hacklenir? ' Yazılımı indirdim.
E se eu vir algo sobre os Latimer no jornal ou em algum site, juro que te furo os pneus todas as semanas até me internarem!
Latimer'larla ilgili gazetede ya da sitede küçücük bir yazı görürsem yeminim olsun, bir yere kapatılana kadar her gün arabanın tekerleklerini şişlerim.
Estou a ligar-lhe para dizer quem instalou o spyware.
- Alo ben bilgisayardaki yazılımı yükleyen kişiyi söylemek için aramıştım.
Então, admites ter instalado o spyware no computador da Trish Winterman?
Trish Winterman'ın bilgisayarına bir yazılım yüklediğini itiraf ediyorsun o halde?
Não podemos acusá-lo por instalar um spyware num computador.
Birinin bilgisayarına yazılım yükledi diye onu tutuklayamayız.
Por isso todos os ataques ocorreram no verão.
Saldırıların sadece yazın olma nedeni buydu demek. Senede birle sınırlandırdım.
Vou escrever a Alfredo. Vou informá-lo de que a vossa ida a Dunholm é feita por ordens minhas.
Alfred'e mektup yazıp Dunholm'a olan yolculuğunuzun benim emrim olduğunu söyleyeceğim.
O que diz?
Ne yazıyor?
O que diz aí?
Ne yazıyor?
Tem bisbilhotado a sua esposa através do computador?
Doğru tabir casus yazılım olsa gerek.
Porque iria querer fazer isso?
Kamerasına erişme imkanı sağlıyordu yazılım.
Diga-nos como instalou o spyware.
Bu yazılımla da kamerayı dışarıdan açabiliyorsun.
Certo.
Yazılım Trish'in hesabından yüklenmemiş.
Se não fizer isso até o fim do dia, irei pessoalmente procurá-lo e vou trazê-lo de volta, preso.
Uzun bir yürüyüşe çıkıp derin birkaç nefes alacaksın ardından bizi arayıp ismini bize söyleyeceksin. Senin için bilgisayara yazılım yüklemiş olan kişinin ismini.
Coloquei um spyware no teu computador
Bilgisayarına bir yazılım yükledim.