Translate.vc / Português → Turco / Zeke
Zeke tradutor Turco
657 parallel translation
ola, Como vai, Zeke?
Nasılsın, Zeke?
Estava em Santa Fé.
Santa Fe taraflarında, Zeke.
Adeus, Zeke.
Hoşçakal, Zeke.
- Ola, Zeke.
Merhaba, Zeke.
Ei, Zeke, conheces esse gordo peludo e sujo?
Zeke, biraz evvel geçen kır saçlı adam kimdi?
Windy, coloque minha bagagem com as tuas e as de Zeke, certo?
Windy, eşyalarımı seninki ile Zeke'nin eşyalarının yanına koy, olur mu?
- Díga a Zeke.
- Zeke'e söyle ben yola çıkıyorum.
Vamos, Zeke, deixe o run. Va dormir. Ja esta mesmo na hora.
-... güneşin ışıklarını yakmasını bekleyelim.
- Zeke, canta.
- Tamam.
Zeke, qué te parece Flack?
Şu Thorpe denen herif hakkında ne düşünüyorsun?
- Ola, Zeke.
- Merhaba, Zeke.
São amigos. - Tem certeza, Zeke?
- Bundan eminmisin?
Quando voce chegar a um territorio de caça nos veremos. Se não for antes.
Zeke, bir aksilik olmazsa av bölgesi civarında seninle tekrar görüşürüz.
- Zeke, vai deixar a caravana?
Zeke, konvoydan ayrılıyor mu? Evet, bayan.
Quém deixou o acampamento, Zeke?
Konvoydan kimler ayrılmıştı, Zeke?
- Zeke, por qué razão faz isso?
- Atı nasıl da kıvırtarak yürüyor, baksana. - Evet.
Zeke, qué estão dizendo de mím?
Zeke, benim hakkımda neler söylüyor?
Não quer nada comigo.
Bana karşı çok boş davranıyor, Zeke.
Zeke, ouviu este terrivel barulho?
- Zeke, korkunç kazayı duydun mu?
- Um de cada. Sou papái.
Zeke, baba oldum.
Iréi ver ónde está Zeke.
Ben gidip ihtiyar Zeke'ye bir bakayım.
- Ola, Zeke. - Ola, rapaz.
- Selam, Zeke.
Um cara fez tanta panquecas que machucou o braço.
Bir keresinde Zeke bunu yaparken kolunu kırmıştı.
Agradecemos, mas não posso aceita-los.
Çok düşünceli bir davranış Zeke, ama onun atlarını alamayız.
Voce sim é que é um velho mentiroso. Esse indio está comprando sua irmã para Coleman.
Zeke, seni yalancı düzenbaz o kızılderililer Coleman'a eş olsun diye Cameron'un kızı kardeşini satın alıyor.
Sím, tú sempre tens que te meter tudo.
Zeke, seni fare bıyıklı ihtiyar, seni!
Zeke sempre disse que as mulheres são complicadas.
Zeke kadınların daima çok tuhaf olduklarını söylerdi.
O que ele pode ter contra un homem como Thorpe?
- Zeke Thorpe gibi bir adama neden düşman olsun ki?
- Parecem Crow e Cheyenes. - Sím.
- Crow ve Cheyenne'lere benziyorlar, Zeke.
Bem, Zeke. Windy escolheu outro caminho.
Zeke ihtiyar Windy bu kez başka bir yola gitti.
Bem, Zeke, vou acompanhar os Ingram e me asseguraréi de que suas carroças cheguem bem.
Zeke, kızılderililerin köylerine dönüp dönmediklerinden emin olmak için gidip izlerine bakacağım.
Zeke, vou a saudar aos Cameron.
Gidip nasıllar diye Cameron'lara baksam iyi olur sanırım.
Por voce permitiu que voltassem?
- Zeke, neden Cameron'ların gitmesine izin verdin?
- Segue rastreando.
- Yol temiz, Zeke. Sen izcilik yap.
Depois que voce partiu, o Sr. Zeke me contóu toda a verdade sobre o Sr. Thorpe,
Sen gittikten sonra ihtiyar Zeke, Thorpe ve Flack hakkındaki....... tüm gerçeği bana anlattıl.
Dizem que Breck Coleman sabe cuidar-se sozinho.
Zeke, Breck Coleman'ın kendini koruyabileceğini söylüyor.
Zeke, esta é a faca do velho Bailey.
Zeke, bu ihtiyar Ben Griswell'in bıçağı.
Escuta, Zeke, lhes acompañharéi até o final, mas depois voltarei aquí.
Zeke, konvoyu yolun sonuna kadar götüreceğim. Ama işim biter bitmez buraya geri döneceğim.
Leve-nos. Não vou com voces.
- Bundan sonrasında yolu Zeke gösterecek.
O velho Bailey me disse que é um lugar ideal para fazer uma visita.
İhtiyar Bill Gillis orada çok ateşli... -... siyah gözlü kızlar olduğunu söylemişti. - Zeke!
- Qué? - Não irá nos deixar agora?
- Zeke, gerçekten bizi bırakmıyorsun değil mi?
Séi que não é por isso, Zeke.
Gitme nedenin bu değil, Zeke.
E agora me lembrei, tenho um presente para voce.
- Sana bir hediyem vardı, şimdi hatırladım. - Zeke, nedir?
Adeus, Zeke.
İyi geceler, Zeke.
- Ola, Zeke.
- Selam, Zeke.
¡ Zeke!
Zeke!
Fugiram, Zeke.
Kampı terk etmişler, Zeke.
Não, Zeke.
Hayır, Zeke.
- Zeke?
- Evet?
- Zeke, essa é uma pantera.
Zeke, galiba bu bir panter. Evet!
Zeke, não vai ficar para o aniversario?
Zeke, yıldönümü için kalmayacakmısın?