Translate.vc / Português → Turco / Ço
Ço tradutor Turco
1,922 parallel translation
Está óptima, está a divertir-se na mesa das crianças.
O iyi. Çocukların masasında ço eğleniyor.
Não é fácil chegar a chef mas o meu patrão é co-proprietário de um restaurante que vai abrir no Soho em breve, e parece que o emprego é basicamente meu, por isso...
Şefliğe yükselmek kolay değil ama patronum çok yakında SoHo'da açılacak lokantanın ortağı ve oradaki şeflik işi benim olacak gibi duruyor, yani...
Quanto mais horas trabalhas no sentido do benefício da co-operação, mais compartilhas os lucros.
Saatlerce çok çalışarak kooperatifin karını üretir, daha çok karı paylaşırsınız.
O CO no tecido tinha traços de naftalenos e policíclicos aromáticos.
Dokusundaki karbonmonoksitte naftalin ve polisiklik aromatik var.
Ele pediu-me para ser co-anfitriã da festa dele, e eu fiquei até depois.
Partisinde yardım etmemi istedi. Ve ben de kaldım.
- Não!
Vay orospu ço...
Queremos que sejas co-apresentadora.
Yardımcı sunucu olmanı istiyoruz.
- Co-apresentadora?
- Yardımcı sunucu? - Sen ve DALE.
Oferecem-me um aumento e posso ser co-apresentadora.
- Bana terfi ve maaşımda iyileştirme öneriyorlar. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun, WALT?
Haverá um homem co-piloto que também será o navegador.
Aynı zamanda seyir rehberliği yapacak bir de ikinci pilot olacak.
Julia Child é co-autora do livro "Dominar a Arte da Culinária Francesa".
Julia child "Fransız Mutfak Sanatında Ustalaşma" kitabının yazarlarından biridir.
Agora és o co-piloto.
Artık yardımcı pilot sensin.
Porque sou um bom co-piloto.
Çünkü ben iyi bir yardımcı pilotum.
O que faz um bom co-piloto?
İyi bir yardımcı pilot ne yapar?
Um bom co-piloto jamais deixa o seu posto. Está bem.
- Yardımcı pilot, mevkiisini asla terk etmez.
Mas eu sou o co-piloto, não tu.
Ama yardımcı pilot benim, sen değil.
Eu disse-lhe que nos anos 70 tinha sido co-proprietário de uma empresa que exportava lotas de Calcutá.
Ona dedim ki 70'lerde Kalküta'dan lotas ihraç eden bir şirketin ortağıydım.
De certeza que a maioria de vocês já sabe que tenho uma grande co...
Şimdi, eminim hepiniz duymuşsunuzdur, benim kocaman bir kukum...
Sabes que o sabor de uma mulher depende de vários co-factores?
Dinle, kadinlarin tadinin cesitli etkenler yuzunden degisecegini biliyor musun?
Pensei que tínhamos concordado que não usarias a palavra "co-factores".
Ayrica "etken" sozcugunu kullanmayacagina dair anlasma yapmistik sanirim.
Mas preciso de um co-piloto.
Ko-pilot lazım ama.
- Todos precisam de um co-piloto.
- Herkes bir yardımcı pilota ihtiyaç duyar.
Quer ser a minha co-piloto?
Yardımcı pilotum olur musun?
Co-presidente da Corporação Rossum, o terceiro homem mais rico do país, nomeado para o Prémio Nobel.
Rossum Şirketi'nin eşbaşkanı. Ülkemizin üçüncü en zengini. Aynı zamanda Nobel adayı.
Vamos estar a pensar em ti, enquanto ensinas valências e co-valências.
Seni birleşme değerleri ve kovalent bağları öğretirken düşünüyor olacağız...
Quando o hospedeiro e o alter partilham uma experiência simultaneamente, chama-se co-consciência.
Sıkı çalışmaya devam edip ilerleme kaydedersen, evet. Şimdi, konuşmak istediğim başka bir konu daha var.
Alguns pacientes reagem melhor à hipnose ou ao pentotal de sódio, mas a Tara tem lidado com co-consciência, o que indica permeabilidade no seu sistema.
Hipnoz ya da pentotal sodyum kullanmak bazı hastalarımızda işleri kolaylaştırabilir. Ancak siz alt kişiliklerinizle daha önce ortak bilinçlilik tecrübesini yaşamışsınız. Bu da sisteminizin iç kısmının geçirgen bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Nunca tive co-consciência com o Gimme.
Gimme'yle hiç ortak bilinçlilik yaşamadım.
Consegui ser co-consciente antes de vir para cá.
Buraya gelmeden önce ortak bilinçlilik deneyimini yaşadım.
Considerando os riscos e a limitação posta pelas nossas opções, o surgir de uma alternativa à possível co - laboração do Malamadre foi fundamental.
Alınan riskler ve elimizdeki kısıtlı imkanlar çerçevesinde Malamadre ile yapılabilecek olası bir işbirliği her şeyi değiştirebilirdi.
Havia também um co-piloto!
Yardımcı pilotu vardı.
Eu digo que enquanto o co-piloto estava a pilotar o avião Eu estava com o piloto.
Hayır, ben pilotlayken Yardımcı pilot uçağı kullanıyordu.
Qual é o co-seno de "x" sobre "y"?
X üzeri E'nin kosinüs'ü kaçtır?
É co-seno de "x" sobre "y" menos 1.
X üstü E'nin kosinüsü, eksi 1'dir.
Com o co-apresentador do primeiro e terminado American Idol Brian Dunkleman.
Amerikan Idol'ün yapımcısı ve sunucusu Brian Dunkleman ile ülkenin dört bir yanına, elemelere geliyoruz.
O CO matou-o.
Karbonmonoksitten öldü.
O envenenamento por CO veio de um carro, Gibbs.
Karbonmonoksit zehirlenmesi, arabadan olmuş Gibbs.
Oh, co-dependência, complexo da Mãe Teresa, acreditando que pudesse mudar alguém em outra coisa.
Duygusal bağlılık, Rahibe Teresa kompleksi. Onu değiştirebilirim sandım.
Só porque não quero ficar desempregado não significa que sou co-dependente.
İşsiz kalmak istemiyor olmam, ona ona bağımlı olduğum anlamına gelmez.
Não estou a dizer que és co-dependente. Estou a dizer que estás assustado.
Ona bağımlı olduğunu olduğunu söylemiyorum, korktuğunu söylüyorum.
Ela que analise o sangue para CO. E ponham o padre numa câmara hiperbárica antes que caia mais alguma coisa.
Kanda karbon monoksit var mı diye baksın ve başka bir şeyleri düşmeden hastayı hiperbarik kabine alsın.
Aprofundar-me no roteiro. Discutir com o director. Ser bajulada pelos co-ajudantes.
Senaryo ile boğuşmak, yönetmenle kavga etmek, yardım oyuncularla didişmek.
Há um rumor que diz que o Ross teve relaçõe sexuais com a co-estrela dele, Ginger Snuff.
Ross'ın rol arkadaşı Ginger Snuff'la... çekim sırasında gerçekten cinsel ilişki kurduğuna dair dedikodular vardı.
Um guarda-costas profissional e um segundo homem não identificado foram presos esta manhã pela alegada morte de Ismail Javid e de Allen McKenna, co-donos da Isfahan Marble Stone, há dois dias.
2 gün önce Isfahan Mermer Seramiğin ortakları Ismail Javid ve Allen McKenna'ı öldürdükleri gerekçesiyle, Profesyonel bir koruma ve kimliğini belirsiz ikinci bir adam Bu sabah erken saatlerde tutuklandı.
Doutor, por que é que não explica à sua cliente a regra da co-autoria.
Avukat bey müvekkilinize bu ağır suç ( cinayeti ) u açıklar mısınız?
A regra da co-autoria diz que quando um homicídio é cometido, durante a comissão de crime, como um roubo,
Bu eyalet yasalarına göre.. .. bir cinayet işlenmişse özellikle de..... soygun esnasında..
O que há de errado co igo?
Ne oldu bana
Co-rainhas Helvetica e Valedictoria!
Kraliçe Helvetica ve Kraliçe Valedictoria!
Encontrei a tua SUV estacionada na estrada perto do aviso de execução, os teus sapatos de que sempre se vangloriou espalhados na estrada.
Aracı satılık levhasının yanında yol kenarında park halinde bulundu ve her zaman övündüğü Calvin Co ayakkabıları da yoldaydı.
E preciso de alguns cond... Alguns co...
Ve gerçekten ihtiyacım olan kon kon...
Louis Psihoyos Co-Fundador da OPS Há extinções importantes a acontecer neste momento.
Zamanımızda okyanus canlılarının büyük ölçüde yok oluşuna şahit oluyoruz.