Translate.vc / Português → Turco / Éa
Éa tradutor Turco
138 parallel translation
Éa palavra É a palavra na rua
Saç kremi, evet, tam duyduğunuz gibi
Éa história de um perito em segurança informática.
Ülkenin en önemli bilgisayar güvenlik uzmanlarından biri hakkında
Éa sua vez de falar.
Ötme sırası sende!
A voz dela é inusável, é triste mas éa verdade.
Sesi kullanılmaz durumda, üzücü bir şey ama doğru.
- a Criação de Éa
- Éa'nın Yaradılışı
Ele disse que as estrelas seria o nosso sacerdote ea lua nosso patrocinador.
Yıldızlar rahibimiz, ay şahidimiz olsun demişti.
Criado por um tempo na minha casa, com meu filho Ari... ea minha filha Jordana, que está sentada ao lado dele.
Büyükken büyük bir evin yarısını öz oğlum Ari ve burada yanımda oturan Jordana'yla beraber benim evimde geçirirdi.
Chegou na cidade do rei Éstes... que era filho do Sol.
Frisso, güneşin oğlu Eta tarafından yönetilen Ea şehrine vardı.
Este rei acolheu Frixo... e sacrificou ao deus Zeus o carneiro com pele de ouro... em agradecimento.
Ea, Frisso'yu nezaketle karşıladı... ve Zeus'a şükranlarını sunmak için, altın koçu kurban etti.
Foi aqui no Maldene Square London... elegante onde Phibes out... realizar sua vingança diabólica... contra os responsáveis pela morte de sua amada esposa Victoria... ea destruição de seu próprio rosto..., que o obrigou a falar através de um mecanismo engenhoso seu pescoço.
Sevgili karısı Victoria'nın ölümünden ve konuşmak için boynuna cihaz takmak zorunda bırakacak şekilde yüzünü mahveden kazadan sorumlu olanlardan şeytani intikamını almayı Londra'nın zengin muhiti Maldene Square'da planlamıştı.
Aqui... na montanha... marcado neste papiro... Beyond corredores... que já levaram o túmulo escondido de Faraó... esperado a chave para a ressurreição ea vida.
Burada bu papirüste işaretli dağda bir zamanlar bir firavunun gizli mabedine açılan koridorlarda hayatın ve yeniden doğuşun anahtarı bekliyor.
tenho o direito de fazer qualquer coisa l escolher para preservar a lei ea ordem.
Kanunu ve düzeni korumak için her şeyi yapmaya hakkım var.
- Com dois És ou com E-A?
- İki "E" mi, "EA" mı?
Então.... ea assim que te vestias fora da prisão, não?
Şey, uh... İçeri girmeden önce böyle mi giyinirdin?
Eu ver e ouvir sobre o que significa a vida ea felicidade.
Ben burada olduğum sürece, sabır ve yumuşaklığı öğreneceğim.
- Eles serão lembrados para sempre. Aqui encontram-se duas mulheres nobres e corajosas cuja luta pelo progresso, a paz ea justiça, será um modelo para nós.
İki asil, cesur kadın, barış ve adaletin ilerlemesi için mücadele eden, her zaman bizim modelimiz olacak.
Isso não é motivo para voltar atrás. Só agora, quando a monarquia alemã oscila pela primeira vez ea República Democrática seria realmente possível.
Şu anda, Alman monarşisi ilk kez duraklıyor, ve Demokratik Cumhuriyet gerçekten olacaktır.
Mas quando tifóide completou a tarefa das conchas, quando a morte ea miséria hit, as pessoas desiludidas para direcionar seus líderes
Ama ne zaman tifo bombası işi yapmak için karar verdiğinde, ölüm ve yoksulluk, gibi nedenlerle insanlar,
Temo pela morte do nacional-socialismo ea vitória do nacionalismo.
Ben Sosyal Devletin ölümünden ve milliyetçiliğin zaferinden korkuyorum.
respirar ar carregado com o perfume das tílias, contemplar a beleza ea majestade de hoje,
Havayı hissedin, hangi ıhlamur ağacı çiçekleri tutkuyla nefes alıyor, Zevk ve güzellikler içerisinde günleri seyredin, çünkü bugün asla dönmeyecektir.
Isto significa que a derrota ea rendição da Alemanha.
Bu Almanya için bir yenilgi ve teslimiyet anlamına gelir.
Sabe, eu acho A mim ea você pode estar mais perto De nós dois Juntamente sair - -
İkimizin daha yakın olabileceğini düşünüyordum sonra bu iki saçma olay oldu ve ayrıldık.
O poder ea glória.
Güç ve zafer. Güç ve zafer.
Não! Estive?
Ea, yaptım mı?
Se ea relação de marido e mulher só significa isto, que assim seja.
Eğer karı koca arasındaki ilişkinin bir anlamı varsa o zaman dediğin doğru olabilir.
Almudena. Ea data denascimento, que era aminha.
Doğum tarihi de, benimkiyle aynıydı.
Tudo o que têm de fazer é procurar uma carrinha com "EA".
Tek yapmaları gereken, üstünde "G" olan bir kamyon aramak.
"EA"? Como assim?
"G" de ne demek?
Passe-me as minhas roupas ea toalha por favor.
Elbiselerimi ve havluyu verebilir misin lütfen.
Isso mesmo, isso mesmo, ea música - muito alto.
Biraz soslu. Doğru. Doğru.
Isto foi qualquer coisa como quando fomos ao cinema ea menina pipoca sassed ela?
Sinemaya gittiğimizde patlamış mısır satan kızın "saygısızlık ettiği" gibi miydi?
Ea ilha que pensámos terperdido para sempre pertence-nos de novo.
Ve sonsuza dek kaybettiğimizi sandığımız ada yine bizim.
Eá a reporter corajosa que entra na cena.
Sen haberin odağına giren cesur muhabir kızsın.
Ea chuva dorme em rochas tão antigas.
# Yağmurun yaşlı kayaların üstünde uykuya daldığı #
É essa ea fronteira?
Sınır burası mı?
- Ea família.
- Peki ya aileler
Para teu é o reino... E o poder ea glória, para sempre séculos.
Bu dünya senin hükmündedir... güç sendedir ve zafer senindir.
Ea minha família?
Peki ya ailem?
Ea reacção emocionalao amor é geralmente o resultado de uma demonstração de afecto.
... aşkın duygusal tepkisi genellikle şefkatin göstergesinin sonuçlarıdır.
O sintetizador EA que tem um pequeno teclado foi o primeiro sequenciador, acho eu.
Synth EA, üzerinde bir klavye ve efekt özelliği vardı. Sanırım ilk efekt aletiydi.
Eá se vai a nossa prova.
Sanırım artık kanıt değil.
Eá vamos nós.
Başlıyoruz.
Ea é bonita também.
Kendisi de güzeldir.
Falei com o Scott, da EA.
EA'deki Scott'la konuştum.
Senhoras e senhores, bem-vindos ao Circuito de Hollywood e ao Campeonato da Xbox e da EA.
Bayanlar ve baylar, Hollywood Ringi'ne ve Xbox ile EA'in düzenlediği Dövüş Gecesi Şampiyonasına hoş geldiniz.
Isto não é EA, meu.
Burası EA değil dostum.
- Não, ele tá morto.
Hayır. o ea.
"E.A.".
"EA".
Deve ser o "E.A." com quem ela se encontrou há cinco dias.
- Bu beş gün önce buluştuğu "EA" olmalı.
Se ele é o sexo ea violência, Posso perfeitamente que o tom para baixo.
Eğer sorun seks ve şiddetse, kesinlikle dozu düşürebilirim.
O amor preenche refrigeradores, ea minha tem sido vazio durante um longo tempo.
Buzdolabını dolduran aşktır ve benimki de uzun zamandır boş.