Carried tradutor Turco
7 parallel translation
Is this the little girl I carried
Dünün minicik kızı mı bu?
He winced and carried on like someone was digging a bullet out of his leg.
Ürkmüş ve biri bacağından mermi çıkarıyormuş gibi şamata koparmıştı.
" And he that sat atop him carried a scythe,
Ve o tırpanı ile üzerinde duruyordu.
I just got carried away.
Gaza geldim bir an.
He had to be carried.
- Onu sırtlayıp taşımış olmalı.
There is no way Orton carried him out of there on his own.
Orton'un onu kendi başına sırtlayıp evden çıkarmasına imkan yok.
I guess there was some reason why I had to have carried him all that way.
Sanırım onu yol boyunca taşımış olmamın bir sebebi varmış.