Cin tradutor Turco
6,507 parallel translation
В последний раз, когда мы с ним встретились, ты обчистил его до нитки в покер на Адской кухне.
En son gördüğümde Cehennem Mutfağı'ndaki poker oyununda cin parasını alıyordun.
Тогда ладно, налей мне джина с тоником.
Peki o zaman, bana bir cin tonik ver.
Я вспомнила, что ты любишь китайскую кухню так же, как и итальянскую.
Çin yemeğini, İtalyan yemeğini sevdiğin kadar sevdiğini hatırladım.
На полпути к Китаю. Ты забыла про Паундса.
- Çin'e varmak üzere, Pounds'u unuttun.
До Китая.
Çin'e.
Нашей медицине до них, как до Китая.
Çin'e kadar bir çok hastaneden bilgiler var.
И этот парень рассказал мне о Китайской компании, производящей чипы для мобильников.
Sonra bu çocuk bana bu Çin şirketinin telefonlar için çip yaptığını söyledi.
Столовое серебро, тарелки из фарфора.
Gümüş çatal, Çin tabakları...
По правде, Брэкстона допрашивали из-за секретов, украденных им у китайцев, иранцев, у нас.
İşin doğrusu, Braxton Çin'den, İran'dan, bizden çaldığı sırlar için sorgulanıyor.
и Сайрус Чо... командир боевиков триады в Тайване.
Ve Cyrus Choy, Taiwan'da Çin mafyası infazcılığı.
Дела в Китае, Филипп?
Çin'de işin mi var Phillip?
С нашими новыми друзьями из Китая мы разработаем эти месторождения.
Çin'deki yeni dostlarımızla bu alanları geliştireceğiz.
Посади Ахмеда рядом с китайским послом.
Ahmed'i Çin elçisinin yanına oturt.
Женщина в Китае, которая работает 11 часов в день, сшивая футбольные мячи, мальчик в Бангладеше, который вдыхает яды, когда разбирает корабли на детали, шахтер в Боливии, рискующий своей жизнью каждый раз, когда идет на работу.
Çin'de günde 11 saat futbol topu dikiminde çalışan bir kadın. Bangladeş'te bir gemiyi hurda için parçalarken zehre maruz kalan bir çocuk. Bolivya'daki bir madenci her işe gittiğinde ölüm tehlikesiyle karşı karşıya.
Китайский шелк.
- Şu Çin ipeği. Bildiğim bir alıcı var.
Откуда я знаю, когда тебе хочется китайской еды?
Çin yemeği istediğini ben nereden bileyim?
Клэнг, Бэнг, Меренг.
- Çan, çin, çon falan.
Прямо как Чайнатаун в космосе.
"Çin Mahallesi" nin uzay versiyonu gibi.
Эм... Купер прилетел из Китая и сделал мне сюрприз посреди ночи.
Cooper Çin'den geri döndü ve gecenin bir yarısı süpriz yaptı.
Купер из Китая?
Çin'den Cooper?
Ты знаешь, как я собираюсь вернуться обратно в Китай сегодня?
Bu gece Çin'e geri dönmem gerekiyordu biliyorsun.
В любом случае, я подумал, что пока Джош проводит медовый месяц, ты бы могла провести три недели со мной в Китае!
Neyse farkettim ki Josh balayındayken benimle Çin'de 3 hafta geçirebilirsin.
Я спрошу Джоша, могу ли я полететь в Китай с Купером. И если он меня отпустит, значит нет у него никаких чувств.
Josh'tan Cooper'la Çin'e gidebilmek için izin alacağm eğer izin verirse, bana karşı bir şey hissetmiyor demektir.
Если я уеду на три неделю в Китай с Купером?
- Cooper'la 3 haftalığına Çin'e gitmeme?
О... Китае. То же, что и Купер.
Çin'le ilgili, Cooper'ın yaptığı gibi.
Я люблю Китай.
Çin'i severim.
Поезжай в Китай.
Çin'e git.
В Китае сейчас холодно, так почему бы тебе не взять это с собой.
Çin soğuk olur. Neden bunu da yanına almıyorsun?
Я спросила Джоша, могу ли я поехать в Китай с Купером, и он сказал, что все хорошо, и это значит, что у него нет ко мне чувств.
Cooper'la Çin'e gidebilir miyim diye Josh'a sordum. Sorun olmayacağını söyledi. Bu da bana bir şey hissetmediği anlamına geliyor.
Ты летишь в Китай?
Çin'e gidiyor muyuz?
- Ах, в Китай!
- Çin!
Китай.
Çin. Bilet.
Не могу поверить, что я в Китае.
Çin'de olduğuma inanamıyorum.
Знаешь, в Китае всегда целуются дважды.
Biliyor musun, Çin'de her zaman iki kez öpüşürler.
Я вернулась из Китая и провела замечательное время!
Çin'den döndüm ve inanılmaz zaman geçirdim!
Габи вернулась из Китая.
Gabi Çin'den dönmüş.
Идеально из-за Купера или Китая?
Cooper'ı sevdiğin için mi mükemmel yoksa Çin'i mi?
Он сексуальный, уверенный в себе, и он знает все о Китае.
O seksi, kendinden emin ve Çin hakkında her şeyi biliyor.
Китайцы сами спрашивали его, где найти лучшую китайскую еду.
Çinliler ona en iyi Çin yemeğini nerede bulacaklarını soruyorlardı.
Я вернулась из Китая!
Çin'den döndüm, hiç bu kadar iyi görünmemiştim.
Куда бы мы ни пошли, с нами обращались, как с королями.
Çin inanılmazdı! Bize kraliyet ailesindenmişiz gibi davrandılar.
Знаешь, все немного изменилось с тех пор, как ты улетела в Китай со своим парнем на три недели.
Bilirsin, işler birazcık değişti. Üç haftalığına erkek arkadaşınla Çin'e tatile gittiğinden beri.
Не в Китае.
Çin'de değil.
Я провела замечательное время в Китае с Купером, у меня была работа.
Çin'de inanılmaz zaman geçirdim, Cooper ile harika zaman geçirdim, bir işim vardı.
Эй, хочешь посмотреть наши с Купером фотографии из Китая?
Cooper ile olan Çin yolculuğumdan resimler görmek ister misin?
В Китае.
- Çin'de.
Все еще в Китае.
Hâlâ Çin'de yani.
В Китае отказаться от предложения хозяина поесть или выпить - оскорбление.
Çin'de ev sahibinin yiyecek ya da içecek teklifini reddetmek hakarettir.
Но, слава Богу, здесь не Китай.
Neyse ki Çin'de değiliz.
Он пират, родился на британском опиумном корабле, захваченном в Южно-Китайском море.
Adam korsan. Askeri hizmette kullanmak için Güney Çin Denizindeki İngiliz afyon gemisine el koymuş.
Китай тоже.
Çin de öyle.