Exactly tradutor Turco
81 parallel translation
What do you say we make it exactly the same?
Bu hisleri tamamen aynı yapmaya ne dersin?
Well, you know, the El doesnіt exactly make it all the way to Florence, so -
Tren oraya kadar gitmiyor, yani...
Он записал "Melancholy Baby," "Exactly Like You"... и "I'll See You In My Dreams."
Ama Emmet o zamanlar bile Victor plakçılık için birkaç şey yapmayı kabul etti.
- Что значит, "у меня нет денег"? - Ты их роздал. Ты их пропил.
"Melancholy Baby", "Exactly Like You" ve "I'll See You In My Dreams." albümlerini yaptı.
Everything they said is exactly why I was worried about having a kid.
Söyledikleri, çocuk sahibi olma konusunda endişelendiğim şeyler.
- Сейчас, я помню точно то предложение, на котором я закончил. - Now, I remember exactly the sentence I left off on.
Hangi cümlede kaldığımı çok iyi hatırlıyorum.
You can fix it up. Я не хочу возвращаться к этому, потому что я точно знаю, что я хотел сказать. I don't want to go back, because I know exactly what I wanted to say.
Baştan almak istemiyorum, çünkü diyeceklerimi gayet iyi biliyorum.
И я не уверен, что сейчас подходящее для этого время. I'm not sure now is exactly the right time. Джонсон :
Doğru zamanın şimdi olduğuna emin değilim.
I admit it's not exactly the plot of Hoosiers, Я подметила, что это не точный план Hoosiers но это все равно очень интересно.
Kazanmak Arzusu'ndaki gibi olmadı tabi, ama bu da heyecan verici.
( lindelof ) and he now seems to be exactly like desmond.
Onlar kim? Bilmiyorum. Annesi, belki?
We don't know exactly what he knows, But he certainly knows a lot.
Orada olduğunu başkası bilir mi?
They didn't exactly spell it out on the pink slip.
Tam olarak söylemediler.
Travis isn't exactly quality glue.
Travis tam olarak istediğimiz birisi değil.
Письмо Мелвину Беллаю послали точно через год после убийства на дороге к озеру Херман.
The letter to Melvin Belli was sent exactly one year after the Lake Herman Road murder.
И ее еще одно письмо послали отцу Шери Джо Бейтс точно через шесть месяцев после ее смерти.
And the one to Cheri Jo Bates'father was sent exactly six months after her death.
Yeah. Exactly.
Evet, kesinlikle.
Will make us think that was then And 3010 is exactly the same as 1962
Önceden yaşadığımızı düşünmemizi sağlayacaklar 3010 yılı da tıpkı 1962 gibi
Thanks, but I know exactly what I'm gonna make.
Teşekkürler, ne yapacağımı çok iyi biliyorum.
I am the perfect person to step into his job, and that is exactly when Parker starts kindergarten.
Ben onun yerine gelebilecek olan en uygun kişiyim. Ve bu, Parker'ın tam olarak kreşe başlayacağı döneme denk geliyor.
And for the rest of his life, that's exactly what he did.
Geri kalan tüm hayatı boyunca da... bu yeminini tuttu...
Как раз это я и хотела услышать.
That's exactly the idea I was looking for.
Это именно то, о чем я говорю, Рик.
This is exactly what I'm talking about, Rick.
And maybe, you know, you'll end up exactly where you want to be.
Ve belki bilirsin, bitireceğim kadar tam olarak nerede olmak istediğimi.
Exactly, and her husband and assistant both say that
Doğru. Hem kocası hem de yardımcısı, bu buluşmalardan geldiğinde moralsiz olduğunu söylüyor.
No, not exactly.
Hayır. Tam olarak değil.
And I am going to call The Fellowship And let them know that exactly.
Bursu arayıp durumdan haberdar edeceğim onları.
There's no way they could get all that ammo past him without a little insider help. Exactly.
- Kesinlikle.
He looks exactly like the guy hunting Violet.
Violet'in peşinde olan adama oldukça benziyor.
He did not exactly fit in.
Pek uyumlu çıkmamış.
That's exactly why you're here.
Aynen bunun için geldin.
- Exactly.
- Aynen öyle.
That's exactly right.
Kesinlikle doğru.
To find Klaus, so he can see exactly what's up.
Klaus'u bulup ona neler yaptığımızı göstermeye.
I've seen that marker, and I know exactly what holds it.
Ben o kalemi gördüm ve yerini de biliyorum.
Well, you aren't exactly making her feel welcome.
- Yani O'nu pek de evindeymiş gibi hissettirmiyorsun.
You were exactly right.
- Kesinlikle haklıydın.
So what exactly was it about him that made you jump right into bed with him так быстро как мы встретимся с ним?
Peki, tanışır tanışmaz onunla hemen yatağa geçmeni sağlayan şey tam olarak neydi?
Это не совсем так.
- Not exactly.
You better find out from Jean exactly what went on.. before you start pointing fingers.
Birini suçlamadan önce Jean'den tam olarak neler yaşandığını öğrenmelisin.
- We need to ask... - We don't know exactly what that collateral damage is because of the lack of any transparency or accountability.
- İzlenilebilirlik ve şeffaflık olmadığından dolayı sivil zayiatın ne olduğunu bilmiyoruz.
I used to be exactly the person that you wanted to see in these moments.
Eskiden o anlarda tam olarak görmek istediğin kişiydim.
Why exactly are you here?
Neden buradasın?
I'm not exactly sure of anything right now.
Şu anda hiçbir şeyden tam olarak emin değilim.
Not exactly, boss.
- Pek sayılmaz, patron.
I didn't exactly start off with a bang.
Açıkçası çok iyi bir başlangıç yapmadım.
It was to be delivered exactly today between half past twelve and one.
Tam bugün 12.30 ilâ 13.00 arasında teslim edilmesi gerekiyormuş.
- Exactly! It was knocked out.
Onu devre dışı bırakmış.
Ah, always enjoy having a drink with you, Duck, but this isn't exactly on your way home from the symphony.
Seninle içki içmekten her zaman hoşlanırım Duck fakat konserden eve dönerken yolunun buradan geçmediğine eminim.
He's given me exactly five minutes, at which point he intends to call council so Randall can share his story, after which our hands are clean and you are most likely, well, dead.
Konseyi çağırıp Randall'ın hikayesini paylaşmadan önce bana tam olarak 5 dakika verdi. Bundan sonra da biz temize çıkmış ve sen muhtemelen ölmüş olacaksın.
You know exactly what I'm doing.
Ne yaptığımı iyi biliyorsun.
Exactly.
Aynen.