Forced tradutor Turco
9 parallel translation
There once was a young lad who dreamed of a girl with a pretty, pretty smell. She forced him through the valley of a shadow of doubt, and their slumber felt like heaven. But they woke up in hell...
tövbe edin günahkarlar çünkü hayatınız bir ipliğe bağlı
If I was the thief, which I am by no means admitting, I could have read that schedule a hundred times over before I was forced to destroy it.
Eğer hırsız olsaydım ki böyle bir şeyi itiraf etmiyorum o programı yok etmeye zorlanmadan önce yüzlerce kez okumuş olurdum.
You forced her hand in front of men whose respect she demands in order to run this business.
Ona saygı duyan adamların gözü önünde işletmesini yürütebilmesi için elini kolunu bağladın.
I'm forced to wonder if you didn't orchestrate this whole little drama knowing it would corner me into securing your return to the crew.
Acaba beni burada sıkıştırıp senin tayfaya dönüşünü sağlayan bu olayı sen mi planladın, merak etmeden duramıyorum.
I'm forced to consider the possibility there is a lot more of the old Randall in that head of yours than you'd like to let on.
İhtiyar Randall'ın kafasının, herkesin sandığından daha çok çalıştığı ihtimalini de düşünmeden edemiyorum.
How can you be forced to say "I love you"?
Nasıl "seni seviyorum" demeye zorlanabilirsin?
I had a new intern forced upon me by the Secretary of State.
Dışişleri Bakanlığı bana zorla bir stajyer verdi.
I mean, horror is one thing, but to be forced to live bad writing.
Korkunçluğu hadi neyse ama kötü senaryoyu yaşamak berbat.
Fowler forced Benny to steal those cars.
Fowler, Benny'yi o arabaları çalmaya zorladı.