Trouble tradutor Turco
50 parallel translation
With our daughters getting married and this trouble in the town
Evlenirken kızlarımız Köyde ortalık karışıkken
* Then you're gonna be in trouble Cos we're gonna steal your air
O halde başın dertte olacak Çünkü havanı çalacağız...
Я Стив Тайлер из передачи "На страже".
Ben Steve Tylor. Trouble Shooters'dan.
If I go there will be trouble
"Eğer gidersem başım belaya girecek"
- У нас неприятности.
- We got trouble.
Это разновидность вопросов которые доставляют мне неприятности. These are the kinds of questions that get me in trouble.
Başımı belaya sokan türden sorular bunlar.
Парчизи, Трабл, Монополия?
Parcheesi, Trouble, Monopoly? Hala 8.
I was having trouble paying attention.
Affedersin. Dikkatimi veremiyordum.
I dabbled in it once or twice, but it always seemed more trouble than it was worth.
Bir veya iki kez yakınından geçtim, ama hep, değmeyecek kadar karmaşık bir şey gibi geldi.
Drake's been trouble ever since she arrived in CID.
Drake CID'ye geldiğinden beri sorun çıkarıyordu.
True Blood / Настоящая кровь s03e05 Trouble / Неприятности русские субтитры группы TrueTransLate.tv
True Blood Sezon 3 Bölüm 5 : "Trouble"
* I'm gonna walk away * * my trouble, yeah... * * strutting on Sunday, sunny July... *
* Uzaklaşacağım bütün dertlerimden * * Pazarları cakayla dolaşarak * David için bir mum yakacağım.
Look, I knew if I told you that my marriage was in trouble, that I would be suspect number one.
Evliliğimin zorda olduğunu söyleseydim 1 numaralı şüpheli olacağımı biliyordum.
Only trouble is, the riches never seem to be yours.
Sorun şu ki bu zenginlik hiç size ait gibi durmuyor.
We're not here to cause any trouble.
Buraya olay çıkarmaya gelmedik.
I should have known there was gonna be trouble when Sara moved in.
Sara yanına taşındığında bunun bela getireceğini bilmeliydim.
The HSM box is giving me trouble.
HSM kutusu biraz başımı ağrıtıyor.
- Я, возможно, спас от проблем следующую девушку... -
"I might've saved a little trouble for the next girl..."
Can I borrow a cup of trouble From you?
# Bir fincan bela verir misin bana #
You're gonna get us both in trouble.
Başımızı belaya sokacaksın.
I don't get in trouble.
Bir şey olmaz bana.
Это даёт ему мотив избавиться от Холли, если она стала причинять ему беспокойства.
Fagin'in başına bela olduysa Holly'den kurtulması için bir nedeni olur if she ever gave him any trouble.
Must I be in trouble again so soon?
- Hemen başımı derde mi sokmam gerek?
Не только у тебя проблемы having trouble reconciling two sides of himself.
İki tarafını uzlaştırma konusunda sıkıntı yaşayan bir sen değilsin.
Может сначала я буду в зале с Оливией, просто сидя там, занимаясь своими делами, а потом, например, присоединюсь и мы исполним "Trouble Is."
Belki, dışarıda seyircilerle ve Olivia'nın yanında başlayabilirim... Bilirsin, tam orada kendi işime bakarım, ve sonra belki "Trouble Is" için sahneye fırlayabilirim.
Марвин Гэй, 1972-й год. Саундтрек к фильму "Trouble Man".
Marvin Gaye, 1972, Trouble Man film müziği.
Because we're going to a lot of trouble if you can't get her there.
Onu ikna edemezsen başımız büyük derde girer çünkü.
So, listen, we don't want any trouble, uh, but my... my friend and I...
So, Lütfen, Başımızı belaya sokmak istemiyoruz, uh, ama be... ben ve arkadaşım...
Trouble kept finding me.
Dertler başımdan hiç eksik olmadı.
- You have any idea how much trouble you're in?
- Başın ne kadar belada farkında mısın?
God, why do couples always feel the need to test their spouses at the first sign of trouble when they should really be testing themselves?
Tanrım, çiftler hep bir problem çıktığında kendilerini denemeleri gerekirken, neden eşlerini denemeyi tercih ederler?
Are you really gonna help me release a trouble that won't kill people?
İnsanları öldürmeyecek bir sorunu çıkarmamda bana yardım edecek misin gerçekten?
The only one who can guide you to the right trouble to release.
Sana doğru sorunu çıkarmanda yol gösterebilecek tek kişi.
Your incineration trouble, can you undo it?
Yakıp kül etme sorununu düzeltebilir misin?
That ain't my trouble.
O benim sorunum değil.
? Я попала в небольшую передрягу? ?
♪ I'm in a little bit of trouble ♪
I asked him what was going on, and he told me he was in trouble.
Ona neler olduğunu sordum... -... o da başının belada olduğunu söyledi.
I don't want trouble.
- Bela istemiyorum.
No, no, you're not in any trouble.
Hayır, başın belada değil.
Я знаю, что мы не можем всегда быть вместе, как в животе у мамы, но мне сложно тебя отпустить.
I know we can't always be together 24 / 7, like we were in Mom, but I have trouble letting go.
You're gonna get us all in trouble.
Başımızı belâya sokacaksın.
Well, you better tell me who that is or you're in a lot of trouble.
Onun kim olduğunu bana söylesen iyi edersin yoksa başına büyük bir belâ açarsın.
Справиться с кучей проблем и найти ребенка Розмари. [LOTUS - ( Lots of Trouble Usually Serious ) - полиц : Куча проблем, в основном нешуточных]
İlişkisi var diye suçlayıp sonrada Rosemary'nin Bebeği'ni bulacağız.
Самая настоящая дырень под названием "Пара Игральных Костей".
Trouble and a Pair of Dice diye bir batakhane.
There's been some trouble with the Freys up at the Twins, so we're part of the army that's been sent to keep the peace.
İkizler'de Freyler ile alakalı bir sıkıntı çıkmış huzuru sağlamak için ordudan gönderilen biz olduk.
Всё отлично! * Kristin Hersh – Trouble * * О трудности, покинь меня *
Ben iyiyim! Greta :
- Guess I'm in real trouble now.
- Sanırım şimdi başım gerçekten belada.
- What kind of trouble?
- Ne tür bir bela?