Wasn tradutor Turco
152 parallel translation
Я вошел, дал свой номер для любой девушки who wasn't crying, and came back out.
Girdim, ağlamayan her kıza numaramı verdim ve çıktım.
Wasn't it yesterday When they were small
Daha dün ufacık değiller miydi?
Это был не фильм, This wasn't a film где актеры рвут на груди фуфайку и кричат "Никогда!"
Bu bir film değildi hani aktörün göğsünü gerip "Asla.!" diye bağırdığı...
I need a good lie to explain why I wasn't at a work thing today.
Bugün neden işle ilgili bir olaya katılmadığımla ilgili bir yalan.
The producer from Days left a message asking why I wasn't at the parade.
Hayatımızın Günleri'ndeki yapımcı, arayıp neden törende olmadığımı sormuş.
I wasn't at the parade because I had a family emergency.
Törende değildim, çünkü ailemle ilgili acil bir sorun çıktı.
Только в январе 1992 It wasn't until January, 1992 во встрече проведённой Кастро на Кубе в Гаванне... ... in a meeting chaired by Castro in Havana, Cuba я узнал что 162-ве ядерных боеголовки... ... that I learned 162 nuclear warheads включая 90-сто тактических боеголовок...
Ocak 1992'de Küba Havana'da Castro başkanlığındaki bir toplantıya dek 90 taktik savaş başlığı dahil 162 nükleer savaş başlığının o dönemde, bu kritik kriz anında adada bulunduğunu bilmiyordum.
... that I wasn't allowed to go outdoors to play with my friends без марлевой маски. ... without wearing a mask.
Maske takmadan, arkadaşlarımla oynamak için dışarı çıkmama izin verilmezdi.
Короче говоря, это не стоило и выеденного яйца. To make a long story short, it wasn't worth a damn.
Uzun lafın kısası, hiçbir işe yaramıyordu.
И я не допустил этого. And I wasn't gonna grant it.
O izni vermeyecektim.
I guess I just was moving a little too fast, so I'm sorry if I read something in our friendship that wasn't there.
Sanırım biraz acele ediyordum, yani eğer dostluğumuzda olmayan bir şeyi görmüşsem üzgünüm.
Он не отвечал на звонки, его cестра обнаружила.
He wasn't answering the phone so his sister went over.
I know I wasn't flat. - Держись
Bemol olmadığımı biliyorum.
At least you know now it wasn't you.
En azından, artık sorunun sizde olmadığını biliyorsunuz.
I told myself I wasn't missing much.
Çok fazla şey kaçırmadığımı söyledim kendime.
By the way, ma'am, there wasn't any record of that Summers bloke.
Aklıma gelmişken, efendim, Summers denen adama ait hiç kayıt yok
Я только узнал... Grandfather wasn't behind "hudson hero."
"Hudson kahramanı" olayının arkasında büyükbabanın olmadığını öğrendim.
If it wasn't for her, we wouldn't know about these tattoos.
Eğer o olmasaydı bu dövmelerden haberimiz olmayacaktı.
It wasn't your fault.
Senin suçun değildi.
If it wasn't for the, uh, hamster?
O olmasaydı, hamster mıydı?
Yeah, well this time, it wasn't me, and I can't find anything wrong with navigation or propulsion.
Evet, ama bu sefer, ben yapmadım ve seyrüsefer ya da itici güçte bir problem bulamadım.
Lieutenant Scott wasn't going to step up.
Üsteğmen Scott öne çıkmayacaktı.
And how she wasn't afraid to fail and try again,
Ve o korkmuyordu nasıl başarısız olmasına ve yeniden deneyin
He wasn't good enough for you.
Senin için yeterince iyi değildi.
It wasn't working, so I moved out.
Yürümüyordu. Ben de evden ayrıldım.
So I guess our deadly love triangle Wasn't so deadly after all.
Yani öldürücü aşk üçgenimiz o kadar da öldürücü değilmiş.
- Well, at first, I thought it was me, for taking the movie role, but then... she said that someone wasn't who... she thought they were.
- İlk anda kendimi düşündüm. Film rolünü aldığım için... Ama o kişinin, tanıdığını sandığı biri olduğunu söyledi.
When Lance came here, Sarah told him That someone wasn't who she thought they were.
Lance buraya geldiğinde Sarah, birinin, tanıdığı gibi biri olmadığını söylemiş.
Ganz was gonna cut him out of the deal. Mannis wasn't pulling his weight.
Ganz'in onu, üzerine düşenleri yapmadığı için anlaşmadan çıkarmaya çalıştığını söylerim.
And I wasn't about to risk my share on some half-wit hire.
Ve kiralık bir yarım akıllı ile payımı paylaşmak istemedim.
Why wasn't I told about this?
Neden bu bana haber edilmedi?
He wasn't faking it?
Numara yapmıyor mu?
We showed him the photo of the fourth victim's tongue in a dish and he didn't say it wasn't right.
Ona dördüncü kurbanın tabaktaki dilini gösterdiğimizde bunun doğru olmadığını söylemedi.
Wasn't supposed to be anywhere near combat.
Çatışmaya yakın bir yerde olmasına gerek yoktu.
There wasn't supposed to be a robbery.
Soygun diye bir şey olmayacaktı bile.
It wasn't just the hotel.
Sadece bir otel değildi..
That wasn't a lie.
O yalan değildi.
JT wasn't weak, he was conflicted.
JT zayıf değildi, o bir şeyler için güç sarfediyordu.
Well, it wasn't.
Sapık değilmiş...
He wasn't.
- Satmıyordu aslında.
/ он так и не увидел снова. /
Wasn't what he left behind
/ Да, но армия не платила ничего, /
Yeah but the army wasn't paying
Uh, yeah, I wasn't gonna say anything, but, uh...
Evet, bir şey söylemeyecektim ama...
How? Well, first I had to find a Pontiac dealership, which wasn't easy.
Önce Pontiac satan bir yer bulmam gerekti ki kolay olmadı.
Если бы не вы, я бы сейчас болтался по улицам.
If it wasn't for you, I'd still be on the streets
I mean, this lady's head wasn't slashed or sawed off.
Bu kadının başı kesilmemiş.
He wasn't.
Değildi.
Wasn't it?
Değil miydi?
'Cause I wasn't there for you. But look at you.
Çünkü hiç yanında değildim.
And you didn't think that that was important to mention? It wasn't a big deal.
Büyük bir mesele değildi.
He wasn't lying.
Yalan söylemiyormuş.