Влечет tradutor Turco
288 parallel translation
Единственное, что меня к ней влечет, находится в том сейфе.
Onda beni kedine çeken tek cinsel unsur o kasanın içinde yatıyor.
Но вы не знаете, что их влечет : вы или ваши деньги.
Ama sizi mi, paranızı mı çekici bulduklarına emin değilsiniz.
Меня к вам влечет.
Sürekli buraya gelmeye devam etmem ilginç.
Думаю большинство из нас влечет к красоте и отталкивает уродство. Это один из ваших последних предрассудков.
Bir çoğumuz güzelliklerden hoşlanır, çirkinlikten nefret ederiz.
Моя проблема в том, что меня влечет и отталкивает мужской половой орган.
Benim sorunum, erkeklik organını hem çekici hem de korkutucu bulmam.
"Мыслепреступление не влечет за собой смерть".
Düşünce suçu ölümü gerektirmez.
- Я думаю, что для таких мужчин, как вы... любовь всегда влечет за собой борьбу за власть
Bence sizin gibi erkekler için aşk, bir güç mücadelesi gerektiriyor.
Скромную жену доктора влечет к этому красавчику.
Mütevazi doktorun eşi, karşı konulmaz biçimde bu genç, yakışıklı adama çekiliyor!
Жизнь меня больше не влечет.
" Bu hayatta güzel hiçbir şey yok...
В ней столько грусти. Не знаю, почему, но меня очень влечет к ней.
Onun içinde... bir hüzün var.
Вы когда-нибудь задумывались, почему мужчин и женщин влечет друг к другу?
Hiç merak ettiniz mi kadınlar ve erkekler birbirlerini neden etkiliyorlar?
Меня влечет к другой женщине.
Başka bir kadına vuruldum.
Червоточина влечет их сюда, не так ли?
Solucan deliği onları yolumuza getiriyor değil mi?
Тебя странно влечет ко мне.
Şu anda seni tuhaf bir şekilde çekici buluyorum.
С тех пор, как мы прибыли в Гамма квадрант, меня не покидает ощущение, что меня влечет куда-то, какой-то инстинкт ведет в это особое место.
Gama çeyreğine girdiğimizden beri hep sanki bir yere çekiliyorum, bir his beni belirli bir yere çekiyor.
В Париж? Лондон? Что влечет нас в подземелья, на парапеты?
Seni Montreal'e, Paris'e, bizi Londra'ya, zindanlara getiren...
Я встретил женщину, меня к ней влечет.
Bir kadınla buluştum ve beni çekti
Меня просто не влечет к ней.
Ama artık bana çekici gelmiyor.
тебя влечет к кому-то... как ее зовут?
- Sıkı bir şekilde. - Oh, evet, Thingmy'in vardı... onu adı ne?
Правда, это вид размышлений, который обычно влечет неприятности.
Howard Stern. Benim düşünce tarzım bu, ama bu genel olarak başıma iş açıyor.
Простой путь влечет за собой...
Basit... kan demektir.
Линг, при недостатке магнетизма людей к тебе не влечет.
Ling, bir manyetizmaya sahip olmanın dezavantajlarından biri, insanları ortaya çıkartman.
Но если тебя влечет ко мне, я считаю тебя привлекательным.
Ama eğer seni çekiyorsam... Sevimli olduğunu düşünüyorum.
Ее влечет ко мне, или я ставлю ее в тупик.
Ya onu çekiyorum ya da şaşırtıyorum.
Их все еще влечет друг к другу. Но это ничего не значит.
Hâlâ birbirlerinden etkilenmeleri, bir şey yapacakları anlamına gelmez.
Меня не влечет к тебе.
- Ama ben senden etkilenmiyorum.
Меня влечет к ней.
Beni çekiyor.
Меня влечет к ней.
- Bu konuda tarafsız olmam çok zor.
Потому что тебя влечет к ней?
Bunu neden yaptın?
И кому как не тебе знать, что проблемный развод влечет за собой поразительную расслабленность.
Gerçi kime anlatıyorum? Sorunlu boşanmanın insanı nasıl ilginç bir şekilde rahatlattığını senden iyi kimse bilemez.
Это влечет за собой неприятности.
Ve bu çalışma sorun yaratacağa benziyor.
Чей мир тебя влечет больше - их или мой?
Sen gerçekte kimin dünyasına aitsin? Onların mı benim mi?
Почему мужчин влечет нагота?
Nedir siz erkeklerin bu çıplaklıkla ilgisi, ha?
Линг сказала, что меня влечет к тебе потому, что ты никогда не найдешь мою "кнопку размораживания".
- Ling senden, buzlarımı eriten düğmeyi asla bulamayacağın için hoşlandığımı düşünüyor.
Вашего мужа влечет к слабачкам, чтобы он мог почувствовать себя сильным. - Что? - Слабачка?
Kocanın zayıf bir insana yönelmesinin sebebi, kendini daha güçlü hissetme isteği.
Спасение жизни часто влечет за собой риск.
Bir hayat kurtarmak genellikle risk oluşturur.
Меня влечёт к ней.
Ona doğru çekiliyorum sanki.
Почему тебя волновало то, что мужчину влечёт к тебе?
Bir erkeğin senden hoşlandığını bilmek seni neden rahatsız ediyor ki?
Тебя влечет мой темпераментный голос?
Sesimi hiç bu kadar yakından işittin mi?
Ты спокоен и ничего не ждёшь, ты свободен и ничего не выбираешь, ты свободен и ничто не влечёт тебя.
Sabırlısın ama beklemiyorsun, özgürsün ama seçimde bulunmuyorsun müsaitsin ama hiçbir şey kılını kıpırdatmıyor.
Это влечёт за собой революцию, которая не может выйти за свои пределы, за пределы требований постоянного господства настоящего над прошлым и тотальной критики отчуждения ;
Hiçbir seyi kendisinin disinda birakamayacagi bir devrimi, ve ayriligin elestirisini temsil eden bir devrimi dogurur ;
Она резонирует в холле. Она неудержимо влечёт его. Он направляется к лестнице.
Müzik onu dayanılmaz şekilde çekiyor, merdivenlere yöneliyor.
Есть, есть, невидимая линия, и... и если, даже если тебя к кому-то влечёт...
Demek istediğim, görünmez çizgiler var ve ve birinden hoşlansan bile...
Попытка уклониться или опротестовать решение будет рассматриваться как преступное непослушание, и влечёт за собой ордер на ваш арест. Приятного дня.
Son ödeme tarihinden önce borç kapatmazsanız,... cezai müeyyide ile sonuçlanacaktır,... ve hakkınızda bir tutuklama emri çıkacaktır.
- Тебя влечёт к ней, да?
- Ondan hoşlandın, değil mi?
Она также недоступна, как Мекка. И также влечёт к себе, поскольку закрыта для всех иностранцев.
Mekke kadar zor bir hedef bütün yabancılara kapalı olduğu için de kesinlikle bir o kadar çekici.
А меня к нему совсем не влечёт!
Ve onu hiç çekici bulmuyorum!
Скажу вам вот что : "Если вас влечёт к кому-то и вы не хотите жениться, это немного напрягает".
Eğer nişanlandıysanız ve evlenmek istemiyorsanız biraz sinir bozucu olur.
Я понимаю, что тебя к ней, мягко говоря, не влечёт. Но, пожалуйста. Ты и не заметишь, как всё закончится.
Baba onu hayat ve zeka dolu bulmadığını biliyorum ama... göz açıp kapayıncaya kadar bitecek
Тебя влечёт к Монике?
Monica'yı çekici buluyor musun?
Прямо здесь и прямо сейчас тебя влечёт к ней? - Не очень.
Hemen burada, şimdi, onu çekici buluyor musun?