Гуляют tradutor Turco
136 parallel translation
Они вообще не гуляют?
Yani yürümüyorlar mı?
Не работают, ночью гуляют, днем спят.
Asla iş yapmaz... Bütün gece dışardadır ve gün boyu da uyur.
Почему они не гуляют на свежем воздухе?
Dışarı çıkıp temiz havada bol bol yürüseler ya.
Там, где ты живешь, с парнями не гуляют?
Herhalde geldiğin yerde bir erkekle yürümene izin vermiyorlardır.
Этого не стоило делать в полную луну, когда коты гуляют, а ведьмы пляшут.
Kedilerin gezindiği ve cadıların dans ettiği dolunay zamanında uyandırmamalıydın.
- "Но" говорят лошади, она скачет, а дети, которые завтра гуляют с отцом, должны прыгать в кровать.
- Aması yok, kuşlar uçar ve yarın babalarıyla gidecek çocuklar biraz uyumalıdırlar.
- Гуляют с отцом?
- Babamızla gitmek mi?
Вот я, Варвара Сергеевна, был в Лондоне, и там собаки гуляют везде...
Ben Londra'da bulundum. Orada köpekler istedikleri yerde gezinebiliyor.
Люди гуляют, разговаривают, едят. Много народу.
İnsanlar yürüyorlar, konuşuyorlar, yemek yiyorlar..... ve burası kalabalık.
Я хочу сказать, что они никогда не гуляют.
Hiçbir zaman yürüyüşe falan çıkmazlar.
Они охотятся, плавают, ловят рыбу, гуляют, веселятся, спариваются, играют, убегают от хищников.
Yüzüp avlanıyor, oynuyor iletişim kuruyor, çiftleşiyor, paylaşıyor ve avcılardan kaçıyorlar.
Даница, что ты могла бы сказать, увидев, что люди вот так гуляют?
- Danica, neden bunlar durmadan geziyorlar?
- Да ничего, люди гуляют и болтают.
Nesi var bunun? Geziyorlar işte.
Я скептически отношусь к тем парам, которые гуляют с другими парами, проводят вместе отпуск...
Başka çiftlerle dolaşmayı tatile gitmeyi doğru bulmuyordum.
Гуляют два пингвина по айсбергу.
İki penguen buzdağında karşıdan karşıya geçiyorlarmış.
Все, кроме бандитов, гуляют до Нового года.
Yılbaşı sonrasına kadar haydutlar haricinde kimse sıkı çalışmaz.
Эти ребята где-то гуляют и думают что еще живы.
Bu narkotikçiler yarın yokmuş gibi düşünüyorlar!
Кто бы они ни были, мисс Сакай, они гуляют около Сигмы 957.
Her neyseler Bayan Sakai, Sigma 957'nin yakınlarında geziyorlar.
Пижоны гуляют
Kaybedenler yürür.
Гуляющие козы гуляют гуляют вниз по улице
# Tören keçileri tören yapıyor # # Tören yoldan aşağı yürüyor #
Гуляющие козы гуляют
# Tören keçileri tören yapıyor #
И ты видишь, как на площади Джексона гуляют безголовые тела,
Jackson Meydanı'nda bütün görebildiğin, sıkışıp kalan bir dizi bedendir.
Все просто... гуляют.
Herkes ortalıkta geziniyor.
В той, где показывают, как гуляют обычные люди и где используют их имена для колонки.
Hani sıradan insanları tanıtıp köşeye ismini basıyorlar ya.
Нью-Йоркцы никогда не гуляют.
New York'lular asla yavaş yürümezler.
Поэтому и гуляют ночью.
Bu ne demek biliyor musun?
Пьют, гуляют, развлекаются.
İçki, çılgınlık, eğlence.
Когда улитки гуляют во дворе, они оставляют за собой слизистый след.
Mantar filan istemiyorum. Mantar bir halta benzemiyor!
Стьюи решил вздремнуть, а Питер и дети гуляют.
Stewie biraz uyukluyor, Peter da çocuklarla dışarı çıktı.
Посетители веселятся и гуляют, гангстеры выпивают со своими "гума".
İçeride eğlence, oyunlar ve güzel metresleriyle yiyip içen mafya babaları var. " Tanrım!
"Мертвецы гуляют в Лувре по ночам".
"Louvre'da Ölümcül Gece"
Нет, но они всю ночь пьют - гуляют, а это одно и то же.
Yapmazlar, fakat bütün gece içerler. Yani pek farkı yok.
- Мамаши гуляют по тропе? - Там будет полно туристов.
Annenle yolculuğa çıkmak gibi mi?
Видишь, парни, как ты, гуляют по свету абсолютно убеждённые, что круче их - только яйца.
Senin gibi tipler karşı konulmaz olduğuna inanarak dolaşıyor. Gerçekten.
А почему такие маленькие шматочки гуляют здесь в столь поздний час?
Sizin gibi lokmaların burada ne işi var? - Hiç.
Дети гуляют, я общаюсь.
Neden? 'Çocuk oynuyor, ben annesiyle buluşuyorum.Herkes kazanıyor.
Они гуляют по пляжу.
Kumsalda etrafta yürürler.
А это его братва, вот здесь. Гуляют.
Bunlar mahalle arkadaşları, korkunç.
Значит, они гуляют на лыжах.
- Doğru. Demek kayak yapıyorlar.
Но там другие люди гуляют, водят машины, пытаются спокойно жить на этой горе.
Ama o beton dağların arasında araç süren, yürüyen, hayatlarını yaşamaya çalışan başkaları da olduğunu unutmayın.
Думаю, они гуляют по аллее.
Sanırım alışveriş merkezindeler.
Мужики целуются и гуляют под ручку.
Birbirini öpen erkekler, caddede el ele dolaşmalar.
Эти падлы гуляют в тебе как пинбольные шарики... рвут все внутри. Хотя, большой калибр... Большой калибр просто ломает кости... ну, да хрен с ним.
Siktiklerim, orada sekip götüne giriverir farketmezsin bile ama büyük bir eklem büyük eklemlere denk gelirse koçum, işte o zaman kemikler gider sen de "Siktir" dersin.
Мы здесь теряем время. Восемь сбежавших преступников гуляют...
Biz burada çene çalarken, dışarıda sekiz tane kaçak mahkum dolaşıyor...
Люди гуляют по моему участку.
İnsanlar izinsiz olarak arazime giriyor.
Конечно, они гуляют от паба до паба.
Tabi ki, genelde bara gitmek için yürürler.
Тут люди гуляют...
Etrafta insanlar var.
" Глубина леса, старых дубов, листья которых придают блаженную тень, охраняемый четырех ветров, на фоне безбрежного неба, ясно виднеется большой и богами охраняемый дом, на ступенях которого иногда гуляют горделивые павлины, перья которых сверкают всеми цветами радуги,
Ormanın derinliklerinde, tüm rüzgarlardan kutsal meşe ağaçları sayesinde korunan, yaz aylarında yaprakların muhteşem bir gölgelik sunduğu gökyüzünün sonsuz boşluğunda dimdik ortaya çıkan, Tanrılar tarafından kutsanmış büyük bir köşk vardı, önünde bazen parıldayan tavus kuşları gezerdi, şimşekler çakan korkunç fırtınaların sığınağı...
Слушай, там есть пляж, где каждый вечер гуляют пингвины.
Penguenlerin her gece gittiği bir kumsal var.
Люди, которые гуляют на стороне.
Buraya ne tip insanlar gelip ilişkiye giriyor bilmiyoruz.
Они гуляют, где угодно.
Bu yüzden de onu yakalayamıyoruz.