Давит tradutor Turco
525 parallel translation
Отек от эпидурального кровотечения давит на мозговой ствол.
Epidural kanama yüzünden oluşan şişlik beyin sapına baskı yapıyormuş.
Фон Шлиттенхайм. Одиночество заполняет сапоги, давит, сводит с ума.
Yalnızlık insanın yüreğine çöreklenir ve dirhem dirhem içine işler.
Противоядьем сладким и дающим Забвение очистить грудь от дряни, Что давит сердце?
Herşeyi unutturan tatlı bir ilaç verip bize, atamaz mısın göğsümüzü daraltan zehri,... yüreğimize çöken o baskıyı içimizden?
Удивляюсь, как человек остается честен, когда на него давит мирное время.
Hep merak ederim, barışın baskısı altında insanlar nasıl dürüst kalabilir?
- Завтрак стоит камнем в желудке, так он ещё и давит на уши со своей кафедры!
Kahvaltı hala midemizde, ve o, kürsüden kulaklarımızı çiğniyor!
- Давит всё больше.
- Daha sert bastırıyorlar.
Все это давит на меня, Фран.
Bunlar bana ağır geliyor Fran.
Существо даже сейчас давит на меня тысячами своих частичек.
Yaratıksa, binlerce parçasıyla şu an bile bana baskı yapıyor.
... вот да-давайте возьмем что-то... способное э... устранить противоречия... показать, как мы пытаемся... прояснить си-ситуацию которая давит на нас что... что мы сказали?
Çelişkileri ortaya çıkartabilecek bir şeyi. Bize baskı yapan durumu aydınlatmak için nasıl çalıştığımızı gösterelim. Ne söyledik?
Твое одиночество давит, ты знаешь?
Yalnızlığın çok ağır bir yük.
Когда давит зло, освободи нас.
Şeytanın baskısı altında kalırsak bizleri kurtar.
¬ печатл € ет, как'ельген давит на мотор.
Şaşırtıcı biçimde Rimspoke arabasının sorununu çözmüş görünüyor.
Чего ты боишься? Кто на тебя давит? Нас подставили?
Siz piçlerin birinizle bile konuşurken görülmek istemiyorum.
Теперь Кудряшка Кью давит на газ.
Curly Q'dan ayrılmayın çünkü lastik yakıyorum.
Каждая звезда пребывает в состоянии напряжения между силой, которая поддерживает ее, и гравитацией, которая давит внутрь.
Bütün yıldızlar, maddenin kaçmasını sağlayacak itme gücü ve maddeyi bir arada tutan çekim kuvveti... arasındaki gerilimle yaşamlarını sürdürür.
Может, на него, кто-то давит?
Geçenlerde değil artık. Belki bir baskı hissediyordur.
Она всё время давит, когда я говорю.
Konuşurken gıdıklıyor.
Да никто на нас не давит.
Kimse bizi bir şey için zorlamıyor.
Это все на него сильно давит, он выходит из себя и убивает свою жену прежде, чем убить себя.
Adam bunalıma girip karısını öldürüyor.
Как-будто на тебя давит что-то большое?
Sanki seni ezen devasa birinin altındaymışsın gibi.
Она давит на родителей моих учеников.
Bütün öğrencilerimin anneleriyle konuşmuş.
Но рано или поздно придется все бросить... потому что это давит на тебя... все эти застывшие часы... текут по нервной системе... и просачиваются сквозь поры.
Ama er ya da geç çıkmak zorundasın... çünkü çarpacak, ve bunlar, donmuş saatlerin sinir sistemi sayesinde bir anda erimesiyle gerçekleşecek... ve tüm bunlar gözeneklerden dışarıya akacak.
У них уже были предложения, и они их отвергли. Но отец собирается уйти от дел, а на сына давит совет директоров.
Daha önce de teklifler alıp reddettiler ama baba emekliye ayrılmak üzere ve oğul yeni kovuldu.
Это его старый трюк - давит на жалость.
Bu, Sam Amca'nın tam gaz üstümüze gelen büyük kamyonu.
Когда двое увлечены другими людьми, тяжесть возможных отношений больше не давит.
İki tarafın da başka ilişkisi varsa, olası ilişki baskısı ortadan kalkar.
Там все время то машиной кого-то давит, то еще что-нибудь странное.
Hep birisi eziliyor ya da garip bir şey oluyor gibi.
А когда кто-нибудь пытается оторваться и пойти своим путем, тогда приходит Мистер Зло с горы и давит отщепенцев.
Onlardan biri yola çıkmaya ve kendi kişisel gezilerini yapmaya başladığı zaman... tepeden aşağı Bay Kötü geliyor ve onları eziyor.
Вот комиссар на меня и давит.
Emniyet Müdürü tepeme bindi.
А у меня давит в груди, и я потею, как обычно в таких случаях.
Evet benim göğsümde de aynı sıkışma var... ve her zaman giydiğim süeter bol geliyor.
Я не могу прибегать всякий раз, когда он давит тебе на мозоль.
Her seferinde buraya kadar gelmekten bıktım.
По-моему, тебе весь мир давит на плечи.
Çünkü omuzlarında dünyanın yükünü taşıyorsun.
" ы должен сбросить с себ € этот груз. - ќн на теб € давит. - — брошу.
Dök içini de kurtul.
Это место нас давит.
- Bu yer bizi tüketiyor!
- Но он давит картошку на ковре! Это отвратительно!
Patatesleri halının üzerinde eziyor.
Это так давит.
Bu çok büyük bir baskı.
И теперь дождь каждый раз давит на меня.
Yağmur beni her seferinde olduğum yere mıhlar.
Опухоль давит на позвоночник, блокируя прилив крови к вашим ногам. Операция должна устранить это давление.
Tümör omuriliğe baskı yapıyor ve bacaklarına giden elektriksel akımı bozuyor.
Она давит на чувство вины.
Bizi suçlu hissettirmeye çalışıyor.
Он давит, чтобы вы выпустили меня, и тогда он приберет меня к рукам.
Serbest bırakılmam için seni öyle fena sıkıştırır ki böylece on dakika ardından enseme yapışabilir.
Мистер Маккрей шел по палубе и услышал, как наш Казанова давит храпака.
Bay McCrea, güverteye çıkınca, bizim Kazanova'nın horladığını duymuş.
- Вы не знаете, как это давит.
- Tehlikenin derecesini bilmiyorsunuz.
Она давит на мозг, а это не к добру, сынок.
Büyümeye devam ediyor ve beyninize baskı yapıyor.
- Он давит на свидетеля.
- Tanığı rahatsız ediyor.
- Нет, он просто давит на психику.
- Duygularınla pazarlık edemez.
Знаете, когда уже давит так, что глаза пытаются вылезти наружу... Пытаешься дышать через это маленькое отверстие, сильно потеешь.
Bilirsiniz, gözlerini kesmeye başlar ve sen... bir delikten nefes almaya çalışırsın... tamamen terlersin.
- Давит на психику.
- Duygularını bastırırsın.
Давит на плечо?
Sıkıca tut. Harika.
Не давит? Стерплю.
Sen bilirsin
Сэлмак давит на меня, чтобы я наладил отношения.
Eh, Selmak beni bazı ilişkileri düzeltmeye zorluyor.
Довольно глупо, но пока что ты первый. Изолированный бункер. Субъект давит на рычаги, чтобы добыть тепло и еду.
bu çok aptalca, ama çok uzak, sen ön koşuculardansın bu bir izolasyon çemberi bu proje ile içeceklerimizi ve yiyeceklerimizi koruyabileceğiz alt taraf elektriklenerek su üretimi sağlıyor ben buna Monroe kutusu diyorum kulağa ilginç geliyor ne kadara mal oluyor?
Много всего давит на меня в данный момент.
- Büyük baskı altındayım.