Ездил tradutor Turco
1,297 parallel translation
У меня был друг, который ездил в Иорданию, так они -
Jordan'a giden bir arkadaşım var ve onlar... "Fezzes" nasıl yazılıyordu?
Ездил туда по поручению Сверенджена, чтобы выслушать от Монтаны предложение о присоединении лагеря.
Kampı ele geçirmeleri fikrine verecekleri cevabı... almak için Swearengen onu Montana'ya yollamış.
Твой отец никуда без него не ездил.
Babanız onsuz hiçbir yere gitmezdi.
И кто потом на ней ездил?
- Peki kim onu kullandı?
Первый курс, четыре с половиной месяца ездил по стране.
İlk senemde dört buçuk ay taşrada gezdim.
Я знал, что он ездил в Африку и предположил, что он был вакцинирован от гепатита A и Б.
Afrika'ya gideceğini, Hepatit A ve B aşılarını yaptırdığını biliyordum.
А затем в 72-ом Микки Мэнтл ездил в моей повозке четырежды.
Ve sonra, 1972'de, Mickey Mantle faytonuma dördüncü defa bindi.
Когда я первый раз ездил в лимузине, мне было пять.
İlk defa limuzine bindiğimde beş yaşındaydım.
И ты никогда в жизни не ездил на рейсовом автобусе.
Ayrıca hayatın boyunca hiç şehirler arası otobüse binmedin.
Мои люди сражались при Заме и Магнезии, мой отец ездил с Сулой, а я опустился до этого ограблен детьми.
Halkım Zama ve Magnesia'da savaştı. Babam Sulla ile birlikte at sürdü ve benim düştüğüm hale bak. Atsız kaldım ve çocuklar tarafından soyuldum.
- Ездил за запчастями на трактор для отца, потом получил твое смс, так что
Babam için birkaç traktör parçası almak zorunda kaldım, sonra cep mesajını aldım
Потому что я ездил пьяным и поэтому должен посещать собрания АА две недели.
Çünkü DUI cezası ( Etki altında araba kullanmak ) aldım ve iki hafta boyunca AA toplantılarına katılmam gerekli görüldü.
Я ездил туда. На тех же выходных когда ездил в Австралию и Калифорнию. суть в том что, когда говоришь с современным, милым, приветливым Немцем... и они говорят что то типа :
Aynı hafta sonu Avustralya'ya ve California'ya da gittim ve bu görüyorsunuz, konumuz şu, modern, hoş, kibar bir Almanla konuşuyorsunuzdur ve size şuna benzer şeyler söylüyordur,
Я так быстро уже много лет не ездил.
Yıllardır bu kadar hızlı gitmemiştim.
Великий? Никогда не видел, чтобы Док ездил быстрее, чем 50 км / ч.
Doc'un saatte 30 km'den daha hızlı gittiğini hiç görmedim.
- Я раньше ездил только по дорогам!
- Hey, daha önce hiç yol dışına çıkmadım!
Поэтому утром он ездил к эксперту, делавшему вскрытие жены а потом послал запрос на результаты вскрытия.
O kadar baskı altında ki sabah önce gidip karısının otopsisini görmek istedi sonra da ofisine gidip bizi beklemeye başladı.
А я бы в Рим не ездил.
Ben Roma'ya gitmezdim.
Думает, что если б у меня была работа, то я бы не ездил перед его домом пять, шесть раз в день.
Çalışıyor olsam günde 5 - 6 kez evinin önünden geçmeyeceğimi söylüyor.
- Куда? Ездил бы на подъемнике в "Костко"?
Costco'da forklift mi kullanayım?
Антон, дай-ка не ключи от своей машины, а то я в метро уже 49 лет не ездил.
Anton, arabanın anahtarlarını ver. Zira metroyu 49 yıldır kullanmadım.
Хотя я уже 20 лет на машине не ездил.
Ama ben 20 yıldır arabaya biniyorum.
Ты никуда не ездил один, у тебя никогда не было другой работы, у тебя нет друзей...
Asla tek başıma yaşamadım. Daha önce başka yerde çalışmadın Başka tanıdığın bi çevre de yok- -
- А ты вообще ездил на Порше?
- Daha önce Porsche sürdün mü?
- Ты никогда не ездил на Порше?
- Daha önce hiç Porsche sürmedin mi?
Они ещё девственны, на них никто не ездил!
İkisi de bâkire, daha önce hiç sürülmediler.
После обеда он ездил в Вену к отцу.
Günü Viyana'da babasıyla geçirdi.
На каникулы Двейн ездил к своему отцу во Флориду, а Олив навестила двоюродных в Лаryне.
Yarı yıl tatilinde, Dwayne Florida'ya babasına gitti ve Olive de, Laguna'ya kuzenlerine gitti.
Эрвин никогда раньше не ездил на мотоцикле сзади, так что... возможно, на повороте он отклонился вместо того, чтоб прижаться, и Гектор потерял равновесие.
Irwin daha önce hiç motosikletin arkasına binmemişti. Belki de virajı dönerken içeri değil, dışarı yattı ve Hector'ın dengesini bozdu.
Не похоже, что бы ты часто ей ездил.
Bunu çok kullanmışa benzemiyorsun.
Так ты не ездил с ним в Орпьер? Нет!
Onunla gitmedin o halde.
Ездил в Киото в 1997-м, чтобы помочь принять это, вызавающее споры / по крайней мере, в США /, соглашение.
1997'de Kyoto'ya giderek en azından Birleşik Devletler'de tartışmalara neden olan bu konuda anlaşmalar sağlamaya çalıştım.
Последний раз он ездил в отпуск полгода назад.
Son tatilini altı ay önce yaptı.
— И в Страудсбург ездил?
- Stroudsburg'daki markete baktın mı? - Evet.
Вот к примеру, совсем недавно я ездил в Тихуану, где вел дело о воссоединении семьи.
Her neyse, son günlerde Tijuana'da bir ailenin yeniden toparlanmasını sağlıyordum.
Джейсон МасУччи ездил в ТАмпу к матери и говорит, видел Вито на курсах похудания.
Jason Manucci annesini ziyaret etmek için Tampa'ya indi sanırım Vito ve Jenny Craig'i gördü.
Спецом на поезде ездил в Чикаго.
Chicago'ya trenle gitmiştim.
— Два раза туда ездил.
- İki sefer yaptı.
Он продавал машины. Ездил каждый раз на новой.
Araba satardı, her zaman yeni olanlardan kullanırdı.
Ездил на Кубок Мира?
Dünya kupası için mi ordaydın?
Я ездил в Аннаполис... выбил необходимые средства на защиту свидетелей.
Başkente gittiğimde.. tanık koruma programı için bağış kayıtları buldum.
- Когда ты ездил туда?
- Ne zaman gitmiştin peki?
Я уже ездил за пиццей от Брунетти...
- Bende onunla gidebilirim. - Hayır.
Я ездил в Атлантик-Сити по делам.
- Atlantic City'ye iş için gittim.
Я раньше уже ездил туда на поезде.
Eski zamanlarda oraya tren yolculuğuyla giderlermiş.
Оскар ездил Мексику, когда ему было пять, на похороны своей прабабушки.
Oscar, beş yaşındayken.. .. anneannesinin cenazesi için Meksika'ya gitmiş,
Только поэтому и ездил туда сюда.
Ben de yeni öğrendim. Bu yüzden gidip geldim.
Слушайте, я не для того ездил во Вьетнам... чтобы всякие цветочки типа вас отбирали у меня свободу.
Bak, ben Vietnam'a sizin gibi ibnelerin özgürlüğümü elimden almaları için gitmedim.
Я отдыхаю в самых изумительных местах в мире, я лазил по скалам, я занимался исследованиями, я ездил на сафари.
dünyanın değişik yerlerinde tatile çıkıyorum dağlara tırmanıyorum, safariye çıkıyorum ve bütün bunlar devam ediyor çünkü ;
Нет, это я в Греции купил, когда с митрополитом на Афон ездил.
Hayır Yunanistan'da Metropolis Katedralinden aldım... ve Athos dağındaki Agion Oros'da Hacı olurken kullandım.
Когда-то ездил.
Kullanırdım.