Ездишь tradutor Turco
264 parallel translation
Не думаю, что тебе знакомо чувство, когда ездишь на шикарной машине и понимаешь, что она не твоя.
Bilmem hiç kendine ait olmayan pahalı bir arabayı kullanmanın insana ne hissettirdiğini tecrübe ettin mi?
Лиза, на этой работе ты ездишь только с одним чемоданом.
Evet, Brezilya'da yağmur yağmadığı halde bir yağmurluk bulmaya çalış.
Я хотела узнать, куда ты ездишь по ночам?
Akşamları çıktığında ne yaptığını merak ediyorum.
Ты часто ездишь в Японию с клюшками для гольфа?
Golf sopalarınla Japonya'ya gitme şansı kaç kere gelir?
И еще Милнер, эта колымага, на которой ты ездишь, слишком низкая спереди.
Ve bu bindiğin şeyin ön tarafı... biraz alçak görünüyor.
Ты ездишь быстрее всех, наверное.
Herkesden hızlı olduğuna bahse girerim.
Ты ездишь на белом Ти-Бёрде?
- Beyaz Thunderbird mü kullanıyorsun?
А ты ездишь по всему городу, Трэвис?
Bütün şehri dolaşıyorsun, değil mi, Travis?
Трэвис, ты ездишь по всему городу?
Bütün şehri dolaşıyorsun, değil mi?
- На чём ты ездишь?
- Ya seninki? - Benim mi?
Ну так. Небось, на мотоцикле ездишь?
Motora yakışıyor, değil mi?
Да он бегает быстрее, чем ты верхом ездишь!
Senin atından hızlı koşar!
- Ты ездишь верхом, Фрэнк?
- At binebilir misin Frank?
Вот почему ты ездишь в лагерь, знаешь... что бы развлекаться.
Buraya o yüzden geldin ya hani. Eğlenmek için.
А на чем ты сейчас ездишь?
Şimdi ne kullanıyorsun?
Чем ты занимаешься, когда не ездишь автостопом?
Otostop çekmediğin zamanlar ne iş yaparsın?
Ты везде ездишь на этой компактной и удобной в парковке машинке?
Her yere bu minik arabayla gittiğini söyleme bana.
То, на чём ты ездишь, то, что я ношу - всё оттуда. Но оно меня достало.
Sen içinde oturuyorsun ve ben onu giyiyorum ama yorgun.
Что ты имеешь ввиду - "не ездишь на животных"?
Ne demek hayvanlara binmem?
Ездишь ночью без своих очков! Не оставляй очки дома!
Dört kırmızı ışık geçtin hiçbir şey göremiyorsun ve gece vakti gözlüğün olmadan araba kullanıyorsun!
Я не расист, но ты ездишь, как самый настоящий черномазый придурок!
Hayır, ırkçı değilim ama kahrolası bir zenci gibi kullanıyorsun! Şuraya bak!
Ты такой умный, что у меня аж душа гордостью переполняется, зная, что ты ездишь по миру под нашей фамилией... выходит на сцену перед совершенно незнакомыми людьми и рассказывает шутку про "пососи свой хуй"
Bu oyunu bulacak kadar zeki olduğun için annen seninle gurur duyuyor. Biliyor ki oğlu soyadıyla dünyayı dolaşıyor hiç tanımadığı insanların karşısına çıkıyor ve kendikini emme oynuyor. "
Летом ты ездишь с семьей на озера.
Yazın ailenle gittiğin bir göl var.
- Ты всё равно ездишь слишком быстро.
- Zaten çok hızlı sürüyorsun. Üzgün olduğumu söyledim.
- Ты ездишь на этом на выходным?
- Bunu haftasonları mı sürüyorsun?
Тебе нравится говорить людям, что ты ездишь на машине Джона Войта.
Sen Jon Voight'in arabasını kullandığını insanlara söylemek için bu arabayı aldın.
И часто ты вот так ездишь под дождем, с незнакомцами?
Yabancılarla yağmurda dolaşmaya çıkar mısın hep?
- И куда ты ездишь?
Nereye gidiyordunuz? Kente.
Конечно, помнишь, ведь ты ездишь к нам... сколько лет?
Evet, buraya yıllardır... kaç yıldır geliyorsun?
Не знал, что ты ездишь верхом.
Ata bindiğini bilmiyordum.
Мама, почему ты не ездишь на велосипеде?
Anne, sen neden bisiklete binmiyorsun?
- Ты ездишь из Торрэнса на работу.
Torrance'tan Reseda'ya bu işi yapmak için geliyorsun.
- Ты еще ездишь верхом?
- Hala ata biniyor musunuz?
- Ты не ездишь на лошади...
- Ata binmiyorsun...
и много ездишь из-за своей работы.
Ve işin yüzünden de hep uzaktasın.
Уoлтеp, paз тебе нельзя вoдить, тo кaк ты в этoт свoй шaмaс ездишь?
Hey Walter, Sept Günü arabaya binemiyorsan bir yerlere nasıl gidiyorsun?
Когда ты куда-то ездишь, ты всегда должен делать то, что предложат.
Yoldayken hep başkalarının tavsiye ettiği şeyleri yapmak zorunda kalırız.
Да кто будет судить о тебе по тому, на какой машине ты ездишь?
Senin değerini kullandığın arabayla kim ölçebilir ki?
Ты ездишь на патрулирование?
- Birlikte arabayla mı gezdiniz? - Evet.
- Ездишь в Маленькую Италию?
- Küçük İtalya'ya gidiyor musun?
Ты же всегда на велосипеде ездишь. Он же всегда вон там стоит.
Her zaman şurada duran bisikletine binersin ama?
Ты ездишь в Нант?
Nantes'e gidiyor musun?
- Можешь показать нам, как ты ездишь?
Nasıl sürdüğünü görebilir miyiz?
И он говорит : важно не как ты стоишь рядом с машиной а как ты на ней ездишь.
Mesele, arabanın yanında nasıl durduğun değil... onu nasıl yarıştırdığındır. Edwin'in bildiği şeylerden biri şu : Bunu öğrensen iyi edersin.
Куда ты ездишь по ночам?
Geceleri nereye gidiyorsun?
ТьI на мотоцикле хоть ездишь?
Motosiklet kullanıyor musun?
- А почему ты не ездишь с ним?
- Sen neden onunla birlikte gitmiyorsun?
Ездишь на дозволенной скорости?
Oh, vites değiştirmek.
А как же ты ездишь на метро?
O zaman metroya nasıl gidebiliyorsun?
Поэтому ты на поезде всегда ездишь?
Trenle mi gidiyorsun?
Ты теперь ездишь на меня!
Şimdi benim için sür.