Жару tradutor Turco
669 parallel translation
Нет, на этот раз это женщина с ребенком, но она задала нам жару, должен признать.
Bu sefer başka. Bir kadınla çocuğunun. Ama bize en uzun ve en zor kovalamacalardan birini yaşattı.
На самом деле, она хотела броситься на него с топором, который в другой руке держала, но с жару все перепутала, и, когда он убрался, у нее в руке остались только 2 куриные лапы.
Diğer elindeki baltayı kullanmak istedi, ama sonra hangi elinde ne olduğunu unuttu. Satıcıyla işi bittiğinde elinde sadece iki tavuk bacağı kalmıştı.
- Вы задали ему жару, миссис Чарльз!
- Söyleyin Bayan Charles.
Простуда опасна, в такую жару?
- Bu kesin işe yarar. Bu sıcaklıkta üşütmek tehlikeli mi?
Мсье Альфред не ленится работать в такую жару. - Мари!
Böyle bir havada çalışmak için çok cesaretlisiniz.
Я туда не езжу. Спиртное хорошо идёт в жару.
Sıcakta içki çabuk tesir ediyor.
Тактрудно выглядеть свежей в жару.
Bu sıcakta temiz kalabilmek zor.
Держи, Пап, с пылу с жару.
İşte hazır, Baba, dumanı üstünde, mis gibi.
Радуйся, в жару не так есть хочется.
Niye şikayet ediyorsun? Sıcak havada, daha az yemek yenir.
- В такую жару?
- Bu sıcakta mı?
В особенности в такую жару.
Özellikle bu sıcak havada.
- На кухню? - Да, в такую жару я держу бельё в холодильнике.
Bu kadar sıcak olunca, külotlarımı buzlukta tutuyorum.
Бедная девочка... Работать в Нью-Йорке в такую жару.
Zavallı kız, bu sıcakta New York'ta çalışıyor.
А простуда в жару - это смерть.
Yaz nezlesi beni öldürüyor.
[Прохожий] Задай ей жару, приятель.
İstediği şeyi ver, dostum.
Как вы можете что-то обсуждать в такую жару?
Bu sıcakta nasıl iş konuşabiliyorsunuz?
- В такую жару?
Çıplak. - Bu sıcakta!
Зададим жару чёртовым янки!
Şu Kuzey Amerikalıları yakalayalım!
Зададим жару разбойникам.
Onlara bir ders verin.
Давай, задай-ка ей жару.
Haydi, vur ona.
Как они переносят жару?
Durumları nasıl?
Нам нужна соль, чтобы переносить жару.
Daha fazla tuza ihtiyacımız var.
В такую жару они быстро сгниют.
Bu sıcakta hızlı çürüyecekler muhtemelen.
- Как ты только выносишь такую жару.
Bu cehennem sıcağına nasıl dayanabiliyorsun?
Задай им жару, Пайк!
Cehenneme postala, Pike!
Я сказал, дайте им жару!
Yaylım ateşi açın dedim!
Ты задала ему жару, да?
Ona sert davranıyorsun, sence de öyle değil mi?
В такую жару это очень кстати.
Hava sıcak, iyilik yapmak istemiştir.
Да-да, всё свалили на жару.
- Evet, sebebinin sıcak olduğunu düşünüyorlar.
Жара. Ха-ха, а я люблю жару.
Bense sıcağı severim.
И траву, и деревья, и я ненавижу жару!
Ve çimenlerden, ağaçlardan ve sıcaktan nefret ederim.
Всё, что тебе нужно - забыть про жару.
Yapılacak şey aslında sıcağı düşünmemek.
Только представьте, что кто-то в такую жару сочетается браком.
Bu sıcakta evlendiğinizi düşünün.
В такую жару, как это возможно?
Bu sıcakta, nasıl edebilirsin?
Смотреть в оба! Поддай жару!
Torpidoları hazırlayın.
я хочу чтоб вы все настроились и задали им жару! " адали как следует!
Siz çocukların dışarı çıkıp onlara yerden yere vurmanızı istiyorum!
Поддай жару!
Hadi, devam!
Прибавь те жару!
Daha çok şekerleme!
У дачи, ребята. Задайте им жару.
Hepsini batırın!
Квинсленд и Тасмания тоже жару дадут
Queensland ve Tazmanyalılar işlerini bilir
- Задай ему жару!
- Ona cehennemi göster!
Поддай жару, моя маленькая полячка.
Bana karşı geliyorsun, seni küçük Polonyalı.
Я хочу, чтобы вы все почувствовали эту жару почувствовали эту атмосферу так, чтобы вы передали мне эти ощущения.
O sıcağı hissetmenizi istiyorum o atmosferi hissetmenizi ve bana hissettirmenizi istiyorum.
- Мы им задали жару, правда, сэр?
- Günlerini gösterdik, değil mi?
Всё эти проблемы вылавливались... испытывались на жару, воду, тряску, вес.
Bunları her koşul altında denedik... lsıyla, suyla, sarsıntıyla, darbeyle denemelere tabi tuttuk.
Не тем мы с тобой заняты - прощёлкаем самую жару.
Asıl olayı kaçırıyoruz.
- Вон там моя лахудра даёт жару!
Evet, işte benim yavrum. Hemen orada.
- Я. Задай им жару.
Göster onlara.
- Люблю жару.
- Sıcağı severim.
Кому каштаны, с пылу с жару?
Nefis sıcak kestanelerim var!
Может, и самое оно, в такую-то жару.
Bu sıcakta iyi bir fikir olabilir.