Жевал tradutor Turco
70 parallel translation
Всего неделю назад я стоял в очереди на посадку в самолёт и жевал бутерброд.
Bir hafta önce, elimde bir ton balığı sandviçiyle, uçağa binmek için sırada bekliyordum.
Я ел землю, жевал траву, я обдурил их.
Çamur yedim ve çimen çiğnedim. Onları kandırdım.
Жевал жвачку в классе.
Sınıfta sakız çiğnermişim.
За сорок восемь часов он жевал у Скалари. Маса, а что это за обезьяна с Сэйто?
- 48 saat sonra, Scalari'ye geldi.
Я жевал её, когда был маленьким.
Küçükken çiğnerdim.
А его пульс не участился, даже когда он жевал её язык.
Kadının dilini yediği zaman bile nabzı 85'in üstüne çıkmadı.
И жевал резинку, как все американцы.
Tüm Amerika'lılar gibi sakız çiğniyordu.
Он жевал резинку, был в американских очках и говорил с ужасным акцентом.
Sakız çiğniyormuş, Amerikan gözlükleri takıyormuş, ve berbat bir Fransız aksanıyla konuşuyormuş...
- Я тут жевал жвачку с Ллойдом Брауном.
- Lloyd Braun'la sakız çiğniyordum.
Может его подвело то, что ему пришлось дышать ртом когда он её жевал.
Belki onu şaşırtan, sakız çiğnerken burnundan nefes alması gerektiğiydi.
Что же, он жевал бумагу?
Kağıdı ısırmış galiba?
- Он, э, жевал собственные штаны и смеялся!
Pantolonunu emiyor ve gülüyordu.
Берни лежал на диване, пил пиво и жевал жвачку.
Bernie kanepeye uzanmıştı. Bira içip sakız çiğniyordu.
Минуту назад ты жевал бутерброд, и вот ты уже труп. Но он меня в этом обвинил.
Bir dakika burgerini çiğniyorsun, bir sonrakinde ölü bir et yığınısın.
Он жевал вот это.
Bunu çiğniyordu.
Мы привезли его сюда прямо из музея. Я помню, до допроса он жевал большую жвачку.
Biz onu müzeden buraya getirdik hatırlıyorum sorgudan önce kocaman bir sakız çiğniyordu
Жевал прямо мне в ухо.
Kulağımın dibinde sürekli bir şeyler çiğniyorsun.
Он сел на лужайку перед домом и жевал ее руку, как будто это было куриное крылышко.
Ön bahçemdeki çimlerin üzerine oturmuş tavuğun kanadını çiğner gibi kızımın kolunu çiğniyordu.
Ты тогда еще совсем дитё был и сопли жевал.
Sen o zamanlar burnu akan bir çocuk olmalısın.
Я разве жевал жвачку?
Az önce sakız çiğniyor muydum?
Он не жевал его - он его съел и переварил, а на десерт полакомился телефоном.
Kemirdi demiyorum, yedi, hazmetti tatlı niyetine de telefonu.
Говорит, что раньше жевал табак, чтобы сбросить вес для соревнований.
Kilo vermek için bir ara tütün çiğnediğini söylüyor.
То, что он жевал табак, не объясняет его симптомов.
Tütün çiğnemek belirtilerini açıklamaz.
Голова вопела : "Нет!", а рот жевал жевачку.
Kafam "Hayır!" diye bağırıyordu, ama ağzım sakız çiğniyordu.
Он жевал это.
Bunu çiğniyordu.
Кристалл, я видел там парня однажды он издавал ужасные звуки и жевал что-то мертвое.
Crystal, bir kere orada bir çocuk görmüştüm korkunç sesler çıkarıyordu ve ölü bir şey yiyordu.
Чак жевал пчелиную палочку с пасеки которую брал у механика, перед тем, как провести тестовый полет.
Chuck, deneme sürüşünden önce mekanikçinin sakız kutusunu yürütürdü.
Ну да, я жевал жвачку.
Evet, sakız çiğnerim.
По-моему, почти мёртв... вот только он всё ещё... что-то жевал.
Sanırım, çoğunlukla ölmüştü. Bir şey hariç hâlâ çiğniyordu.
Значит, он наверное жевал ее до того, как был отравлен.
Yani sakızı, zehirlenmeden önce çiğnemiş.
На протяжении последних 12 месяцев, какой-либо из кандидатов курил сигареты, трубки, сигары или жевал тобак?
Geçtiğimiz son 12 ayda başvuru sahibi sigara pipo, sigar içti mi veya tütün çiğnedi mi?
- Я не вижу чтобы ты жевал.
Çiğnediğini görmüyorum.
То, как он сидел, жевал свою еду как идиот.
Oturuşu, embesil gibi ağzını şapırdatışı...
Он жевал кору дерева.
Ağacın kabuğunu yemiş.
В отличие от кое-кого, он даже это жевал... Как настоящий мужчина.
Birileri beceremezken o çiğnedi gerçek bir adam gibi.
Я когда-то жевал.
Eskiden çiğnerdim.
Больше я никогда не жевал табак.
Ondan sonra da tütün çiğnemedim.
Ты плохо жевал, Дарен.
Ezilmişsin Darrin.
Его что, диван-людоед жевал?
İnsan yiyen yatağa sıkışan adamımız bu mu?
Я увидела, как Уилфред жевал ее вчера вечером.
Wilfred dün gece çiğniyordu.
Нет, я уже раз ходила, и тогда он жевал мой лифчик.
Hayır, son sefer ben gittim ve onu sütyenimi yerken yakaladım.
Я жевал этот кусок 15 минут. Прости.
15 dakikadır aynı parçayı kemiriyorum.
" здесь Ѕерни - лежал на диване, пил пиво и жевал - - нет, не жевал, чпокал!
Ve Bernie kanepeye uzanmış birasını içiyordu. Ve çiklet çiğniyordu. Hayır, çiğnemiyordu.
Ещё проглатывал всю жвачку, что я жевал за последние 25 лет.
Ve son 25 yılda çiğnediğim bütün sakızları yuttum.
Он определил кто жевал наши жестяные банки.
Bizim konserve kutuları kimin yediğini bile bulmuştu.
Так что каждый раз, когда Дорнегет жевал... Давление на графен заряжало батарейку. Это блестяще.
Yani Dorneget'ın her çiğneyişinde grafen üzerinde yarattığı basınç bataryayı şarj etti.
"Рам Там Таггер жевал хвост тётушки Мэйм"
"Rum Tum Tugger, Auntie Mame'nin kuyruğunu kemiriyor" derdi.
Элтон Джон получил 150000 долларов от "Сандэй Миррор", и все, что они писали, было о том, что он на какой-то там диете, где он жевал свою еду но не проглатывал.
Elton John "The Sunday Mirror" dan $ 150,000 kazandı ve yazdıkları tek şey yemekleri çiğneyip yutmadığı bir diyet yaptığıydı.
Сидел и жевал, пока заклинательницы дрались,.. ... спокойный, как гусь в духовке.
Bir Caster dövüşü yaşanırken sanki bir piknikte gibi oturmuş sandviç yiyorsun.
- Ну, ты жевал и сосал!
Seni ısırmadım.
Он беспрерьIвно жевал бенгальский пан,
Yakın bir şarlatan adı alıyor, hafızayı artırmak için.