Задал tradutor Turco
769 parallel translation
Разве Его Величество не задал вопрос?
Majesteleri sana bir soru sormadı mı?
Я вам задал вопрос.
- Evet, konuş bakalım. - Sana bir soru sordum.
Мадам Коле, будь я Вашим отцом... а к счастью, я - не он... и Вы бы посмели предпринять какие-то собственные шаги в бизнесе, я бы задал Вам хорошую порку. В деловом смысле, разумеется.
Madam Colet, babanız olsaydım... ki şükürler olsun ki değilim... ve işlerinizi kendiniz yürütmek için girişimde bulunsaydınız... popunuza güzel bir şaplak atardım... mesleki deyiş icabı tabi ki.
Он всего-лишь задал простой вопрос.
Alt tarafı basit bir soru sordu.
- Я задал Вам просто вопрос :
Basit bir soru sordum!
- Не пытайся шутить, я задал вопрос.
Komik olma. Sana bir soru sordum.
- Я просто задал вежливый вопрос.
- Sadece uygarca bir soru sordum.
- Он задал тебе вопрос!
Yoksulluk hakkında bir epik yaratmak istiyorsun.
Так мне и надо, раз я задал прямой вопрос.
Ettiğimi buldum işte, açıkça bir soru sormakla.
Я задал тебе вопрос.
Sana bir şey sordum.
Я уже задал вопрос.
- Bir tek soru sordum.
Я просто задал ему вопрос о содовой. Свиньи, картошка, и всё такое.
Gazoz, domuz ve patatesle ve başka şeylerle ilgili birşeyler soruyordum.
Я думал, ваш сержант задал нам все вопросы.
Çavuşunuza gerekli tüm açıklamaları yapmıştık.
Я задал тебе простой вопрос.
Sana adil bir soru soruyorum.
Задал пару вопросов, понял, что всё в порядке, и отпустил.
Sana anlattım ya. Birkaç soru sordu. Beni bırakmasının uygun olduğundan emin olmak için.
Один вопрос я ей так и не задал :
Ona söylemediğim başka bir şey vardı.
Да я просто по-дружески задал вопрос.
Sadece dostça bir soruydu.
Майор задал вопрос.
Binbaşı sana soru sordu!
Я задал вам вопрос, сэр.
- Size bir soru sordum!
Это другой вопрос, госпожа Вальнер, которого я вам пока не задал.
O başka bir konu, Bayan Wallner. Ben size o soruyu sormadım.
Тогда... Я наклонился к ротовому отверстию и задал вопрос.
Ben de agzina dogru yaklasip sebebini sordum.
- Задал глупый вопрос.
- Aptalca bir soruydu.
Я задал вопрос нашему славному кесарю но, боюсь, это было ошибкой.
Şanlı Sezar'ımız ile ilgili bir konuyu açmam lazım ama hata yapmaktan korkuyorum.
Я думаю, что мои друзья покинули зону задолго до того, как ты задал мне вопрос.
Bence arkadaşlarım sen bana sorular sormadan çok önce bölgeyi ter etmişler.
Я задал вам вопрос.
Sana bir soru sordum.
Я задал вопрос!
Orada neler yapılıyor dedim.
Ты задал мне вопрос.
Bana bir soru sordun.
Пацан, я задал тебе вопрос.
Sana bir soru sordum evlat.
Этот вопрос я только что задал компьютеру, доктор.
Bilgisayarlara yükledim.
Я задал вопрос.
Sana bir soru sordum.
Я тебе вопрос задал.
Bir soru sordum.
Он ждал, пока Канстлер производил допрос свидетеля, а затем он встал и задал свои вопросы.
Kunstler bir tanığı çapraz sorguya çekene kadar bekleyecekti ve sonra kalkıp sorularını soracaktı.
Задал себе задачку.
Başına iş aldı.
А потом он говорит, "Я и, правда, задал ей, чтоб было о чём повопить и выкинул её из машины.."
Sonra dedi ki "Ona, çığlık attıracak şeyi verdim ve arabadan fırlattım."
- Я вопрос задал, сучара! Где ты был?
- Bana cevap ver orospu çocuğu, neredeydin
Я задал вопрос.
Size bir soru sordum!
Присядь. Я рад, что ты задал мне этот вопрос. А причина, почему я рад в том, что если бы ты спросил Симонса или Брэдли,..
Bu soruyu bana sormana sevindim çünkü eğer Simons ya da Bradlee'ye sorsaydın sana şöyle derlerdi :
Я просто задал Вам вопрос. Ну, ходят слухи, что пока он был там, он расследовал дело Кеннеди.
Dedikodulara göre bir süredir Kennedy'i araştırıyordu.
который я задал в самом начале...
Ne diye seninle konuşuyorum ki?
Шампольон ходил по этим залам и без усилий читал надписи, которые были загадкой для всех остальных, отвечая на вопрос, который в детстве сам задал Фурье :
Champollion bu koridorlarda yürürken,... kendinden öncekileri de büyüleyen yazıtları okuyordu. Küçükken Fourier'e sorduğu şu sorunun cevabını da bularak :
Внучок Такэмару нам задал задачу, но вот что же нам делать с конем?
Minik Takemaru bir problemdi ama at işi daha beteri!
Он задал тебе взбучку?
Sana zorluk çıkarıyor mu?
Я не хотел вести пустых разговоров, но я задал ей старый глупый вопрос.
Söyleşi başlatmak istedim ama yeni benliğimi yine o eski aptal soruyu sorarken buldum.
Скажете Розену, что я задал вам кучу вопросов насчёт Нджалы. Сколько у него телохранителей, где он ночует Какой у него распорядок и прочее.
Njala'nın güvenliği hakkında, korumaların sayısını, yatağının yerini, alışkanlıklarını, bu tür şeyler.
Кажется, я задал вопрос.
Bir soru sordum, değil mi?
Я задал вопрос, сэр, и хотел посмотреть на вашу реакцию, вот и всё. "
Size sadece bir soru sordum efendim, tüm bilmek istediğim bunu gördüğünüzde neler hissettiğinizdir. "
Я все продолжаю думать о той строчке из книги. "Легенда о Сонной Лощине", последнее, что я задал прочитать ученикам перед тем, как разбился.
öğrencilerime kazadan önce verdiğim enson şey, The Legend of Sleepy Hollow dan, bir satırı düşünüyorum.
- Я задал вопрос.
- Sadece bir soru soruyorum.
- Он задал массу вопросов.
- O çok fazla soru soruyor.
- Простите. Я задал их преждевременно.
- Üzgünüm, Daha önce de sormuştum.
- Я задал вопрос.
- Sadece bir kaç soru soruyorum.