Заело tradutor Turco
169 parallel translation
Смотрите, его опять заело!
Bak. Yine paslanmış!
- Сейчас, что-то заело.
- Hemen açıyorum, Yoldaş Teğmen...
Заело на задний ход.
Ters takılmış görünüyor.
А у меня грязные, что-то в карбюраторе заело
Benim ellerim de kirli, karbüratörde sorun varda.
Заело, наверное. Я не рассмотрел.
Sancak tarafındaki 4 numaralı kontrol makarası biraz gürültü yapıyor.
- Наверное, замок заело.
- Kilit bozuldu sanırım. - Kapının kapanmaması normal değil!
Заело.
Sıkışmış.
Заело.
Eder tabii.
- Ремень заело!
- Kemerim takıldı!
Заело. У вас есть фонарь?
Bana şu el fenerini verin Iütfen.
- Можно я попробую, сэр. - Наверно замок заело.
- Ben deneyeyim, efendim.
Механизм заело, сэр.
Mekanizması sıkışmış gibi görünüyor efendim.
- Регуляторы инжектора заело.
Enjektör kontrolleri kilitlenmiş. Düzeltmeye çalışıyorum.
Чёрт, заело ремень!
Bir saniye bile ateş etmeyi kesmiyorlar. Kahretsin!
- Немного заело.
- İkinci kamera.
Эту хрень опять заело.
Lanet olası şey yine takıldı.
Но что-то заело на 16-ом.
Fakat 16'da bir sorun var.
Её заело.
Takılmış.
- Тебя что, заело?
- Başka bir kelime öğrenir misin?
Блин, заело.
" Kahretsin, takıldı.
Дверь заело.
Kapı sıkışmış.
Должно быть, заело.
Rüşvet verilmiş.
Я зашел к нему домой. Сунул ему в лицо пушку, а ее заело. Черт.
Evinin oraya gittim, silahımı suratına doğrulttum ve silah tutukluk yaptı.
- Стальные жалюзи снова заело, он пробовал подняться на табурете, чтобы разблокировать, потерял равновесие и разбил голову об тротуар
- Laurent, kepenk gene sıkıştı, açmak için merdivene çıktı ve dengesini kaybetti, kafasını kaldırıma çarptı.
Это я жену терпеть не могу. - Это колесо заело. О, Боже.
New York şehrinde, bu ahlâksız suçları araştıran dedektifler Özel Kurbanlar Birimi olarak bilinen seçkin bir bölümün üyeleridir.
Ручку заело. Не открывается.
- Kulp sıkışmış.
У меня ружьё заело.
Silahım sıkıştı! - Benimkini al!
И я знаю, что музыкальный автомат заело.
- Biliyorum müzik kutusu ağır ilerliyor.
Я понял, вас заело, остановитесь.
Elsa, petrol bulduk, sondayı kes.
Я знаю, что повторяюсь, будто пластинку заело,... но ты мой лучший друг, да, мой лучший друг!
Dinle kırık plak gibi tekrarlıyor olacağım ama biz arkadaşız. Sen en iyi dostumsun, işte bu kadar. Sen en iyi dostumsun.
Ты это уже говорил. Пластинку заело?
Bunu zaten söylemiştin dostum.Plak takıldı galiba.
ПЛАСТИНКУ ЗАЕЛО НА ОДНОЙ ФРАЗЕ : "Я хочу тебя".
Seni istiyorum, seni istiyorum...
Мой ремень заело.
Benimki sıkışmış!
Заело.
Sıkışmışlar.
Опять заело?
Yine mi sıkıştı?
То ли я на самом деле жить без этого не могу то ли, как сын говорит, просто самолюбие заело?
Sahiden ringde burun buruna durmayı falan umursuyor muyum yoksa oğlumun dediği gibi bu yalnızca ego tatmini mi?
- Не могу, дверь заело.
- Çıkamıyoruz. Kapı sıkıştı.
Наверное, радио заело.
Radyo takılmış olmalı.
На самом деле, молнию заело, но в отеле есть парень, который может его починить.
Hayır, ee, aslında fermuar sıkışmış, ama otelde bunu tamir edecek bir eleman var.
Крышку заело.
Takılmış.
Ты назвала чёрным его ты назвала чёрной меня а потом тебя просто заело :
Ona "siyah" dedin. Bana "siyah" dedin. Sanırım sonra koptun ve siyah, siyah, siyah diye saydırdın.
Это дерьмо заело.
Bu aptal şey bozulmuş.
Не заело, используй всю силу руки.
- Sıkışmamıştır. Bütün gücünle yüklen.
Заело, не могу остановить!
Donmuş, durduramıyorum!
Заело.
Sen dene.
Что-то заело!
Yapamıyorum, sıkışmış!
- Заело.
- Sıkışmış.
Директора заело на песенке "Гулять, как египтянин".
Müdür Snyder'ın aklına "Walk Like an Egyptian" şarkısı takıImıştı.
Что-то заело в измельчителе мусора.
Çöp öğütücü.
- Похоже, молнию заело.
Fermuarım sıkıştı.
Заело
- Sıkışmış.