Зерна tradutor Turco
324 parallel translation
Всё равно без зерна мы обречены!
Hasat olmazsa, nasılsa öleceğiz.
А это чердак, где он хранил запасы зерна.
Burası da tahılları sakladığı tavan arası.
- Задай им зерна.
- Biraz yem getir.
Пираты перерезали нам доступ к поставкам египетского зерна... а Спартак губит торговлю всего юга Италии.
Korsanlar Mısır'dan tahıl ikmalini kestiler... ve Spartacus tüm Güney İtalya'da ticareti yağmalıyor.
Безопасность зерна и всего проекта - это ваша ответственность.
Tahılın güvenliği ve proje sizin sorumluluğunuzda.
Мистер Барис, я выставил охрану у зерна и приставил охрану к клингонам.
Mr. Baris, tahıl çevresinde görevlilerim var. Klingonların çevresinde görevlilerim var.
Моего зерна?
- Sıkışmış? Tahılımın içinde?
И учитывая количество съеденного зерна и размеры склада.
Tahılın yenilmesi için de süre lazım ve ona göre de yer açılması gerekiyor.
Док, я хочу анализ трибблов, зерна, всего.
Bu tribblelerin, tahılın, her şeyin analiz edilmesini istiyorum.
В складе, полном зерна, они умерли от голода.
Tahıl dolu bir ambarda, açlıktan telef olarak ölmüşler.
Мне привезли несколько мешков зерна из Манкато.
Mankato'dan tahıl çuvalları tedarik ediyorum.
Дело не только в разгрузке зерна.
Tahıl çuvallarını dizmekle bitmiyor ki.
Всюду были сорняки... и не зерна риса в доме.
Heryerde yabani otlar vardı... ve evde zerre kadar pirinç yoktu.
Мужские стробилы производят пыльцу, зерна из которых прорастают, чтобы произвести мужские ячейки, а женские стробилы содержат большие яйцеклетки.
Erkek kozalağın oluşturduğu polenin taneleri filizlenerek erkek hücreler üretirken dişi kozalak büyük yumurta hücrelerine sahiptir.
Люди вели записи покупки зерна, продажи земли, королевских триумфов, церковных законов, расположения звёзд, молитв богам.
tahıl alım kayıtları, toprak satışları kralların zaferleri, rahiplerin heykelleri yıldızların konumları tanrının kulları.
У нас есть консервированные фрукты и овощи консервированная рыба и мясо, изделия из зерна для горячих и холодных блюд.
Meyve, sebze konserveleri var ayrıca, balık ve et ve her çeşit tahıl ürünleri.
Это древняя смесь из незрелого зерна с лепестками роз.
Bu eski bir karışım. Yumuşak, açmamış tohumlar... gül yapraklarıyla tatlandırılmış.
входящим в крупнейшее профсоюзное объединение страны в знак протеста против импорта зерна из США. Это наносит серьезный ущерб национальным интересам.
Amerikan mısırı ithalatını protesto etti... çünkü İspanyol Hükümeti alım kotasını arttırdı.
Сэндвич с индейкой, из цельного зерна, салат, ложка майонеза, а ещё у меня для вас анекдот.
Hindili sandviç, bütün etli. Kıvırcık ve mayonez. Ayrıca sana bir fıkram var.
Земля для выращивания зерна.
Topraklar sadece mısır yetiştirmek için.
И яблоко растет, и зерна сажают, и новое яблоко рождается.
Sonra o tohumcuklar yere düşer ve yenisi oluşur.
Они добавляют молотые зерна!
Kahve tanelerini öğütüp içine koyuyorlar!
Мои зубы тоже но я могу есть кукурузу, если зерна отделить от початка и смять в кашицу.
Dişlerimde gerçek değil, ama hala mısırı koçanıyla yiyebiliyorum şayet biri parçalayıp, lapa haline getirirse.
11 скучающих школьников посетили Центр переработки зерна.
Düşünsene 11 canı sıkılmış okul çocuğunu tahıl işleme merkezine götürüyorsun. İyi ki ben götüren ben değilim.
Я ввожу из Африки зерна кахуа.
Tohumlarını zenciler Afrika'dan getiriyor.
Это интересней, чем ваши занудные статьи об урожае зерна!
Kırsaldaki hububat fazlası hakkında yazdıklarınızdan daha fazlası olmalı! Bakış açısı!
- Я сам прожаривал кофейные зерна.
- Kendim çekiyorum.
Пять килотонн - это уйма зерна.
Beş kiloton ha, bu çok fazla buğday kabuğu.
Он похож на два зерна риса...
İki adet pirinç tanesi gibidirler, başın iki tarafındadırlar.
- В гамбо есть зерна?
- Gumbo da mısır var mı?
ќтруктура зерна, чайный домик.
Çayhane mahsülü yapı.
Это точно так же как, когда ты был ребенком ты запихал зерна какао в нос.
Bu, sen çocukken burnunda kakao lekesiyle geldiğin o güne benziyor.
Я говорил тебе : " Не пихай зерна какао в нос.
Sana : "Burnunu kakaoya sokma." demiştim
Это как, когда отец говорит тебе не засовывать зерна в нос.
Bu babanın sana, burnunu kakaoya sokmamanı söylemesine benziyor.
Только не надо опять историю про зерна.
Yine mi aynı hikaye.
Засунуть зерна в нос.
Burnunu otaya sokmak.
Задача молодого Дарвина - сорвать попытки федерации колонизировать планету путем отравления поставки зерна, которое хранилось... хранится на борту станции.
Genç Darvin'in görevi Federasyon'un kolonizasyon çabalarını rayından çıkarmaktı. Bu sebeple istasyonda sevkiyat amacıyla depolanmış tahılı zehirleyecekti, doğrusu zehirledi de.
Мистер Бэрис, я установил охрану вокруг зерна, я установил охрану вокруг клингонов.
Bay Baris, tahılın etrafında nöbetçilerim var. Klingonluların etrafında da nöbetçilerim var.
Когда ваш взор, в посев времён проникнув, Грядущих всходов зёрна различит, Скажите мне.
Zamanın attığı tohumları görme gücünüz varsa, hangi tohum büyür, hangisi ölür biliyorsanız,... benimle de konuşun.
Поселенцу некуда бежать, но разводя скот, сажая зёрна,.. .. потом он получит урожай, двор и молоко, и у него всё будет хорошо.
Yerleşimci yanlızca birkaç ineğe bakabilir ama ürün yetiştirebilir, bahçesi, domuzları ve sütüyle idare edebilir.
Mы, крестьяне, отличаем хорошие зёрна от плохих, но ничего не смыслим в самураях
Sadece tohumlar hakkında her şeyi biliyoruz. Samuraylar hakkında hiç bir fikrimiz yok.
Я попал! "О, прекрасная на просторах небес " Посреди волн янтарного зерна
Başardım!
Ничего кроме зерна и солода.
Soylu bayrağımıza kadeh kaldıracağınıza inanıyorum, efendim.
Мы посеяли наши зёрна.
Tohumlarımızı ektik.
Я засыпал в них толчёные касторовые зёрна, чтобы выглядеть больным и попасть сюда.
Buraya gelebilmek için gözüme fasulye yağı döktüm.
В домах не осталось ничего — ни зерна, ни риса.
Hiçbir yerde tek bir pirinç tanesi bile yok.
Мы должны сеять, несмотря на все препятствия, что ветер сдувает зёрна.
"Tohumları rüzgara attık, nereye düşeceklerini bilemeyiz"
У меня там сплошные клубничные зёрна.
Bütün o çilek tohumları dişime yapıştı.
Я видел, как она ест кукурузные зёрна, но она ела их ложкой.
Mısır gevreği yerken görmüştüm, kaşıklıyordu.
- Она ела кукурузные зёрна ложкой?
— Gevreğini kaşıklıyordu. — Evet.
- Маковые зёрна.
- Haşhaş tohumları.