English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russo → Turco / [ П ] / Пикник

Пикник tradutor Turco

629 parallel translation
Это был не пикник. Сидел в подвале, с крысами.
Sıçan dolu iğrenç bodrum pek eğlenceli sayılmazdı.
Я отправляюсь на пикник.
Pikniğe gidiyorum.
Прямо как пикник, не находите?
Sanki piknik gibi, değil mi?
Надо завтра устроить пикник.
Sanırım yarın piknik yapabiliriz Susan.
Надо устроить пикник.
Sanırım yarın piknik yapabiliriz.
Лицо, как пикник в воскресной школе.
Yüzünde sanki bir mesire yerinin huzuru vardı.
- Охотиться на куропаток, ловить лосося, купаться в Килоранской бухте, устраивать пикник в Свином Раю.
- Keklik avlamak, somon balığı tutmak Kiloran koyunda yüzmek, Domuz Cenneti'nde piknik yapmak.
Вчера она ходила на пляж Джонса, там был пикник.
Jones'un plajına gitti geçen gece, piknik yapmaya.
Пикник окончен.
Piknik sona erdi.
Сегодня едем на море, на пикник.
- Bu gece kumsalda bir pikniğe katılacağız.
А сейчас — как думаете, не устроить ли нам пикник здесь, на этом чудном пейзаже?
Ya şimdi, ne düşünüyorsun? Bu güzel manzaranın önünde piknik yapalım mı?
Это марш, а не пикник.
Prewitt, talim bu, piknik değil!
Нам сказали что пикник окончен и пришлось ехать домой.
Sonra piknik bitti diye bizi eve gönderdiler.
Это не пикник.
Pikniğe çıkmadık.
Приходит сентябрь, пикник окончен.
Sonra Eylül ayı gelince piknik biter.
Вся банда здесь. У лесорубов пикник.
Bütün keresteciler çetesi burada piknikte.
Все закричали : "Какой пикник без Сэма!"
Herkes haykırmaya başladı : "Sen keresteciler pikniğini Sam McCord'suz başlatamazsın".
Кажется, это очень приятный пикник. Пойду посижу на траве, если вы не против.
Çok hoş bir pikniğe benziyor ve sadece çimlere oturacağım, eğer siz karşı çıkmazsanız.
Я думал, нас позвали на пикник, а не на бунт чокнутых жен в боевой раскраске - мне это неинтересно.
Bir pikniğe davetli olduğumu sanıyordum. Savaş boyaları sürmüş çatlak eşlerin isyanına değil, ki ben buna katılmıyorum.
Но если хочешь остаться на пикник, оставайся.
Fakat sen partide kalmak istersen o zaman olabilir.
На озере, там где был пикник, где мы видели мисс Джессел.
- Piknik yaptığımız göl kenarına. Bayan Jessel'ın bizi gördüğü yere!
Какого черта, здесь что, пикник?
Bu da nesi? Piknik mi yapıyoruz burada?
Вы думаете, что попали на пикник?
Piknikteyiz mi sanıyorsun?
Просто замечательно. Каждый день - пикник.
Her gün ata binmek ve piknik yapmak, kulağa hoş geliyor.
Прямо как большой пикник!
Sanki piknikteymişiz gibi.
Большой пикник в средней школе Анарина. 1952 год.
SON SINIF PİKNİĞİ ANARENE LİSESİ 1952
Будем делать барбекю, мать его. Пикник, мать его.
Lutie Naylor koskoca bir sığırı ateşte çeviriyor.
Устроили пикник на берегу реки.
Nehir kenarında piknik yaptık.
Пришел домой и сказал своей прекрасной жене и красавицам-дочкам, что завтра он возьмёт их на самый большой, лучший-прелучший пикник на весь день.
Eve gelmiş ve güzel karısına ve üç kızına demiş ki onları tüm gün boyunca en büyük, en en iyi pikniğe çıkaracakmış.
Отправляемся, шериф. Это не пикник для бойскаутов.
Bu izci kampı değil.
Кажется, миссис Эплярд решила не пускать тебя на пикник, Сара.
Sanırım Mrs. Appleyard pikniğe gitmemene karar verdi, Sara.
Случившееся ранее показало, что их вряд ли позовут на пикник.
Daha önce olanlardan, açıkça belli olan bunun bir piknik olmayacağıydı.
- Да? В субботу родители Миры едут куда-то на пикник. И Мира организует вечеринку.
Pazar günü ailesi pikniğe gidiyormuş ve Mira parti düzenleyecek.
Тебя все ждут. У нас намечен пикник в твою честь.
İnsanlar piknik yapmak için seni bekliyor, haydi şu bagaja gir!
А чтобы полччше дрчг дрчга чзнать, я вас приглашаю в воскресенье за город, на пикник.
En iyisi bir hafta beklemek. Haftaya Çarşamba günü bana söylersin.
- На пикник.
- Neyi unuttum mu?
Ты едешь на пляж, на пикник.
Deniz kenarında pikniğe gidiyorsun.
Просто маленький пикник.
"Klozet kapağıyla piknik yapıyoruz da."
Ваши соседи здесь и я хотим устроить вам небольшой пикник... в техасском стиле!
Komşularınız ve ben, size küçük bir mangal partisi vermek istedik. Teksas usulü!
Я думала, мы сегодня идем на пикник.
Bugün pikniğe gidebiliriz diye düşünmüştüm.
А теперь мы стесь, фсе фместе, устроим пикник, я?
Şimdi hepimiz buradayız, piknik yapacağız, ja?
Чувствуя себя все более близкой к своему пациенту... д-р Флетчер решается взять его на пикник- - днем в доме ее сестры около Тенека.
Her geçen gün hastasına olan güveni artan... Dr. Fletcher onu tedbiri elden tamamen bırakmadan dışarı çıkarır... - kızkardeşinin Teaneck yakınlarındaki evinde bir akşam. -
Каждый день выезжать верхом на пикник.
- Ata binip piknik yapmak.
Надо устроить пикник.
Yarın piknik yapabileceğimizi düşünmüştüm Susan.
Ты, правда, хочешь на пикник?
Gerçekten gitmek istiyor musun?
Отличный пикник.
Pikniklere bayılırım.
Мы устраиваем пикник.
Bir şey pişirir misin lütfen?
- Вы хотите устроить пикник?
- Gerçekten piknik mi planlıyorsunuz? - Bir itirazın mı var?
Этот безумный пикник 200 галлонов красной краски.
Şu deli saçması piknik.
Помнишь пикник?
Pikniği hatırlıyor musun?
Один раз я попросил отца дать доллар на школьный пикник.
Bir keresinde okul pikniği için ondan bir dolar istemiştim. Bir boz ayıyı dandik bir defterle nasıl geberttiğini anlatmıştı bana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]