Рыдать tradutor Turco
268 parallel translation
На его похоронах будут рыдать тысячи вдов.
Öldürüldüğünde cenazesinde 3.000 dul kadın olacak.
- Публика будет рыдать.
İnsanları göz yaşlarına boğardın.
Но миллионы будут рыдать.
Milyonların umurunda!
Ещё хочу над доблестным Ланкастром, над гибелью безвременной рыдать.
Zamansız ölümünün ardından ağıt yakayım. Lancaster sülalesinden soluk bir kül yığını şimdi.
Все должны рыдать мы над нашей закатившейся звездой ; но горе нам не утопить слезами.
Parlak yıldızımızın sönmesi hepimizi derinden üzdü, ama ağlamak da derdimize deva olmaz.
А ты оставишь ее рыдать на полу.
Onu ağlamaya terk ettiğinde Yerde
Он будет рыдать и плакать.
Çok üzgün ve çaresiz olacak.
- Много ему теперь радости - сидеть на куче золота и рыдать о сбежавшей невесте.
- Tabiki. Ama ona biraz iyilik yapmalısın, bir yığın altının üzerine oturup sızlanıyor, başkasıyla evli nişanlısı için.
Я ей покажу, будет рыдать кровавыми слезами!
Zaten aklında bu var. - Ne kadar ödediğimi düşünürsen.
Вы заставили меня рыдать.
Beni ağlatacaksın.
И заставляет содрогаться. И как бы над Шотландией рыдать.
Yeni üzüntüler gökyüzüne çarpıyor ve İskoçya'yı anlarmış gibi iniltiler yankılanıyor aşağı.
Осмелюсь заметить, вчера вечером вы заставили нас рыдать.
Efendim, itiraf etmem gerekirse, dün gece hepimizi gözyaşlarına boğdunuz.
Отвечай, вместо того, чтобы рыдать.
Ağlamak yerine cevap ver.
Я продолжала рыдать, но не расставалась с письмом... С вашим письмом.
Durmaksızın ağlıyordum ama mektubunu elimden bırakamıyordum.
Я хотел прижаться к ней рыдать у нее на плече, и уговорить на оральный секс.
Onu kendime yakın kucaklamak, omzunda gözyaşlarını silmek ve oral seks yapmak istiyordum.
В моем доме она могла рыдать перед маленькой картиной.
Evimde küçük bir resimden önce ağladı
Думали, буду рыдать от счастья и в ножки кланяться?
Prenses! Güvenilmeye çok uzaksınız.
Он начинает рыдать, если вынуть его, поэтому там его всегда и держим.
Oradan çıkardığımızda ağlamaya başlıyor. Bu yüzden hep orada bırakıyoruz.
Если кто из крестьян увидит, в каком состоянии дом, он грохнется на землю и начнет рыдать.
Oturduğun bu topraklarda, bu tarlayı gören bir köylü oturup ağlar.
Хватит рыдать.
Ağlamayı kes.
Мне просто начать рыдать или вы хотите чтобы я побежал?
Benden ağlamaya başlamamı mı yoksa hemen kaçmamı mı istiyorsun?
Потом упала на колени и начала рыдать.
Sonra giyinirken dizlerime kapanıp hıçkırarak ağladım.
Кaк cepдцe, Полное любви Moжeт рыдать?
Nasıl olur da aşkla dolu bir kalp ağlamaya başlar?
Тут он увидел, что помощи ждать не от кого. Он ударился в крик и стал рыдать и всхлипывать.
Kimsenin ona yardım etmeyeceğini gördü.
Он ушёл в ванную и начал рыдать.
Odasına gidip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Даже если он умер, нет причин рыдать.
Eğer ölmüşse ağlamak için bir sebep yok demektir.
Дэиви какой смысл рыдать в жилетку
Davey, ağlamaya başlamanın gereği yok.
Заходи. Помоги мне рыдать над моим синтэлем.
Gel, derdimi anlatmama yardımcı ol.
Сначала надо завопить как женщина. И рыдать, пока противник не отвернется в презрении.
İlk olarak, bir kadın gibi çığlık atacaksın sonra bezip seni bırakana kadar ağlamaya devam edeceksin.
И рыдать, и рыдать, и рыдать
# Ağlıyor, zırlıyor, bağırıyorsun. #
А теперь тебе осталось только рыдать.
Başını yukarı kaldır Çünkü artık orada değil
Но что больше всего меня умиляет, - это то, что вместо того, чтобы рыдать, он с терпеливой улыбкой ждёт меня там, корча рожицы за стеклом.
Ama her şeyden önemlisi bunun için ağlamak yerine, dışarıda durmuş, gülümseyen yüzüyle bize balık suratı yapıyor.
Люди будут рыдать.
Herkes ağlayacak.
Одни начинают рыдать и плакать.
Kimisi yıkılır ve bir bebek gibi ağlar.
Ну хватит рыдать.
Yeter! Ağlamaktan bıktım.
Они будут рыдать.
Gözyaşı dökecekler.
- Три двойки. - Начинай рыдать.
- Hüngür hüngür ağlayın.
Просто песня. Рыдать будут все.
Sinemada bir tek kuru göz kalmaz.
Я должен рыдать!
Ağlamam lazım!
Я не могу рыдать.
Okula gelip gelmemem onları ilgilendiriyor. Ağladın mı diyorlar.
И она начинает рыдать, словно для нее это полная неожиданность.
Sonra da bu sanki çok büyük bir sürprizmiş gibi ağlayıp duruyor.
Дурочка! Нашла время рыдать!
Şimdi ağlanacak zaman mı?
Не разобрался... Кюре приходит к папе, падает на колени, начинает рыдать и просить прощения.
Bir zamanlar Papa'nın huzuruna çıkan bir rahip varmış.
Когда мы заставим их рыдать?
Peki biz ne zaman onları ağlatacağız?
"Слезами чести, Гектор, ты будешь рыдать, ибо святой льёт кровавые слёзы, разделяя горести своей страны"
"Ettore, onurlanacaksın dökülen gözyaşlarıyla.. .. ülken için döktüğün kutsal kanın olduğu yere"
Рыдать хочется от этих женщин.
Buradaki kadın ağlamamı istiyor.
так что на свадьбе рыдать не буду.
YaşIı adamın mezarına gittim, böylece düğünde ağlamak zorunda olmayacaktım.
Нет смысла сидеть здесь и рыдать, себя жалея.
Ben kendime acımazsam, kim acıyacak?
Зрители будут мечтать, рыдать.
Seyirciler hayal edecek, gözyaşı dökecek,
Заставим их рыдать?
Biz ne zaman onları ağlatacağız?
Им меня не победить Я не буду сидеть дома и рыдать
Merak etme doktor, beni bitiremezler!