Утонул tradutor Turco
543 parallel translation
Может, он утонул?
O boğulmaz ki.
Если бы я утонул, они бы все пожалели.
Eğer kendimi suya atıp boğsaydım o zaman üzülürlerdi.
Кто-то утонул.
Birisi boğulmuş.
Много бы отдал, узнать, кто утонул.
Hay lanet, kimin boğulduğunu bilmek için çok şey verirdim.
Думаешь, они в самом деле считают, что я утонул?
Gerçekten benim boğulduğumu düşündüklerine inanıyor musun?
Один китайский поэт утонул, пытаясь поцеловать луну в реке.
- Nehrin üzerindeki ayı öpmeye çalışırken boğulan, Çinli bir ozan varmış.
-... а друг не утонул?
Dostumuz da denize düşmemiştir.
Я подумал, может, утонул?
Ben boğulmuş sanıyordum.
После того, как он утонул в Ист Ривер.
Kocası Doğu Nehri'nde boğulduktan sonra.
Твой брат Гарри Бейли упал в прорубь и утонул в девять лет. Это ложь.
Kardeşin Harry kırılan buza düştü ve dokuz yaşında boğularak öldü.
- Он чуть не утонул - упал в реку, когда был пьян.
Boğulmak üzereydi. Sıva yaparken nehre düştü.
У него четыре Роллс-ройса. Под тяжестью его сокровищ утонул бы танкер, но всё, о чём он мечтал, - сыграть на Уимблдоне.
- Royce'u ve bir gemiyi batıracak mücevheri vardı ama tek istediği Wimbledon'da oynamaktı.
Наверное, утонул.
Konuşsana.
Сегодня утром... На ежегодном пикнике Дневной Школы Ферн Кантри... Один из детей утонул в заливе.
Öğle sularında Fern İlçesi okulunun yıllık geleneksel pikniği sırasında küçük bir çocuğun boğulduğu haberi geldi.
Мама, нам так и не дали ланч... Потому, что Клод Деигл утонул.
Anne, Claude Daigle boğulduğu için yemek yiyemedik.
Он утонул и они все начали бегать, кричать и суетиться... Пытаясь его оживить, но у них не получилось.
Boğulunca onu canlandırmak çok uğraştılar ama başaramadılar.
Это Клод Деигл утонул, а не я.
Claude Daigle boğuldu, ben değil.
Там где мальчик утонул?
Boğulan çocukla ilgili olan?
Утонул мальчик?
Boğulan çocuk mu?
Рода, не имеешь ли ты отношения... Хоть чуть-чуть. К тому, что Клод утонул?
Rhoda, Claude'un boğulmasıyla ufak da olsa bir ilgin var mı?
С тех пор, как матрос утонул, мы никуда не движемся.
O adam denize düştüğünden beri, rüzgâr hiç esmiyor, deniz süt liman.
Мы упали в Средиземное море и я думаю, что он утонул вместе с обломками.
Akdeniz'e düştük ve sanırım enkazla birlikte battı.
Двое солдат застрелены, а третий утонул.
İki asker vuruldu, üçüncüsü de boğuldu.
В него выстрелили, и он утонул.
Vuruldu ve boğuldu.
¬ еликий " мей утонул.
Büyük Yılan battı.
Когда лодка перевернулась, если бы не ты, я бы утонул.
O ne bottu öyle! Sen olmasaydın boğulurdum.
Но 2 недели назад, мальчик, хороший пловец утонул по не понятным причинам.
Ancak iki hafta önce, bir çocuk, iyi bir yüzücü... Ortada mantıklı bir sebep yokken Midwich gölünde boğuldu.
Я думала, ты утонул.
Boğulduğunu sanmıştım.
Я думала, ты утонул.
Boğulduğunu sandım.
Я не утонул.
Boğulmadım.
Хотите, чтобы я утонул?
Boğulmamı mı istiyorsun?
Я пережил много унижения, утонул в нём.
Ama o rezilliği ve onunla birlikte yerin dibine batmayı da kabul ettim.
По заключению врача, он утонул около 4 часов утра. Да.
Bay Harry Lannier'in ölümü ile ilgili olduğunu tahmin edersiniz.
Мы знаем следующее : около 4 часов утра мсье Ланье утонул в бассейне.
Fakat bu dava ile ilgili biraz daha inceleme yapmak zorundayım. Doğrusunu isterseniz, pek de yardımcı olmuyorsunuz. Şöyle diyelim.
Он утонул. Это правда.
Babam nasıl öldü?
Знаешь, как-то я вскрывал одного парня. Он вроде утонул.
Tıp Fakültesindeyken bir gün boğulmuş bir adama otopsi yapıyordum.
А Дрю утонул здесь.
Drew da orada boğuldu.
Да. Он тоже утонул.
- Evet, o da boğulmuş.
Мы выкачали воду из него. Он утонул.
Ama boğulmuştu, içinden su çıkarttık.
Вспомните, как чуть не утонул святой Петр.
Aziz Peter'in neredeyse boğulduğu hikayeyi hatırlıyor musunuz?
Если бы я упал в реку, то с моим счастьем - утонул бы сразу.
Ben nehire düşseydim, hemencecik boğulurdum.
Мы должны пить, пока трезвы, как говорил мельник, пока не утонул.
Buraya otur ve yolumuzda durma.
Я репетировал с одним мальчиком по имени Стюарт, и в том видении он утонул.
Stuart'a ders veriyordum. düşümde, Düştüğünü gördüm.
В прошлом году здесь утонул человек.
Ama tehlikeli bir ters akıntı var ve geçen sene burada bir adam boğulmuştu.
Из-за тебя он утонул!
Boğdun onu!
Ты хотел, чтобы он утонул! Хватит орать!
Bağırmayı kes!
'Кто утонул?
- Kim boğuldu?
Моя мама говорила, что отецумер, утонул.
Daha önce beni görmeye gelmemişti.
Купался и утонул.
Bay Lannier'in havuzda boğulduğunu biliyoruz.
Он ведь утонул, не так ли?
Bahçedeki salak kuyuya düştü.
- Чуть не утонул!
Boğulabilirdim!