Acınası tradutor Inglês
9,505 parallel translation
Bu beş kelime İngilizcedeki acınası en kötü kelimeler.
Those are the five most pathetic words in the English language.
Siz acınası insanlar antrenman ve azim gibi gereksiz enerji harcamadığınız sürece hiçbir sonuç alamazsınız.
You poor, inconvenient humans... Unless you train and persevere senselessly, you get nowhere.
Farkındayım, acınası bir durum.
I know. It's pathetic.
Benim mutlu ve huzurlu çocukluğumu korumak istemişler. Acınası, yalanlarla dolu çocukluğumu!
They wanted to preserve my... happy, idyllic... pathetic, crap-filled lie of a childhood!
En basit kimyasal bileşikler hakkmdakı bilgisi bile acınası
His knowledge of even the most basic chemical compounds is pitiful.
Ne kadar da acınası.
How very pathetic.
Ne acınası şey.
How pathetic.
Ben beğenilmeye muhtaç duygusal bir emekli değilim çocukları acınası sahte bir dostluğa yönlendirmem!
I'm not some emotional retard who's so desperate to be liked that he manipulates children into a pathetic imitation of friendship!
Tekrar insan olana dek böyle acınası durumda olacaksan onu gerçekleştirelim madem.
Well, if you're going to be pathetic until you're human again, I suppose we should try to make that happen.
Javi, acınası haldeyiz.
Javi, we're pathetic.
Hayır, sen acınası haldesin.
No, you're pathetic.
Ortaya çıkana kadar acınası haldeydim.
I was miserable until I came out with it.
Bizi hırpalamak acınası ve zavallı hayatlarınız içinde kendinizi biraz olsun iyi hissetmenizi sağlıyor.
And pushing us around makes you feel better about your sad, pathetic, little lives.
Sen yaptığında aciz ve acınası olursun.
If you do it, it's needy and sad.
Hâlâ acınası haldesin.
You're still pathetic.
Size acınası geldiğinin farkına varıyorum.
I'm suddenly realizing how pathetic that sounds.
Zayıf ve acınasıydı.
He was a coward. He was weak and pathetic.
Güç mü? Bu acınası bir masal, sen ve Allsafe bu acınası açgözlülüğün koruyucusunuz.
It's a pathetic fable, and you, Allsafe,
Seyahat geçmişimi ve mali kayıtlarımı çıkartmanız otoritemi kullandım diye yapılmış acınası bir intikam girişimi ve özel hayatımın yasa dışı bir şekilde ihlâl edilmesidir.
Yeah, pulling my travel history and financials... that's just petty payback for me exerting my authority and an unwarranted violation of my privacy.
Önümde eğilin, acınası yaratıklar.
Bow before me, pathetic creatures.
Bundan yoruldum, senle de işim bitti seni acınası yaşlı pislik!
I'm tired of this, I'm done with you, you miserable old shit!
Hastayken ve acı çekerken dikkatini dağıtmak ve onu eğlendirmek istedim ama nasıl yapacağımdan bihaberdim.
When she was very ill and in pain, I wanted to distract and amuse her but I didn't know how to.
Sesli mesajın sonlarındaki o kısa sessizlik anı Randall Ward'ın arabasındaki kanı nasıl açıklayacağını düşündüğü andı.
Uh-huh, so, that little moment of silence towards the end of that voicemail was Randall Ward realizing that he was about to have to explain all the blood in his car.
Bunu ailesine nasıl açıklayacak?
How will she explain this to her folks?
Bu kadar büyük bir hediyeyi kimin verdiğini nasıl açıklayacak?
How will she explain who gave this huge gift?
Sen! Çok acınası!
I ache all over.
Bu kadar parayı nasıl haklı gösterdiğini bana açıklayabilirsin.
You can explain to me How the hell you justify making this much money.
Dedektif Beckett, bu kadar kötü kararlar aldığınız açıkça görülüyorken liderlik yapmayı hatta şu anki görevinize bile devam etmeyi nasıl beklersiniz?
Detective Beckett, how do you expect to lead or even continue in your current job when it's clear you've exercised such poor judgment?
Evet, ama aşağı inip nasıl yiyeceklerini açıklamadı.
Yeah, but he did not explain how they go down to eat.
Dönüş sinyallerinin nasıl işlediğini onlara açıkla da rahatlayalım.
Explain to your people how turn signals work.
Nasıl açıklayayım?
How to explain?
Ama Ayyaş'la anlaşırken sıkıntı çıkıyor. Dedektif Sykes'ın silahı nasıl bulduğunu açıklamazsam mahkemede sorun yaşarız.
But I'm having trouble making a deal with Twizz, and if I don't reveal how Detective Sykes found the gun, we'll get butchered in court.
Öyleyse gizli tuttuklarımızı nasıl açıklayacaksın?
Then how do you explain the carcasses we've recovered?
Acınası.
( GROANING ) Pathetic.
Çiftlik yardımlarının bizi 10 yıl içinde nasıl ülke çapında bir kuraklığa götüreceğini açığa çıkarıyor.
It exposes how farm subsidies are slowly leading us to a countrywide drought within ten years.
Luxor tünelini nasıl bildiklerini açıklıyor.
Explains how they knew about the Luxor tunnel.
Lütfen kendinizi tanıtın ve dalmanın nasıl bir his olduğunu açıklayın.
You never stopped by and tasted any.
Nasıl acı?
How's the pain?
Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
How do you explain that?
"Nasıldı?" "Canın acıdı mı?"
"What was it like? " Does it hurt?
Peki ya sen nasıl bu kadar acımasız davranabiliyorsun?
How can you be so cruel?
Ama orada ne aradığımı nasıl açıklayacaktım Amanda?
But how could I justify being there, Amanda?
Ben şu herkese yolladığın, Tammy ve senin aranızdakilerin nasıl bittiğini açıklayan e-postanı çok beğendim. Cidden çok, çok güzeldi.
Well, I thought that the email you sent to everybody explaining how it's over between you and Tammy was really, really beautiful.
O gözetimlerin nasıl acısız ve güvenli sorgulamalar olduğunu hepimiz biliyoruz.
We all know how painless and safe interrogations were under those auspices.
Öyleyse boş sayfaları nasıl açıklıyorsun?
Then how do you explain the blank pages?
Böyle bir şeyi nasıl açıklarsınız?
How... how you gonna explain shit like that?
Ve açıkçası bununla nasıl baş edeceğimi bilmiyordum... ama en önemlisi ona her zaman davrandığım gibi davranacaktım.
You know, I didn't quite know how I was gonna handle it, but my main thing was I was gonna treat him as I always treated him.
Antijen sapması eksikliğinde mutasyonun olduğunu nasıl açıklarsınız?
How can you possibly account for a mutation, given the absence of antigenic drift?
Kulağa nasıl geldiğini biliyorum ama başka bir gezegene açılan geçitten bahsediyoruz.
I know how it sounds, but we're dealing with a portal that leads to another planet, so...
Ona nasıl aşık olduğunu açıkla bana.
Now explain to me how you fell for him.
Ama benim açımdan da nasıl göründüğünü bilmelisin.
But you should know the view from here.