English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Ahlaksızlık

Ahlaksızlık tradutor Inglês

430 parallel translation
Buraya, acıyı hafifletmek için gönderildim ama burada gördüğüm tek şey altın, lüks ve ahlaksızlık.
I was sent here to relieve the misery, and I see nothing but glitter, luxury and immorality!
Bu ahlaksızlık!
It's just outrageous!
Onu bırakmak ahlaksızlık ve alçaklık olur.
To leave him would be infamous and base.
Ahlaksızlık bu!
But it's an outrage!
Belirtilerinden bazısı... suç, ahlaksızlık ve ümitsiszlik olan... bir kolera salgını ya da öldürücü bir vebanın varlığı gibidir.
Poverty is not the lack of anything, but a positive plague, virulent in itself, contagious as cholera, with filth, criminality, vice and despair as only a few of its symptoms.
Ahlaksızlık hakkında yeterince konuştun.
You've chattered enough about corruption.
Göründüğün kadar çocuk değilsin. Aklın ahlaksızlık ve kötülük dolu ve bunları döve döve çıkarmak lazım aklından.
You've got a nasty, wicked mind and it ought to be beaten out of you!
Ahlaksızlık cehennemine düştüğün söyleniyor.
Some say sas that you fell into the hell of lust.
Bir kadın ve bir erkek âşık olmuşsa bu neden yanlış olsun ki? Neden buna ahlaksızlık deniyor?
Why is it sinful for a man and a woman to love each other?
Dünyada zaten yeterince ahlaksızlık var.
There's enough immorality in the world.
Ahlaksızlık, şehvet, yozlaşma.
Vice, lust and corruption.
Bu ne cüret, resmen hainlik bu! Ahlaksızlık, yüzsüzlük!
Oh, passing traitor... perjured and unjust!
Sanırım gün ortasında şampanya içmek ahlaksızlık, fakat...
I think it's depraved to drink champagne in the middle of the day, but...
Eğer kocanla ahlaksızlık yapmazsan, evli olmanın yararı ne?
If you can't be depraved with your own husband, what's the use of being married?
Fakat kendi arkadaşının karısıyla oynaşmanın ahlaksızlık olduğunu düşünüyorum.
But I think it's rotten for you to make a play for your own friend's wife.
Ahlaksızlık bu Reuter.
It's an obscenity, Reuter.
Varsayalım ki, her çeşit hile, ahlaksızlık, ihanet ve baştan çıkarma için bir kadın yaratılmış olsun o tam bir insandır.
And to think that if there ever was a woman created for every kind of deceit and vice, of betrayal and debauchery, she's the very one.
Ahlaksızlık yerine ahlakı.
Morality, instead of immorality.
Tanrı'ya inanmıyorum diye, dışarı çıkıp ahlaksızlık yapacak ya da suç işleyecek değilim.
It's not important. lt's not like I'm gonna go out and be immoral or commit crimes'cause I don't believe in God.
Kız 18'den büyük, ama herifi gene de ahlaksızlıktan tutabilirsin.
She's over 1 8, but you can still get him for lewd vagrancy.
Ahlaksızlık, fesatlık, putperestlik ve günahkarlık gibi suçlar işledi.
She committed crimes of indecency, sedition, idolatry and evil-doing.
Sylvie'yi tekrar bulmuştum pastaneci kızla görüşmek çapkınlık, hatta ahlaksızlık olurdu.
With Sylvie found, seeing the other would be vice, an aberration.
Bu alenen ahlaksızlık ve kökünü kazımak lazım.
It's flagrant vice and must be stamped out.
Yüce Rabbim! Bu nasıl bir rezillik ahlaksızlık, kepazeliktir! ?
Good heavens, in what miserable distresses do vice and imprudence involve men!
Öyle bir ortamda içip sızılan, kumar oynanılan ve ahlaksızlık dolu olan bir ortamda son fethini anlattı övünerek.
In this mixed company, in this atmosphere of drinking, playing and whoring around, he spoke aloud of his last conquest.
Ahlaksızlık.
Dirt.
Ahlaksızlık her yerde.
Dirt everywhere.
Sahne Soho'da pis bir çatı katında geçer Londra'nın ahlaksızlık yuvasının tam ortasında, işin daha kötüsü sahnede karanlık bir figür var - yani sen Bill.
The scene is a filthy attic in Soho in the very heart of London's square mile of vice and worse, a dim figure is flitting about the stage - that's you, Bill.
Hayır, ahlaksızlık.
No, that's vice.
Cezayir halkı, Sömürge Yönetimi... sadece halkımızın yoksulluğundan sorumlu değildir bunun yanında şeref duygusnu kaybetmiş erkek ve kız kardeşlerimizin ahlaksızlıklarından ve onurlarının kırılmasından da sorumludur.
People of Algeria, the Colonial Administration is responsible not only for impoverishing our people but also for corrupting and degrading our brothers and sisters, who have lost their sense of dignity.
Ahlaksızlık.
It's outrageous.
Ahlaksızlık etmek istemem ama nereden bulmuşlar bunu?
I don't wanna be bitchy, but where did they dig her up?
Ahlaksızlık bu.
It's immoral.
Ahlaksızlık belediye başkanının odasından... en mütevazi bir sokak meyhanesine kadar sıçramıştı.
Corruption extends from the mayor's office... to the humblest side-street speakeasy.
Anlaşılıyor ki ; ahlaksızlık meziyeti...
It seems to be the virtue of vice...
Bilgenin kehaneti gibi, kötülükler ve korkunç veba hastalığı ahlaksızlık ve şehvet, onların üzerlerine geldi.
Terrible diseases and epidemics They fell on them... "HOLTEL" Because of corruption and lust,
Genç hanım daha çok körpe. eğer aldatacak olursanız. kibar bir hanıma yapılabilecek en büyük ahlaksızlık olur.
For the gentlewoman is young, and if you should deal double with her,'twere an ill thing to be offered to any gentlewoman, and very weak dealing.
Yüz kızartıcı ahlaksızlıklar, alenen yapılan hainlikler açıklanamayacak kötülükler hizmetkarlarına, güvenlikten yoksun olduklarını ve bu dişi Caligula'nın yırtıcı pençelerinden asla kurtulamayacaklarını hatırlatıyordu.
Shameful debaucheries, flagrant treacheries,... unheard of cruelties soon taught her vassals that nothing would guarantee them security against the remorseless fangs of this petty Caligula.
- Bu ahlaksızlık.
- This is immoral.
Sodom ahlaksızdı ve ahlaksızlık sürdü
♪ Sodom was vice and vice a versa
Nerede daha çok ahlaksızlık var, bilmek istiyor musunuz?
♪ You want to see where the vice is worser?
... bu kasaba şehvet ve ahlaksızlık yuvası!
... this town of lust and corruption!
Sodom ahlaksızdı ve ahlaksızlık sürdü,
♪ Sodom was vice and vice a versa
Nerede daha çok ahlaksızlık var, görmek istiyor musunuz?
♪ You want to see where the vice is worser?
Bir illüzyonla savaşmak ahlaksızlık değildir, Mr. Spock.
There's nothing immoral about fighting an illusion, Mr. Spock.
Çünkü ülke açgözlülük ve ahlaksızlık kaynıyor.
I am leaving because this country crawls with greed and corruption.
Ahlaksızlık, kanundan kaçmak, bu da yetmiyormuş gibi, bir de, gerilla gibi davranıyorlar. Gerçekten, yıkıldım.
Indecency, resisting arrest and guerrilla warfare.
Kalbimizdeki saflık ve aklımızdaki dürüst düşünceler bizi şeytanın ahlaksızlığından koruyacaktır.
With purity in our hearts with right thinking in our minds we arm ourselves with intolerance of all evil.
Ahlaksız bir kız değildir esasen ama hayatında çok erkek oldu. Patavatsızlığımı affedin lütfen.
I wouldn't call her loose, but there were boys... forgive my bluntness.
- Ahlaksızlığa kıyasla.
- Compared to immorality.
Yaptığı işin ahlaksız olduğunun farkındayım ama sonuçta hırsızlık yapmadı veya cinayet işlemedi.
I know his business is immoral, but it's not like he's a murderer or thief.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]