Alayım tradutor Inglês
16,398 parallel translation
Yılmaya başladıysanız, şimdi çekilin ben de üçünüze Kaliforniya modeli çift kişilik yatak alayım, onda uyursunuz.
If you guys are cracking, you can forfeit now, I'll buy the three of youse a California king-size bed
Gel ceketini alayım.
I'll let you take your coat off.
Montumu alayım.
I'll get my jacket.
- Sen de bir onluk alayım dedin.
Hmm, so you thought you could take a tenner.
Derin bir nefes alayım ben.
I'm going to take a breath.
Tabii, şunu alayım da şişliği kapatırım. Pekâlâ.
- Sure thing, let me just snag this, cover up the ol'swell sack.
Seni içeri alayım.
Let me take you in.
Ben burada bekleyeyim. Böylece uyandığında ifadesini alayım.
I'll wait here, so I can interrogate him when he wakes up.
"Kral Manitalar" kategorisinden 500 puanlık bir soru alayım Alex.
I'll take "Awesome Girlfriends" for 500, Alex.
Tek şeker alayım.
One sugar.
Ben alayım.
I'll take it.
Şu tuttuğunuz Tai çubuklarından ben de alayım olmaz mı?
Let me get some of the Thai stick you're holding, all right?
Ne alayım peki?
What should I get her?
Şu küçük adama bir alkış alayım.
Give the little guy a hand.
- Gelip seni alayım.
- Let me come get you.
- Evet, ben, biraz hava alayım dedim de.
Yeah, uh, I... just needed some air.
- Evet, çift biftekli bangla burger alayım.
- Yeah, I'll get a double beef bangla burger.
Evet, çift biftekli bangla burger alayım.
Yeah, I'll get a double beef bangla burger.
Size eşlik ederdim ama alayıma katılmakta geç bile kaldım.
I would escort you, but I am already late to join my regiment.
İzin ver yiyecek bir şeyler alayım sana.
Please let me get you some food.
Onu bana ver, ben de sizi içeri alayım.
Give it to me, and I'll let you all in.
İçinden hafıza kartını alayım.
I'll just take the memory card.
- Efendim, ceketinizi alayım mı?
- May I take your coat, sir?
Şimdi diğer parçayı alayım.
And now the other item.
Müthiş! Ben şimdi en sevdiğim kalemimi alayım ve hemen işe koyulalım.
So, I'm gonna get my favorite pen, and I will see you momentarily.
Gidip palaları alayım.
I'll fetch the broadswords.
Dennis'in arabasını mı alayım?
That... Get Dennis'car?
Tamam, yorganı alayım.
All right, let me get the blanket, let me get the blanket.
- Not alayım mı?
- I'll take notes, shall I?
Ben biraz alayım.
I'll have some.
O yüzden şimdi kes senin de kararları ben alayım.
So now keep your mouth shut and let me make the decisions.
- Bekle, el feneri alayım.
Wait, I'll get flashlights.
Ver şunu, alayım.
Give it to me, I'll take it.
- Bir saniye, geri vitese alayım.
Wait, I'll put it in reverse.
O telefonu da alayım.
I'll take that phone, too.
İzin verde alayım.
Let me get that.
İzin verinde gitarlarınız alayım.
Let's get those guitars, guys.
- Beyaz şarap alayım. Kakaolu ve baston şekerli rom.
Cocoa with rum and a candy cane twist.
- Dur eşyalarımı alayım. - Rudolph da geldi mi?
Let me grab all my shit.
Valizinizi alayım.
Let me help you with your luggage.
57 numarayı alayım lütfen.
Um, I'll have the number 57, please.
Öyleyse 4 numarayı alayım.
Oh, price. Oh, in that case, I'll have the number 4.
Derin bir nefes alayım.
I think... Take a breath.
- O zaman su alayım.
- I'll just take a water, then.
- Bekle, üstüme bir şey alayım.
Hold on. Let me grab something.
O çantayı alayım demeyin sakın!
Don't you take that bag!
Evet, sanırım alay ediyorum.
Yes, I suppose I am.
Ben... Şunları alayım.
I was just... let me get that for you.
Siparişleri alayım mı?
Are we ready to order?
- Onu ben alayım.
Let me get that.
- Benimle alay mı ediyorsun?
Yah! Are you kidding me? Meaning what?