Alırsın tradutor Inglês
8,992 parallel translation
Sen, Kuzeybatı Bölgesini alırsın, sonra da Pam ile öğle yemeğine çıkarsınız.
You'll take the Northwestern District then you can give Pam a lunch at noon.
Ben sonra alırsınız
I'll call an institution.
Sen de kurabiyelerini alırsın.
And you'll get cookies.
Bak eğer seni şimdi tutuklar ve yetkililere teslim edersem 500 dolar para cezası veya iki gece hapis cezası alırsın.
I'm within my rights to perform a citizen's arrest which is a $ 500 fine or two nights in jail.
Yeni bir şey mi istiyorsun, satın alırsın.
you buy it.
5 dolar alayım, yoksa gidip bir etiket daha alırsın.
$ 5, or you go get another sticker.
İşleri bittiğinde de, Kıştepesi'nde kalan hırsızdan orayı alırsınız.
And when they're done, seize Winterfell from whichever thief survives.
Loras'ı aldığım zaman özrünü alırsın.
You'll get your apology when I get Loras.
Sana para yollarsam hemen uyuşturucu alırsın.
If I wire you money, you're just gonna buy drugs.
Egan çizimiyle ilgili yakında resmi bir açıklama alırsın.
You'll have a formal hearing about the Egan sketch in a few days.
Keşke. Çünkü o zaman sallandığı yerden alırsın.
I wish,'cause then you can unmake it up.
Ne alırsınız?
What can I get you?
Büyük bir vergi darbesi alırsın.
You'd take a big tax hit.
Hani bazen kâseden şeftali alırsın da bir tarafı olgun ve sarı, diğer tarafı siyah ve küflüdür ya.
You know how sometimes you get a peach from the bowl and one side is ripe and yellow, and the other is black and moldy?
Hükümetten bağımsız olarak bir süredir çalışan bir grup. Ülkene hizmet ettiğin zaman bir selamlama ve altın bir saat alırsın diye biliyordum Charles.
... a rogue faction independent to the government for some time now...
Ancak bu hatayı düzeltirsek siz de biraz para alırsınız ve adalet yerini bulur.
If we correct the mistake, then you'll get some money back. And it'll be fair.
Bunu tam, zevkin doruklarına ulaştığında yaparsan 10 kat daha keyif alırsın.
No, deeper, deeper. Yeah, and you do that right at the moment of, you know, pure joy. - Yeah.
Sonrasında ben tavır değiştiririm ve beni aday listene alırsın?
And then I flip-flop when I pull out and you put me on the ticket?
Arabamı alırsın.
you can have my car.
Biz orada alırsınız.
We'll get you there.
Maddie'ye de oradan bir hediye alırsın.
You grab Maddie a souvenir.
Siz gençlerle sorun da bu zaten, ya kirli olursunuz ya da bir saat boyunca duş alırsınız.
That's the problem with you teenagers, you're either dirty or you take showers for an hour.
Alırsın, satarsın, kovulursun.
You get bought, you get sold, you get fired.
Ya da asıl adamı bulmak için beni görevlendirir sonra da övgüleri sen alırsın.
Or you can delegate me to go find the real guy for you and then you can take the credit.
Parayı bulabildiğin her yerden alırsın.
It's different. You take money wherever you can get it.
Belki evi siz alırsınız diye düşünüyordum.
Well, I was thinking that you might buy the house.
Ben elmalı, sen de şeftalili alırsın, bölüşürüz.
I'll get the apple, you get the peach and we'll share.
Ne alırsınız, efendim?
What'll it be, sir?
Ya da paranı şimdi benden alırsın.
Or you can have your money right now from me.
Belki de sadece dişlerini alırsın.
Perhaps you could just remove his teeth. Without anesthetic.
Bir sonrakini sen alırsın bebeğim.
You can light the next one up, babe.
Yoksa seni yine kovarım ve sen de yerine köpek alırsın.
Or I could just kick you out again - and you could get a dog instead. - It'd be cheaper.
Sen yarın oraya uğrarsın, ve benim için onları alırsın, olur mu Margaret?
You pop on by there tomorrow and pick that stuff up for me, would you, Margaret?
Teklifleri kazanır, ihtiyacınız olan bakırı alırsınız. Carnmore da güvende olur.
You'll win all your bids, get all the copper you need, and Carnmore will be safe.
Ben karı alırım, sen de senin değerine ne karar verdiysem onu alırsın.
I take the profits and you get whatever cut I deem you're worth.
Sana iş buluruz böylece Westerley için belge alırsın ve para. - Geri kalan zamanda da sonraki adımının ne olacağına karar veririz.
We'll find you work... which means papers for Westerley at least and money and all the time in the world to figure out
Doğru yapmak istiyorsan, şurayı hedef alırsın... Şahdamarından.
If you want to do it right, you aim here... for the jugular.
- Pekâlâ, sonraki parçadan alırsın.
- All right, next batch, then.
Ne alırsınız?
bartender : what are you having?
Eğer böyle hareketleri ne kadar çok yaparsan o kadar çok hasar alırsın.
If you perform on an ankle like that, there's no telling how much worse it'll get.
- O zaman iki parça pasta alırsın.
Maybe two pieces of cake, then.
Eğer ne istediğinizi alırsınız.
You'll get what you want.
Chennai hastanesine gelen bir mail alırsın uygun donör'ün hazır olduğuna dair.
Bring your patient, we'll give him a last minute entry.
- Ben yemek alırsınız.
- Okay, enough.
Görevden de alınırsın.
You'll be fired.
Belki üstüne de kürk alırsın?
I kind of like...
- Ne alırsın?
~ What will you have?
Çocukların gözünün önünden onu alıp götürdüler küçük bir hırsızlık yüzünden.
They took him away right in front of the children... For petty theft.
- Sen de alırsın yakında.
You'll smell him soon enough.
Hey, biliyorsun değil mi eğer FBI senin onların kaçırılma davasıyla uğraştığını farkederlerse, açığa alınırsın.
Hey, you realize if the FBI find out that you're working their kidnapping case, you'll get suspended.
Buna alışırsınız.
You'll get used to that.