Appeal tradutor Inglês
3,370 parallel translation
Çekiciliğini görüyorum.
I see the appeal.
Tina, kadının kökeni önemli değil.
We need to appeal to the collar countries.
Burada bir güzellik görmüyorum.
I don't see the appeal.
Şu küçük hareket detektörleri pencereden giren hırsızlarının ilgisini çeker.
Those mini motion detectors would appeal to a cat burglar.
O zaman mahkemeye giderim.
Well, then I'll appeal.
Tek temyiz mahkemesi Westminister'da, o da Kraliçe'nin oğlunun emrinde.
The only court of appeal is Westminster, under her son's jurisdiction.
Duyduğuma göre, benden önce mirasına başvuru yapmışsın.
You come before me, I'm told, to appeal your inheritance.
İtiraz edebilirsin.
You can appeal.
Davayı kaybettik.
We lost the appeal.
İtirazınızı destekleyecek bir konu bumaya çalıştığınızı biliyorum,... ama bunun faturasını bana kesmeyin.
I know you're trying to drive a theme to help you in your appeal, but don't do it at my expense.
O yüzden, onları Ava'nın Güneyli yönü olduğuna ikna etmeye çalışacağım.
We want them to move the show to their 3 : 00 time slot, so I'm gonna have to convince them that Ava's got some Southern appeal.
'Şimdi avukatımla bir görüşmem var...'... ve umarım temyizimle ilgili ilgili iyi haberleri vardır...'... ve nişanlımın yerini bulup tanıklık ettirebilir.
'I've got a meeting with my lawyer now'and hopefully he'll have some news about my appeal'and where my fiance and alibi might be.
Temyizine gelelim!
It's your appeal! Eh?
Temyizim için müdürle görüşmeye.
To see the governor about my appeal.
Tabii, temyiz olabilirsin.
Oh. Well, yes, you can appeal.
Evet, ama... Temyiz sürecinin ilk aşaması nedir?
Yeah, but... what's the first step of the appeal process?
Şu azgın sürtük Stephens temyiz olma peşinde.
That wet bitch, Stephens, is after an appeal.
Sen temyize gitmeye çalışınca ne yaptı?
Did she do that when you tried to appeal?
Bana küçük bir kuş temyize gitme peşinde olduğunu söyledi.
A little birdie told me you were after an appeal.
Peki temyizin için işler ne durumda?
So how are things going with your appeal?
'Temyiz için gerçekten faydası olabilir.
'It could really help with the appeal.
'Temyizim düşündüğümden daha uzun sürüyor.
'My appeal is taking longer than I envisaged.
Temyiz mi istiyorsunuz?
You want to appeal?
Temyize gidecek.
He'll appeal.
- Temyiz için mi?
- For an appeal?
Temyiz başvurusunu göçertmiyoruz.
No. We're not caving on the appeal.
Hayır, hayır, sebebini anlayabiliyorum. Teşekkürler.
No, no, I can see the appeal.
Bence ilkinden daha iyi bir sürü şey yaptığımızın ikimiz de farkındayız.
Look, I think we both know we could have done a lot of stuff better the first time. I mean, that's the beauty of the appeal process, isn't it? Second chances all round!
Ama bu konu hakkında konuşmak zorundayım çünkü ya konuşmaz ve ağabeyimden destek alma şansını tepersem?
Okay? But I-I kinda need to talk about this stuff, because what if I don't and then I miss an opportunity to appeal to my big brother about, you know, what... what if Mark is my soul mate?
Elini çabuk tutmalısın, çünkü temyiz olacağıma benzemiyor.
You'd have to get your skates on because my appeal's looming
Yapmamız gereken şey ortalığa çıkıp, ilgi çekmek.
What we should do is go public, make an appeal.
İlgi çekmek başvurulacak son yol.
An appeal's the last resort only.
Sevgili Maurice, kartın için teşekkürler. Ayrıca temyizinin ilk aşamasını kazandığın için çok tebrik ederim.
Dear Maurice, thank you for your postcard, and massive congrats on winning the first stage of your appeal.
Büyük bir temyiz hayranı.
Big fan of an appeal.
Yeniden temyize gideceğim ve sonra Beyaz Kuğu Otel'i arayıp Taylforth suiti yeniden ayırtacağım.
I'm going to get my appeal going again and then I'm going to call the White Swan Hotel and rebook the Taylforth Suite.
Bir dahaki temyizi kaparsan, sana yardım eder.
If you got an appeal coming up, he'll see you right.
- Kanack'ın araştırmayı çaldığınızı kanıtlayamadığımız için Metz'in parasını almak için şöhret açlığına dayanacağız.
Okay, well, since we can't prove. That kanack stole the research, We have to appeal to his hunger for fame to get metz's money.
Efendim, bu temelsiz bir itiraz.
My lordship, this is a baseless appeal.
Kaldırdığınız paradan payına düşenle temyize mi gidecektin?
You were gonna use your share of the dough to make an appeal?
Bay Chairman, biliyorum Bayan Udinov'un ihtiraslı konuşması etkileyiciydi ama şu anda duygusal düşünmenin pek sırası değil.
Mr. Chairman, I know that Ms. Udinov's passionate appeal was very moving, but now is not the time to be swayed by emotion.
Valiyi görmek istiyorum.
I want to appeal to the governor
Hem bize genç izleyici çekmemizde yardımcı olur.
It'll help us appeal to our younger audience.
"Suçlu" derlerse temyize gideceğiz.
They come back with a guilty verdict, we appeal.
Olmadı, bir daha gideceğiz.
That doesn't work, we appeal again.
Son başvurusu dün reddedildi.
His final appeal was denied yesterday.
Başvurusunun reddedildiğini duydum.
I heard his appeal was denied.
Çocuğun son başvurusunu kaybettiğini duydum.
Oh, I heard the kid lost his final appeal.
Son temyiz başvurusu ama ertelenmişti.
His final appeal hearing, but it was postponed.
Şüpheliler, aynı Greg Miller gibi, anlaşmayı kabul ettiği zaman temyize kadar tüm haklarından feragat ederler.
When suspects agree to a deal, like Greg Miller just did, they surrender all rights to appeal.
Sen mantıklı açıklamalar yapıyorsun.
Well, you made a logical appeal.
Güneyli yönü olmadığını mı düşünüyorsun?
You don't think she has Southern appeal?