Around tradutor Inglês
188,042 parallel translation
Kollarını sıkıca boynuma dola.
Put your arms around me, tight as you can, okay?
- Buralarda mıydı?
Around there? Yeah, this is it!
- Affedersin ama protokole uygun davransaydınız Edwards şu anda gayet iyi olacaktı.
- I'm sorry. If anyone could follow protocol around here, Edwards would be perfectly fine right now.
Sanırım bu çevrede büyümedin.
I guess you didn't grow up around here.
Çünkü senin her gün etrafında,... suçluların olmaması gibi bir ayrıcalığın var. Şimdi kendine şunu söyleyebilirsin ; Bu kadın gibi insanlar kurbanlar, ve ben tam bir şerefsizim.
'Cause you have the privilege of not being around criminals every day, so you can tell yourself that people like her are the victims and I'm the asshole.
Kötü bir şeye hazır olan insan... etraftaki en kötü şey değil, şuanda.
A person ready to do a bad thing is not the worst to have around at the moment.
Kızın sarhoş oluyor, etrafta sürtüyor... ve bu benim oğlumun suçu mu?
Your daughter gets drunk and screws around, and it's my boy's fault?
Gri biz jip var, sol köşede.
Gray SUV, around the corner to the left.
Dön, ve bana bak.
Turn around, and look at me.
Yaranın çevresine enjekte et.
Inject it around the wound.
Kenarına doğru.
Right around the edge.
Evet, pekala, bu civarda çok fazla insan yok.
Yeah, well, there's not a lot of people left around here.
Onu okulda görürdüm,... küçük bir ibne gibi dolaşırdı.
I'd see him at school, swishing around like a little faggot.
Bir katilin etrafta dolaşmasına izin veremeyiz.
Well, we can't have a murderer walking around.
- Etrafında dolandığım için pardon.
- Sorry for walking around you.
Bu firavun beni resmen... yanımdakiler gibi çalıştırıyor.
This Pharaoh got me working like... - "All these niggas around me." - Yeah.
Parantez içinde üç dolar yazıyordu.
It was $ 3 with a parentheses around it.
Ama bence aslında Tanrı bana bu vesileyle siyahlarla daha çok takılmamı söyledi. "
But I think that was just God's way of telling me - "to hang around more black people." - Yeah.
Çiçekçi dükkânından saat ikide çıkıp barı yakasında çalıştığı St. Abigal kilisesine gidiyor. Papaz için yazı ve muhasebe işlemlerini yürütüyor.
He leaves the plant around 2 : 00, heads over to St. Abigail's on the West Side, where he works clerical and accounting stuff for the parish.
Oradan 5'te çıkıp saat 6-6.30 gibi evine dönüyor.
Heads out of there around 5 : 00, he's home by 6 : 00, 6 : 30.
5 : 30'da oraya gidip hava kararınca arabamı birkaç blok öteye park edeceğim.
I'm gonna drive up there around 5 : 30, when it gets dark, park the car a couple blocks away.
Kolları ve bacakları tespihle bağlanmıştı.
Rosaries around her wrists and feet.
Sonunda kızımın odası için uygun rengi buldum ve beni suikastçı mı sandın?
What? I finally get around to painting my daughter's room and now my neighbor thinks I'm a hit man.
Pazar akşamı aile yemeğinde masada hep senden söz ediyor.
He's been talking you up around the table at Sunday dinners with the family.
Şüphelinin silahına erişeceğini senin ve çevrendekilerin güvenliğini sağlamak için vurduğunu ispatlaman önemli.
It's important that you make it clear that the suspect was reaching for his gun, and that fearing for your safety and the safety of those around you, you defended yourself and shot him.
Görüşürüz.
I'll see you around.
Polisler orada dolanırken cesedi tutamazdı.
He couldn't have the body there with the police sniffing around.
Frank buralarda mı?
Frank around?
Ve şimdi burada sanki o bir şey saklıyormuş gibi davranıyorsun.
And now you're here, snooping around like he's got something to hide.
O zaman sen sadece süslü bir fular takan aptalsın. Biliyor musun?
Then you're just fancy scarf wrapped around an idiot.
Şuraya bak, şakalar yapıyorsun.
Joking around.
- Rudy buralarda mı?
- Is Rudy around?
Kumarhanedeki şu tefeci bir süredir civarlarda dolaşıyor. Yani parasını almak için geldiğinde -
that loan shark from the Indian casino, he's been poking around, so when he comes to get...
Hadi ben aranızda yeniyim. Siz onun kardeşlerisiniz.
I mean, at least I'm new around here, you're his siblings.
- Pekâlâ siz onun yaşlarındayken doğum günleriniz için buralarda ne yapardınız?
All right, what'd you guys do for birthdays around here when you were his age?
- Sözüme geleceğini biliyordum.
I knew you'd come around.
Acaba şeyin etrafına mı...
Does this go around the...
Lakros takımı idmandan sonra çıplak bir kızın fotoğrafına bakıyordu.
The lacrosse team was passing around some pic Of some naked chick after practice.
Gammazlamaya bağlayacaktım.
Well, i'm coming back around to the snitching thing. I have a lunch meeting
Arkanı dön.
Turn around.
Kimse istemez çünkü yanında böyle birinin olması korkunç bir şeydir.
No! Nobody does,'cause it's awful to be around.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki eğer kaynağa ihtiyacın olursa, buranın müdavimiyimdir.
No, I just also wanted to say that, you know, if you ever needed a resource, I'm pretty plugged in around here.
Biraz daha atıştıracağım.
I'm gonna snack around a little bit.
Celtic liderleri adamlarına eğlence için başıyla oynamasına izin verdi.
The Celtic chieftains allowed their men to lustily kick his head around for enjoyment.
Dreyfuss etrafındaki bataklığı kurutmak için izin almış.
Dreyfuss had applied for permits to drain the swamplands around it.
Sen varken kimse beni ciddiye almıyordu.
No one ever took me seriously when you were around.
Ben ley hatlarındaki parazitler hakkında bilgi toplayacağım.
I'll, take a look around for info on ley line interference.
Asa ile arama yaparken onu uyandırmış olmalıyız.
We must have woke it by poking around with the Scepter.
Ayrıca Dyer kızkardeşlerin evinin etrafındaki bataklık arazileri satın almıştı.
And he also bought the swamplands around the Dyer sisters'house...
İkinci olarak, dalga geçmeyi bırakmazsan "sinirli" ne demekmiş göreceksin.
And second, you're about to see the next level of edgy if you don't stop messing around.
Ben de bu yollardan geçtim.
I've been around, you know.