English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Aspect

Aspect tradutor Inglês

1,131 parallel translation
- "Buluşmuş gözlerinde ve simasında."
- meet in her aspect and her eyes. "
Kendinize duyduğunuz saygı, hayatınızdaki her şeyin içine işler.
Self-respect permeates every aspect of your lives.
"Çok perişan görünüyordu, efendim." Çayınızı getirdim, hanımefendi.
- It was with the worst aspect... - His tea, my lady.
Çekim tekniğiyle ilgili tüm detayları vermek istemiyordur diye düşünmüştüm.
I just thought that he didn't want to expand on every aspect of his filmmaking.
Onların bunu yapmalarını sağlamak için, davadaki bütün görüşleri yok etmeliyiz.
To get them to do that, we have to obliterate every aspect of the state's case.
Müşterilerimize duygularının her yönünü kontrol etme fırsatını vereceğiz.
We'll offer our customers the opportunity to control every aspect of their emotional lives.
Futbolun hayatın her unsuru için bir mecaz olduğunu söyleyemem. Ama benzerlikler var.
While I can't say that football is a metaphor for every aspect of life there are similarities.
Belki de sadece kadının görünüşünden hoşlanmamışlardır.
Perhaps do not have liked of his aspect.
Tabi ki muhakemen, her açıdan hatalı.
Of course your reasoning is faulty in every aspect.
- Hedefte değişiklikler gözlüyorum.
- Possible aspect change on target.
Hedefte hareketlenme var.
Signal-to-noise ratio's dropping. Possible aspect change in target
Bunlara din konusunda eğitim veriyorum.
I'm schooling these niggas on the aspect of religion.
Ama bir yandan da istikrarı simgelemeli... güvenilir bir şirket izlenimi uyandırmalı.
But, see, then the other aspect is stability a company that you can trust.
Onu aniden gördüğümde dedim ki "Tamam, bunu tüm yönleriyle kendisinden haz alan bir adam olarak yazacağım."
When I saw him, I said, "I'll write this as a man " who really, you know, had indulged every aspect of himself. "
- Lezzetli görünüyorlar, değil mi?
- Do they have a delicious aspect, have not?
Görüyorsunuz, bu görevlerin en tehlikeli kısmının bilgi eksikliği olduğunu keşfettik.
You see, we have discovered that the most hazardous aspect of these missions is the lack of sufficient information.
İşte tam da bu sebeple çabamızı her açıdan görmeniz için sizi buraya çağırdım.
It is precisely because of that fact that I have included you in every aspect of our effort.
Ve size kraliyet polisi mi yardımcı olacak?
In what aspect can the Royal Hong Kong Police help you?
Ben sadakatsizliği her zaman bir ilişkinin en zevk verici yönü olarak görmüşümdür.
I'd always found infidelity... the most titillating aspect of any relationship.
Katillerinin temel öğretilerini benimsemek soykırım kurbanlarının anısına saygısızlıktır.
I think the point that I'm trying to make, and I think ought to be made, is that the real... at least to me - I say this elsewhere in the book - what seems to me a very, in a sense, terrifying aspect of our society and other societies
Birini tanımaya başladığınızda aşkın o psikopat ilk ışıklığında kişiliğinin her yönü, tavırları, kulağının basit kıvrımı telefondaki harika ses tonu ve yumuşak, karanlık, ıslak her neyse birden renkle dolar.
When you're first getting to know someone... and in that blissful, psychotic first flush of love, it seems like every aspect of their personality - their whole demeanor, the simple lovely twist of their ear lobes, and their marvelous phone voice, and their soft, dark, wet... whatever... is somehow imbued with an extra push of color - an intensity heretofore, you know, unknown.
Baktığımız her şeyin tümüyle bilmediğimiz bir yanı var burada.
Everything we look at has some aspect here that is quite unknown.
İyi de görünüyorsunuz.
And it is with good aspect.
Güzel, temiz yüzlü bir kızdı.
She was a nice girl and of well-groomed aspect.
Ve bir deli nasıl görünür?
And what the aspect of a crazy one is?
Doğudan döndüğümden beri son zamanlarda onda gördüm değişimler beni çok şaşırtmıştı.
I was shocked by his aspect when I returned there is somewhat of the East.
Bazen tam siz veya ben gibi görünebiliyorlar.
As times they can have our aspect.
Adamın görüntüsü nasıldı?
Which was his aspect?
Bay Cust gerçekten kötü görünüyorsunuz.
It is same with bad aspect.
Pejmürde görünümlüydü.
It has a tattered aspect.
Ofis ile ilgili her konuda bilgim var yönetimi ve hasta protokolü.
I'm familiar with every aspect of office management and patient protocol.
- Ve aksi şekilde, konser salonları opera salonları gibi yerlerinse geçmişte kaldığını söylemişsiniz. En azından özel manada sizin geçmişinizde genel manada da müziğin geçmişinde.
- And conversely, the concert stage... the opera house or whatever represent the past - an aspect of your own past in particular perhaps... as well as, in more general terms, music's past.
Yani hayatınızda klasik musiki müzik ile alakası olan şeylerle alakası olmayan neler var?
I mean, what aspect of your life... has nothing to do... with - with-with... anything that has to do with... classical musical music?
- Dinimizin özellikle hoşunuza giden bir tarafı var mı?
- Is there one aspect of the faith you find particularly attractive?
Şey aslında bir konu var ki kendimi hiç rahat hissetmiyorum.
Well I've never really felt confident in one particular aspect.
Nedeni, onun senin kişiliğinin bir yönünü temsil ediyor olması.
She represents an aspect of your personality.
Sanırım bir miktar gurur söz konusu ne de olsa sana yaratıcı bakış açısı vermek benim fikrimdi.
Oh, I suppose there's a certain amount of vanity involved considering that giving you a creative aspect was my idea.
Ölümlerin en göze batan yanı, bedenlerin boğaz bölgesi.
The most troubling aspect of the deaths is the throat area.
Onun işlerini çok seviyorum ve taşlamalı kısımlarını da kaçırmıyorum.
I like a lot of his work, and certainly I don't miss the satirical aspect of it.
Sendikalar, kamyonculuk, işimin tüm cephelerinin içine sızıyor adam..
The unions, trucking, he's infiltrated every aspect of my business...
Sendikalar, kamyonculuk, işlerimin her cephesinin içine sızdı bu adam ve en çok da giysi piyasasındaki başka herkesin.
The unions, trucking, he has infiltrated every aspect of my business and most everyone else in the garment district.
Anlaşmanın durumuna bakılırsa net bir ikiyüzlülük farkediliyor.
I admit there's a certain hypocrisy to that aspect of the arrangement.
Karakter açısından oldukça trajik bir durum.
There is certainly a tragic aspect to the character.
Duygularının en elem verici yanı artık eski haline asla geri dönemiyordu. ... dünyadan kendini ayrı tutamıyordu.
The most terrifying aspect of her feelings was that she was unable to shrink back as before to shut out the world.
Gerçekliğin her yönü, en ufak bir parça dahi olsa dönüşebilir, bir üslup kazanabilir ve dansa dâhil edilebilirdi.
Any aspect of reality, however trivial, could be transformed, stylized and incorporated into a ballet.
Aslına bakarsanız, yeni görüntü oranı film endüstrisine rakip olacak ticari bir aleti yarattı, televizyonu.
[Scorsese] Originally, the new aspect ratio was a commercial gimmick... designed to give the film industry an edge over its rival, television.
Hatta Citizen Kane'in en devrimci yönü yaptıklarının farkında olmasıydı.
In fact, the most revolutionary aspect of Citizen Kane... was its self-consciousness.
Ailenin ölümünden kaynaklanan, ama senin yüzleşmediğin bir sorun olabilir mi?
Is it possible there's an aspect of your parents'death you haven't faced?
Bu vakanın en ilginç yönü görme yeteneği.
The most interesting aspect of this case is his vision.
Yine, planın en güzel kısmı.
Again, a most superior aspect of the plan.
Ve şunu da itiraf etmem gerek. Evet. İlk buluşmamızda kullanacağımız bu casus yöntemleri çok hoşuma gitti.
And I have to admit, that I really do enjoy this spy-story aspect of our first rendezvous, if I may call it that.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]