Az pişmiş tradutor Inglês
483 parallel translation
Az pişmiş, iyi pişmiş, çok pişmiş.
Rare, medium, well-done, and overdone.
Biftek, az pişmiş. Bu kez iyi yapın.
A T-bone, rare, and make it good this time.
Az pişmiş biftekli sandviç ve bir bardak bira.
Steak sandwich, rare, and a glass of beer.
Öncelikle bir yığın karabuğdaylı kek istiyorum, yanında da pekmez... ve bir biftek, az pişmiş olsun, varsa biraz da domuz pastırması... ve bir büyük kap da kahve.
Alice, give me a stack of buckwheat cakes with plenty of molasses... and a steak, rare. A couple hunks of bacon if you got some... and a big pot of coffee.
- Ben de bir hamburgerciye girdim... az pişmiş iki hamburger ve bir limonlu tart yedim.
- So I went in this hamburger place... and I ate two, rare, and one lemon meringue pie.
Yok, ben etimi az pişmiş alayım.
No, I get my beef cheap!
sindirilmemiş bir et olabilirsin bir parça peynir ya da bir parça az pişmiş patates. Sen... sen...
You... you...
- Ufak bir biftek, az pişmiş.
- Oh, a small steak, rare.
İyi pişmiş ve az pişmiş
Charred and rare.
Orta pişmiş, az pişmiş ya da iyi pişmiş?
Medium, rare, or well done?
Az pişmiş duble hamburger istiyorum.
I want a double hamburger rare, in a hurry.
Az pişmiş, yiyebildiğim zaman.
Rare, when I get one.
- Cin istemiyorum yağda kızarmış patates ile az pişmiş biftek istiyorum.
- It isn't gin I need it's a nice juicy steak with french-fried potatoes.
O boğadan hiç parça istemem, tabakta olursa başka, şöyle az pişmiş.
Oh, I want no part of that bull, except on a plate, medium rare.
- Bay Cole'e az pişmiş yapma.
- Not too rare for Mr. Cole.
- Benimki az pişmiş olsun, lütfen.
- Make mine rare, please.
Bay Bell'e az pişmiş yap.
Make Mr. Bell's rare.
Ben bir biftek, az pişmiş, biraz lahana ve birazda patates alacağım.
I'll have a steak, blood rare, some cabbage and some potatoes.
Orta-az pişmiş gibi.
About medium rare.
Dışı siyah, içi de az pişmiş olsun.
Nay, black on the outside and gloriously rare on the in.
Bir az pişmiş, patatesli!
- One rare, hashed brown!
- Bir az pişmiş, patatesli.
- One rare, hashed brown.
İki Wimpyburger, biri az pişmiş, biri iyi pişmiş, bol soğanlı.
Wimpy Burgers twice, one M.R., one well, heavy on the onions.
Yanılmıyorsam iki Wimpyburger, biri az pişmiş, biri iyi pişmiş, bol soğanlı.
I think it was... "Wimpy Burgers twice, one M.R., one well, heavy on the onions."
Hamburgerlerinizi nasıl istersiniz? Az pişmiş diyenler parmak kaldırsın.
Them as wants their hamburgers rare or medium rare better shake a leg.
Banyo yapmak, on iki saat uyumak... ve kocaman az pişmiş bir biftek yemek istiyorum.
I want a bath, I want to sleep twelve hours... and I want a big, rare steak.
Biraz tütsülenmiş ton, belki biraz eritilmiş kaşar biraz da az pişmiş biftek.
Some smoked salmon, perhaps, a little assorted pate, a little roast beef, I think.
yemekler, güzel yemekler... nasıl göründüğü önemli değil... yanık, az pişmiş ya da çiğ olsun... aşçının da neye benzediği önemsiz...
♪ Food, glorious food! ♪ Don't care what it looks like : ♪ Burned, underdone, crude
Bayanla beraber biftekli sandviç alacağız, az pişmiş olsun lütfen.
The lady and I will have a steak sandwich, medium-rare, please.
Biftekli sandviç, az pişmiş.
Steak sandwich, medium-rare.
Az pişmiş severdi.
He liked his rare.
- Az pişmiş.
- Rare.
- Az pişmiş olsun lütfen.
Oh, rare, please.
Az pişmiş.
Extremely rare.
- Az pişmiş.
- Blue.
Bugün çok az pişmiş, değil mi anne?
Over light today, Mama?
Bir biftekli sandviç istiyorum, az pişmiş olsun... çavdar ekmeğiyle yapın, üstüne hardal, altına mayonez koyun... bir fincan kahve, bir dilim çikolatalı pasta ve bir şişe soda.
I would like a double thick roast beef sandwich, medium rare on rye bread, mustard on the top, mayonnaise on the bottom and a coffee, hot fudge sundae with a large bottle of diet anything.
Az pişmiş mi yoksa akı ayrı sarısı ayrı mı?
Over easy or sunny-side up?
MUTLU YILLAR Nasıl pişmesini istersiniz? MUTLU YILLAR Az pişmiş.
- Rare or medium rare?
MUTLU YILLAR Az pişmiş.
Rare.
İki tane az pişmiş yumurta, bir parça kepek ekmeğinden yapılmış tost ve bir bardak bitki çayı.
I appreciate two three-and-a-half minute eggs a piece of dry whole wheat toast, and a pot of hot herb tea.
Az pişmiş mi?
Rare?
Az pişmiş.
Almost raw.
Az pişmiş mi?
Raw?
Thousand Island soslu karides kokteyli az pişmiş biftek, Brüksel lahanası dondurmalı elmalı turta, ve kakao.
Shrimp cocktail with Thousand Island dressing, rare roast beef, Brussels sprouts, apple pie a la mode, Ovaltine.
- Hayatım, bu benim için biraz az pişmiş.
Sweetheart, it looks a little rare to me.
Bu orta bu da az pişmiş.
That's a medium. This is a rare.
Pearl, bifteğim orta pişmiş patatesim az tereyağlı olsun.
Hey, Pearl, medium-rare on my steak and not much butter on my potatoes.
Az pişmiş.
- One steak.
İyi mi pişmiş, az mı pişmiş?
Charred and rare?
Çok mu, az mı pişmiş?
Well-done or rare?